İlker MAGA | Sokağa ve Fotografçısına Övgü (31. Sayı)

Sokak çocuğu, sokak kadını, sokak kedisi, sokağa dökmek, sokağa çıkmak, sokağa dökülmek…

Bazılarında açık, bazılarında hafif olumsuz bir anlam yüklü.

Sokak tiyatrosu, sokak sporu, sokak gösterisi, sokak konseri vb.

Ama bu kadar değil. Sokak, üzerinde çok daha fazla durulması ve düşünülmesi gereken önemli bir kamu mekânı. Şehir plancıları, mimarlar, ressamlar, şairler, romancılar, sinemacılar, fotografçılar… Bunlar ve daha pek çokları, sokak denen durakta uzun uzun beklemiş, düşünmüş ve üretmişlerdir. “Sokağa in, orada yeteri kadar malzeme var…” Böyle denilmiştir, konu sıkıntısı çeken genç şaire, romancıya, ressama ve fotografçıya…

Her yönüyle zengindir sokak. Tarihe yön veren olaylara meydan olmuştur.

Kelimelerin çoklukla iki anlamı vardır. Sözlüklerde duran kelimeler meselâ, genellikle soğuktur. Kelimeler gerçek içeriklerine, kullanıldıklarında yani onlara hayat verildiğinde kavuşur. Sokak da böyle bir kelimedir.

Sokaklar, sözlüklerin dediği gibi, bir yerden bir yere ulaşımı sağlayan kamusal şehir birimleri veya “iki yanında evler olan, caddeye oranla daha dar ya da kısa olabilen yol” değildir sadece.

Sokaklar, bir kültürün soluk alıp verdiği, ne kadar varsa, bütün varlığıyla kendini sergilediği vitrinlerdir. Zenginliğin temel ölçüsü kültürse, bunun gösterildiği yer günlük hayat, dolayısıyla sokaklardır.

Sokaklar, bir şehrin, bir ülkenin, bir sistemin de vitrinidir.

Kültürler sokaklarda çıplaktır.

Sokak hayatı sönük bir şehir ya da bir semtin günlük hayatının, biraz daha ileri gidelim, insanının “kuru” olduğuna işarettir.

Sokaklar, gerçekten de o ülke ya da şehir insanı hakkında bilgi verir: İnisiyatifli toplumlarda sokaklar daha canlıdır; her şeyin yukarıdan belirlendiği “kuralcı” toplumlarda ise tersi. Kısa bir tarih gezintisi yapmak ya da birkaç örnek ülke veya şehir seçip incelemek yetebilir: Sokakların canlı olduğu ülkelerde, insana yakışır sistem arayışı yönünde umut hâlâ vardır; toplum burada dinamiktir; yasaları da aşağıdan gelen sesler sayesinde yazılmıştır ve “halk” dediğimiz yığınlar sözünü her an söylemeye hazırdır. Sokaklar, gerçekten de o ülke ve insanı hakkında bilgi verir: Sokak ölüyorsa, insan ilişkileri de zayıflıyor, insan bencilleşiyor, sevgisizleşiyor ve ilişkileri kopuyor demektir.

Sokak, insanlığın asla yitirmemesi gereken bir zenginliği olduğu kadar, fotografçısı açısından da önemlidir:

Sokaklar, fotografçıya her an bir tesadüf hediye edebilecek stüdyolardır. Bu sokak stüdyosu, fotografçı açısından bir test sahasıdır aynı zamanda: Fotograf alanlarının en zoru, burasıdır. Doğru bir zamanda, doğru bir noktada olmak, gözlemek, gözlediğini temiz bir kompozisyonla fotograf çerçevesine sığdırabilmek ve ardından bu görüntüyü sabitleyebilmek… Bu sıralananların hepsini birkaç saniye içinde gerçekleştirmek, her an tesadüfe hazır, ne aradığını bilen, parlak bir zekânın yapabileceği bir eylemdir ve bu çok sağlam bir görsel kültür, başta iyi bir temel gerektirir. Bu nedenledir ki sokak fotografçılığı yapanların sayısı çok olmasına rağmen, bu alanda bir stil geliştirebilmişlerin sayısı fotografın iki asra yakın tarihine rağmen çok azdır.

Fotografın bu tarzına burun bükerek bakanlar bence fotografı yığınlar karşısında güçlü kılan özelliklerin henüz farkına varamamış olanlardır; taşıdıkları unvanlar gözleri kamaştırmamalı. Eğer aktif olarak fotograf çekiyorlarsa kendilerini sokakta test edebilirler. Sokakla ilgili üstlendiği bir konuyu temiz bir görsel dille, üstelik kısa bir zaman içinde anlatabilmek ancak gerçek bir usta fotografçının becerebileceği bir iştir. Hodri meydan.

Fotografın en zor ve en güzel alanı, sokak fotografçılığıdır. Fotograf gerçek gücüne burada kavuşur.

İlker MAGA


Kontrast Sayı 31, Eylül-Ekim 2012

Bizi paylaşın..