Mehmet ÖZER  | Söyleşi (32. Sayı)

Fotoğraf sanatı alanında faaliyet gösteren bir örgüt olarak AFSAD’ın Türkiye’deki fotoğraf örgütlenmesindeki yeri ve işlevi nelerdir?

Otuz beş yıl, uzun bir ömür. Ülkemizin bir kuşağının hayatlarına tanıklık eden AFSAD’ın 35 yıldır aralıksız (12 Eylül Askeri faşist darbesinin kesintiye uğrattığı dönem hariç ki, bu dönemde AFSAD’lılar fotoğrafla olan ilişkilerini koparmadılar ve derneği yeniden faaliyete geçirmek için fedakâr bir çaba sergilediler) fotoğraf üretmeyi sürdürmesi derneğin varlığının ne kadar gerekli olduğunun bir kanıtıdır. AFSAD gücünü, sürekliliğini, demokratik kitle örgütü olarak toplumsal ihtiyaçlara yanıt vermesinden alır. Onca fotoğraf derneğinin içinde AFSAD’ın önemli bir yerinin olması, AFSAD’ın hayata dair projeler üretmesi, üyelerinin kendilerini, derneğin sunduğu olanaklarla yaşamlarını yaşanır kılarak, hayata katarak çoğullaştırmak ve kendilerinden yola çıkarak bir ülkenin öykülerini yazarak tanık olmalarıdır.

AFSAD’ın örgütlenme biçimi ve faaliyetleri hakkında neler düşünüyorsunuz?

Bir kurumun yaratılması toplumsal bir ihtiyaçtan doğar ve örgütlenme biçimi onun faaliyetlerini de belirler. Bu nedenle siz amacınıza uygun örgütlenme modellerini seçersiniz. AFSAD’ın kurulduğu yıllardaki amacı değişmemiş olsa da, bugün toplumsal gereksinmeler nedeniyle yeni ve güncel amaçlar da sorumluluklarının arasındadır. AFSAD, üyelerine karşı sorumludur. Üyelerinin fotoğraf eğitim ve deneyimlerinin artırılması, kişisel becerilerinin geliştirilmesi, fotoğraf dilini etkin biçimde kullanmalarına yardımcı olmasıdır. AFSAD, içinde yaşadığı topluma karşı da sorumludur. Toplumun görsel belleğidir ve tanıklığını yarına taşımakla sorumludur.

AFSAD’ın diğer fotoğraf oluşumlarıyla etkileşimini değerlendirir misiniz?

Günlük işler içinde sıkışıp kalan her kurum sonunda daralır ve sönümlenir. AFSAD bu yabancılaşmayı bir çok alanda sürdürdüğü çalışmalarıyla aşabilmektedir. Diğer fotoğraf dernekleri ve oluşumlarıyla karşılaştırıldığında AFSAD’ın ürettiği projeler öğretici olmuştur. Fotoğrafın sorunları doğru saptanıp, sorular doğru sorulduğunda tüm fotoğrafçılar ve kurumlar bakımından geliştirici ve dönüştürücüdür. Belgesel fotoğraf sempozyumu bunun en belirgin örneğidir. Güçlü katılımla süren sempozyum sonunda, ülkenin her yanında belgesel fotoğrafçıların çalışmaları daha çok görünür olmuştur.

Hemen hemen her üniversitenin fotoğrafçılık bölümü, bir fotoğraf topluluğu, kültür sanat derneklerinde fotoğraf çalışması var. Fotoğraf çalışması giderek daha farklı toplumsal kesimler tarafından yapılmaktadır. Şüphesiz ki her çalışmanın fotoğrafa bir katkısı vardır. Ama fotoğrafın asıl amacını asla unutmamak gerekir. Fotoğrafçılar küçük hayatların destansı öykülerini yazmayı sürdürüyor. Kederlerin ve sevinçlerin taşıyıcısı ve paylaştırıcısı olarak.

Bir sivil toplum örgütü olarak AFSAD’ın dünden bugüne toplumdaki yeri nedir?

Fotoğrafçıların tarzı ne olursa olsun temel ortak bir duygu vardır ki bu da sorumluluk duygusudur. Çektiğiniz konuya karşı, onu izleyenlere karşı ve topluma karşı sorumlusunuz. AFSAD yüzünü sokağa, hayata döndükçe onun toplum içindeki saygın yeri artmaktadır. Van depremini kolektif bir çalışmaya dönüştürerek, konut, sağlıklı barınma hakkı ve güvenlik politikaları konusunda soruların sorulmasını sürekli hale getirmiştir. Sizin toplumdaki yerinizi, yine sizin toplumsal sorumluluğunuz belirleyecektir.

Yarının AFSAD’ı ya da fotoğraf derneği nasıl olmalıdır?

Fotoğraflar öykülerimizi anlatmayı devam ettikçe, AFSAD toplumdaki yerini sürdürmeye devam edecektir. Derneğimiz daha çok atölyeler üzerinde yükselmektedir. Atölyelerin örgütlenmesinde derneğin amaçları ve ihtiyaçları gözetilerek yeniden örgütlenmelidir. Fotoğrafın sorunlarını çözdükçe, toplumun sorunlarına duyarlılığını yitirmediği sürece AFSAD’ın her zaman bir yarını olacaktır.

Kontrast Sayı 32, Kasım-Aralık 2012

Bizi paylaşın..