İlker MAGA | “Gerçekçi Fotograf Günümüzde Neden Aranmaz” Üzerine… Kısa Bir Deneme (29. Sayı)

Tarih boyunca farklı yaklaşımlarla değerlendirilmiş de olsa, insanlığın pozitif gelişimiyle onun gerçek arayışı hep paralellik içinde olmuştur. Pek çok dünya dilinin birbirlerinden bağımsız ve belki de habersiz olarak “gerçeğe ulaşmak” ile “aydınlatma/ aydınlanma”yı benzer anlamlarda kullanmalarını “aklın yolu birdir”e çarpıcı bir örnek saymak gerekir.

Bilindik de olsa tekrarlamakta sakınca yok; gerçek, aydınlık, yalan ise karanlıktır. İçeriği ne olursa olsun aydınlığa ancak gerçekle ulaşılabilir. Gerçekten kaçarak doğru bir sonuca ulaşılamayacağı geçmişi hiç de az olmayan toplumsal mücadele tarihinde saklı.

Günümüzde ise gerçeğin anlamı ve değeri çok değişti. Günümüz insanının tipik özelliklerinden biri, gerçek karşısındaki tutumu. Gerçeğe ulaşmak, gerçekle baş başa kalmak istemiyor günümüz insanı. Çünkü, gerçeğin ancak mutsuz edebileceğine inandırılmıştır. Ruanda İç Savaşı’nda kaç milyon insanın katledildiğini; Irak’ta hava bombardımanında kaç yüz bin insanın öldürüldüğünü; ülkemizde adı konmamış iç savaşın kaç bin insanımızı kaybetmeye yol açtığını ve benzer “gerçekler”i öğrenmek istemiyor insanlar. Bu bilgiler, yani var olanın kendisi, “gerçek”, insanları mutlu etmiyor; tersine bu türden ulaştığı her büyük gerçek karşısında kendisini daha zayıf ve daha mutsuz hissediyor. Gerçek, mutsuz ediyor.

Eğer insan önce gerçeğe ulaşma, sonra değiştirme gücünden alıkonmuş ve yalan içine çekilerek teslim alınmış, yani hiçbir şekilde toplumsal tesiri kalmamışsa, bu durumda gerçeğin insanı mutsuz etmesi anlaşılabilir.

İnsan için gerçek, ancak onu kullanma ve hayatı değiştirme gücüne sahipse değerlidir; aksi durumda ruh sağlığı için yükten başka anlam taşımaz. Ancak bu tür durumlarda insanın yalan içine çekilmesi ve yalanla mutlu edilmesi mümkün olabilir. Benzer zamanlarda insanın keyif verici maddelere ve kültür endüstrisinin yalan mutluluk satan ürünlerine yönelmesi anlaşılırdır. Yine, eşdönemlerde, insanın bir eğilim olarak çok daha az okuması; bilgiden, öğrenmeden kaçması, okusa da “can sıkıcı ağır kitaplar” yerine günlük hayatı unutturucu hafif edebiyat ürünlerini tercih etmesi de anlaşılırdır. Anlaşılırdır, çünkü gerçek bilgi asıl değerine ancak kullanıldığında ulaşabilir. Kullanmak için toplumsal alanı yoksa, okul ve kamusal hayat aydınlanma arayışını terk etmişse, insan neden bilgi ve gerçeğin peşinde koşsun, neden çok okusun?

İnsanların örgütlü bir şekilde ortak tepki verip hayata yön verme gücüne sahip oldukları dönemlerde ki bunun yüzlerce örneği vardır, gerçek bir başka şekilde algılanır ve günümüzün tersi bir değere sahiptir. Yine aynı dönemlerde “gerçekçi fotograf” başlığı altında sıralanabilecek çalışmaların da daha başka değeri, açığı, daha çok saygınlığı vardır. Gerçeğin arandığı, gerçeği dönüştürme gücüne sahip insanların toplumsal hayatın her alanında varlık gösterdikleri zamanlarda “gerçekçi fotograf” türü verimli bir dönem yaşar. Siyasetin ve bilimin, insanın iç mesleğine dönüştüğü, yani günlük hayatın sıradan parçacıkları hâline geldiği dönemlerle “gerçekçi fotograf” arasında paralellik vardır, tıpkı gerçekle aydınlatma arayışı arasındaki paralellik gibi.

İnsanların kendi gerçekliklerinden uzaklaştırılıp kendilerine yabancılaştırıldığı ve yalanla mutlu olmaya ikna edildiği günümüz koşullarında “gerçekçi fotograf” dahil, insana kendisini güçsüz ve zayıf hissettirecek “gerçek”le ilgili her şeye uzak durması, bence anlaşılır bir sosyolojik durumdur ve dönemin bir gerçeğidir.

Fotograf, asıl gücünü gerçekten alır ve hiçbir şey gerçeğin gücüne ulaşamaz. Şu dönem, gerçek insanlara acı veriyor ve mutsuz kılıyorsa da bu durum değişmeyecektir. Bu bir “ara dönem”dir. Ya da “vakitsiz bir Batı Ortaçağı”. Batı Ortaçağı uzun sürmüştü. Bu “ara dönem”in ya da “vakitsiz ortaçağ”ın süresini gerçeği arayan insanlardan başkası belirlemeyecektir.

İlker MAGA


Kontrast Sayı 29, Mayıs-Haziran 2012

Bizi paylaşın..