VEKAM / Ceyda CÜCELOĞLU | Bir Fotoğraf Albümünün Onarım Hikayesi (54. Sayı)

En zevkli, en huzur dolu ve en sabır gerektiren meslek “Konservatörlük” belki de…

Ülkemizde ne yaptığı çok da bilinmeyen; ancak bir o kadar da ihtiyaç sahası bulunan konservasyon (koruma) uzmanları, yani konservatörler…

Konservasyon nedir peki? tek kelime ile ifade etmek gerekirse korumak, onarırken korumaktır.

Tam anlam ifadesiyle de; taşınabilir ya da taşınamaz kültür varlıklarının, uluslararası ilkeler ışığında, orijinalliklerinin korunarak ve yapılarına uygun malzemeler ile geriye dönüşlülük ilkesi esası altında yapılan en az müdahale neticesinde, eserlerin ilk günkü dirençleriyle gelecek nesillere aktarılması olarak tanımlanabilir.

İşte burada anlatılacak olan: Koç Üniversitesi Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezinin (VEKAM) koleksiyonları içerisinde bulunan binlerce değerli eserden bir tanesi olan; tamamı Cemal Işıksel tarafından çekilmiş, 1924- 1935 yılları arasında TBMM Başkanlığı yapmış Sayın Kazım Fikri Özalp’e sunulmak üzere, Cumhuriyet ile birlikte Ankara’nın gelişim sürecini belgeleyen fotoğraflardan seçki yapılarak hazırlanmış bir fotoğraf albümünün konservasyon hikayesidir.

Tüm çalışmalar öncesinde, eserimizin: “Siyah deri ciltli, dikdörtgen formlu, gövdenin hareketsiz ve sırt ile birleşen ön kısmında, hem sayfaları bir arada tutmak gibi işlevsel hem de estetik değer taşıyan, uçları boncuklu saten burgu ipli, ön kapağında pirinç harflerle “Alp Kazım Paşa hazretlerine Ankara şehrinin sonsuz saygı ve sevgileriyle” yazısı yer alan ve 74 adet siyah beyaz fotoğraftan oluşan bir albüm” olarak tanımlaması yapıldı.

Konservasyon öncesi durumundan da küçük notlar aktarmak gerekirse; albüm elimize geçtiğinde içerisindeki fotoğrafların birçoğunun yüzeyden kalkmış olduğu görüldü. İki adet fotoğrafın da her sayfada fotoğrafların bakış açılarına göre alt kısımlarında belirtilen lokasyonlarla uyum sağlamadığı ve sonradan yapılan bir müdahale ile yanlış yapıştırıldığı belirlendi.

Zaman içerisinde bulunulan ortamın nemli ya da kuru olması sebebi ile yapıştırıcıda ve kağıtta zıt yönlü ortaya çıkan fiziksel değişim (çekme-uzama ) sonucunda albümün tüm sayfalarında dalgalanmaların meydana geldiği belirlendi. İnce mukavva sayfalar arasındaki yarı mat kağıt yapraklarda yırtılma, parça kaybı ve birleşim yerlerinden tamamen yok olma gözlemlendi.

Kapağın konservasyon öncesi durumu:

Metin kısmı üzerinde bahsettiğimiz bu deformasyonların yanı sıra cilt üzerinde; sırt ve kapak kısmının birleştiği hareketli bölümde, deride yoğun yırtılma, parça kaybı ve ön kapağın tamamen gövdeden ayrılmış olduğu halde, önceden yapılmış bir müdahale ile bantlarla gövdeye sabitlendiği anlaşıldı. Tüm bunlara ek olarak pirinç harflerin kullanıldığı ön yüz yazı bölümünde harf eksiği; ön kapakta mukavva kısmında meydana gelen fiziksel deformasyon (iç bükey kıvrılma) sonucu, farklı yönlere hareketin bu noktada deri ve mukavvada ayrı ayrı tezahür etmesi sonucunda, tüm kenarları çevreleyen derin yırtıkların oluştuğu görüldü.

Eser üzerinde yapılan hasar tespiti, fotoğraflama, uygun yöntem ve işlemlerin sırası ile belirlenmesi aşamalarının ardından aktif konservasyon müdahalelerine geçildi.

Konservasyon işlemleri: Albümün deri cilt ve metin kısmı, sayfa ön ve arka yüzleri, hamur silgi ve fırçalar yardımı ile silinerek mekanik temizliği tamamlandı.

Yüzeyden kalkmış olan fotoğraflar uygun yapıda ve kuvvette yapıştırıcı ile yapıştırılıp preslendikten sonra, daha önce yapılmış bir müdahale ile yanlış yere yapıştırılan fotoğraflar sökülerek, alt kısımlarındaki lokasyon açıklamaları doğrultusunda doğru yerlerine yerleştirildi, yapıştırıldı ve preslendi.

Sayfalardaki dalgalanmalar, her 5 yaprak ayrı ayrı izole edildikten sonra nemlendirilmiş kurutma kartonu ve mermer bloklar ile preslenerek düzeltildi.

Fotoğrafların yapıştırıldığı karton sayfalar arasındaki zamanla renk değişikliğine uğramış- kırılganlaşmış – yırtılmış ve hatta birçok sayfada yok olmuş olan ayırıcı yarı mat sayfalar, sırt kısmında birleştikleri noktadan itibaren temizlendi.

Kapak kenarlarının yapıştırılması ve Boya rötuşu sırası

Eser bütününde en ağır tahribatın görüldüğü kapak kısmında, öncesinde yapılan çalışmalar sonucunda şeffaf bant ile metin kısmına tutturulduğu ve banttan yumak yapılarak dolgulandığı anlaşılan bu bölümünde; bant yumağı penset yardımı ile söküldükten sonra gövde ile kapak arasındaki bağ tamamen ortadan kaldırıldı. Albümün gövde kısmında tamamlanan işlemlerin ardından kapak üzerindeki çalışmalara başlanıldı.

Kapak bölümünde; deride zamanla meydana gelen kuruma ve gerilme ile birlikte oluşan yırtık kısımlardan iç yüzeydeki dolgu malzemesinin parçalanmış ve kaymış olduğu gözlemlendi. Yoğun kirlilikle birlikte yapıştırıcı artıkları ile karışarak deforme olmuş bu bölümde; mekanik ve kimyasal temizlik yapıldı. İç yüzeyin rahat temizlenmesi ve kenarların denk getirilerek yapıştırılabilmesi için de yüzeye yapışık olan birkaç nokta tabandan kaldırıldı.

Bünyesindeki nemini tamamen kaybeden deride rahat hareket etmeyi sağlamak adına, yüzey gliserin ve lanolin ile yumuşatıldı. Derideki yırtıkların yapıştırılma işleminden önce kartondaki yoğun fiziksel deformasyonun giderilmesi için kapak; holytex ve kurutma kartonu ile izole edildikten sonra mermer bloklar altında 2 hafta boyunca preste bekletildi ve düze yakın, ancak yine de bir miktar kıvrılma ihtiva ettiği pozisyonda sabit bırakıldı. Daha önceden hareket kabiliyeti için yumuşatılmış olan deri; hem yüzeye hem de birleşme noktalarına asitsiz ve selülozik yapıştırıcıların uygun hazırlanma ve birleşme oranlarından oluşan karışım ile yapıştırıldı ve preslendi.

Birleşen noktalar içerisine birer santimetrelik şeritler halinde kesilmiş Japon kağıtları tüm kenarlar boyunca yerleştirildi ve yapıştırılan yüzey bir gün süre ile mermer bloklar altında preste bırakıldı. Zamanla rengi solmuş noktalara ve birleşme noktalarında meydana gelmiş olan renk farklılıklarına, cilt rengine uygun olarak hazırlanmış deri boyası (Ethanol içerisinde) ile rötuş yapıldı.

Konservasyon işlemleri tamamlanan kapağın son aşama olarak gövdeye birleştirilmesi işlemlerinde; birleşim noktasına cilt bezinden ve kalın Japon kağıtlarından yapılan bir şerit ile bağlantı sağlandı. Birleştirici şerit; kapak ve gövdede iç içe geçecek şekilde yerleştirildikten ve ağırlıklarla sabitlendikten sonra dış yüzde kullanılan asitsiz ve selülozik yapıştırıcı birleşen noktalara sürüldü ve yüzey 2 gün süre ile mermer bloklarla preslenmeye bırakıldı. İnce bir çatlak halinde görünen birleşim noktalarına daha önce kapakta kullanılan deri boyası ile rötuş tekrarlandı. Dijitalleştirme uygulamalarının sonrasında sayfa aralarına fotoğrafların diğer sayfa ile temasını kesmek adına yerleştirilen ve dış yüzeye uygulanan asitsiz kağıt izolasyonunun ardından eser, asitsiz kutu içerisinde ideal yaşam koşulları sağlanmış arşivimizdeki yerini aldı.

Konservasyon öncesi ve sonrası

Dijitalleştirilmelerin tamamlanması ile araştırmacıların bilgiye daha kolay erişimini sağladığı gibi eserlere de daha az fiziksel temas ile daha az fiziksel tahribatı temin eden Koç Üniversitesi Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi; pasif ve aktif konservasyon çalışmaları, ideal saklanma koşulları sağlanmış arşivleri ve depoları ile gelecek nesillere aktarılacak tüm değerler adına üzerine düşen görevi layıkıyla yerine getirmektedir.

Geçmişin kadim mirasını geleceğe taşıyoruz! Koruyoruz, arşivliyoruz ve dijital dünyada var olabilmelerini sağlıyoruz. Gelin arşivimize yapacağınız bağışlarla dünün mirasını yarına birlikte taşıyalım.

Bilgi için; vekam.ku.edu.tr / [email protected]

VEKAM / Ceyda CÜCELOĞLU

Kontrast Sayı 54, Yaz 2019

Bizi paylaşın..