Göçmenler konusu sıcak ve hassas bir konu. Bazen ana medyada yer alamayacağını düşündüğümüz ciddi meselelerin başka mecralar ve özellikle sanat yoluyla dile gelmesi sizce anlamlı mı?
Göçmeliğin hassas bir konu olduğu görüşünüze katılmıyorum, bence bu toplumlararası bir meseledir ve biz bir toplum ve farklı ülkelerin vatandaşları olarak buna bir tepki vermek zorundayız. Ve gazeteciler genellikle en zorlu ve önemli konuları okurlarının dikkatine sunmak eğilimindedir, dolayısıyla biz gazetecilerin çoğu da şu anda bu konuyu dile getirmekteyiz. Ayrıca medya ve ana akım medya bu konu üzerinde ebediyyen durmayacak ve başka konulara da yer verecektir. Fakat bu konuyu da unutmamalı ve mümkün olan en kısa zamanda tekrar göçmenlik meselesine geri dönmeliyiz.
Umutsuzluk, zor durumlar ve şiddet içeren fotoğraflar kolayca klişe yaratabilir. İnsanların bu fotoğraflara bakıp duruma yabancılaşarak alışkanlık kazanmalarındansa etkilenmesi, harekete geçip çözüm aramaları nasıl sağlanabilir? Gerekli tepkinin verilmesi nasıl sağlanabilir?
Kanımca fotoğrafların kendisi zaten klişe, kimi eski fotoğrafların bir örneği yahut bize eski mirasımızdan kalma resimleri hatırlatan modern fotoğraflar var. Zaten bir klişeler dünyasında yaşamaktayız ve bu çok da kötü bir şey değil. Yeni bir şey bulmaktansa klişeleri kullanarak hedef kitlemize daha net ve anlaşılır mesajlar yollayabileceğimizi düşünüyorum.
Sivil muhabirlik ve sosyal medyada fotografik temsilin kimler tarafından ve ne kadar kontrol edilebileceğine dair yanıtlar bulanıklaştırıldı. Bu bizi görüntülerin demokrasisine götürür mü ve dolayısı ile de hakların demokrasisi için bize fayda sağlar mı?
Doğrusu bu biraz tuhaf bir soru çünkü bence hakların demokrasisinin görüntü demokrasisi ile bir ilgisi yoktur. Diyebilirim ki görüntüler tarafından düzenlenen bir dünyada yaşıyoruz ve çoğu zaman görüntüler yardımıyla konuşuyoruz ve görsel hikâye anlatımı muhtemelen artık bildiğimiz dillerdeki hikâye anlatımından daha fazla güç ve değere sahiptir. Kanımca şu anda gazeteciler Rusça, İngilizce, Türkçe veya hangi dilde konuşursa konuşuyor olsun, herkesin anlayabileceği bir görüntü diliyle konuştuğu için kendini en iyi ifade ettiği pozisyonda. Çünkü herkes görüntülere baktığında aynı anlamı çıkaracaktır.
Facebook hesabınız ve instragram sayfanız aktif. Birçok ödül aldınız. Dünyanın her yerine gidiyorsunuz. Çalışmalarınızı daha çok nasıl paylaşmayı tercih ediyorsunuz? Sergileme, foto-kitaplar, sosyal medya, birlikte büyük organizasyonlar ya da tek başınıza mı?
Çalışmalarımı tanıtmak için sosyal medyayı kullanıyorum ve soyal ağ izleyicisi ve tepkilerin, sergi ve foto-kitaplardan daha fazla olduğunu görüyorum. Yine de bildiğiniz gibi, hepsi bir arada farklı bir etki yaratıyor. Dolayısıyla bu da bir yöntem, idare etmenin farklı bir yolu, sosyal medyayı ve ağ dışı medyayı idare etmenin farklı bir yolu.
Zor şartlar altındaki insanların kendilerinin ve durumlarının estetik fotoğraflanması konusunda ne derseniz?
Kanımca çektiği kişileri büyük bir izleyici kitlesine göstereceği için fotoğraflama biçimi fotoğrafçının kendi sorumluluğundadır, dolayısıyla kişileri en kırılgan hallerinde yakalamamaya çalışmalı ve böylece onları bir şekilde korumalıdır. En azından ben öyle davranmaya çalışıyorum, diğer fotoğrafçılar adına konuşamam ama ben işin estetik değil etik yanına bakıyorum. Kişilerin fotoğraflarını çekerken onları perişan etmek yahut başlarına daha fazla sorun açmak değil daha ziyade yardımcı olmayı amaçlıyorum. Her zaman fotoğraflarımızın getireceği sonuçları düşünmemiz gerek. İşin bir yanı fotoğraflarınızın yayınlanması, diğer yanı ise orada fotoğraf çekiyor olmak. Dolayısıyle kanımca çekilen fotoğrafların uygun olup olmadığını düşünmek gerekir, bunlar yayınlanabilecek fotoğraflar mıdır? Ya karşınızdaki kişiden izin almalısınız yahut bu fotoğraflar arşivinizde kalmalı. Bu konuda pek çok fotoğrafçının, fotoğrafladıkları kişileri korumak amacıyla hiç yayınlamadıkları görüntüler hakkında söyleyecekleri pek çok söz olduğu kanısındayım.
Sergey PONOMAREV’in Kontrast Dergi 54. sayıda yayımlanan portfolyosuna buradan ulaşabilirsiniz.
Kontrast Sayı 54, Yaz 2019