Irmak SOLDAMLI | Gemsiz düşler fenomeni ‘mikrofotoğraf’ (23. Sayı)

Küçük bir çocukken, evimizin arkasındaki banka uzanır, gökyüzündeki bulutları izlerdim. Sürekli form değiştirir; tavşan, horoz şekeri, kalp, kelebek gibi şekillere bürünürlerdi. Kimi zamansa toprağa oturur; siyah benekli kırmızı kum böceklerini, solucanları, karıncaları merceğimle takip ederdim. Yusufcukların valsi, kuşların serenadı, çiçeklerin güneşe dönmesini izlemekle geçen şanslı bir çocukluktu benimkisi. Rahmetli babam ‘koçluk kuzu çiğde belli olur; sen inceleyici olacaksın’ demişti. Yıllar sonra, oğluma sorulan “annen ne iş yapıyor?” sorusunun yanıtı “hücre bakıcısı” olacaktı…

Mikroskoptaki düşler dünyası ve doğanın eşsiz yapılanması iki farklı düzlemde birbirlerini tamamlayan, ortak noktaları oldukça fazla olan, gerçekçi, bir o kadar da estetik görüntüler sunar. Mikroskopla tanışmadan önce doğanın kendini sürekli yenilemesini izlemek, mikroskop fotoğrafçılığına yönelmemin en temel nedeni oldu diyebilirim. Mikroskop görüntülerinde o güne kadar doğada gördüklerinizle örtüşen; ancak nesnel gerçekliğinden uzaklaşarak farklı biçimlere bürünen ve sanki doğanın soyutlamalarını çağrıştıran sanatsal efektlerle dolu bir fenomenle karşılaşırsınız. En heyecan verici yanı ise, o efektlerin aslında size, yani bir insana ait olduğu fikridir. Derin düşündüğünüzde doğayla bir bütün ve ondan bir parça olduğunuz fikri müthiş bir duygu uyandırır.

Mikroskop fotoğrafının gizemli yanlarından biri de, içerik ve estetik yanıyla, çağrıştırdıkları açısından bir bilmece olmasıdır. İlgi çekmesinin nedeni de budur.

Mikroskop fotoğrafında istediğiniz kadrajı tüm netliğiyle fotoğrafa yansıtmak her zaman mümkün olmaz; mikroskop kamerası kişisel tercihlerinize bağlı olmadığından elinizdekiyle yetinmek durumunda kalırsınız; teknik hakimiyetiniz de kameranın size sağladığı olanaklarla sınırlıdır. Mikroskopunuzun diyaframını kısmak alan derinliğini arttırmanıza yardımcı olmaz; çünkü görüntüdeki hücreler cam bir düzlem üzerindedir; ilerisinde sonsuzluğu göremediğiniz gibi, birkaç katman hücre de üst üste gelmiştir. Bu durumda tek bir kadrajda birçok alandan netlik elde ederek, çektiğiniz birçok fotoğrafı teknik manipülasyonlarla tek bir fotoğraf haline getirmeniz gerekebilir.

Ayrıca, mikroskop fotoğrafında gerçek görüntü fotoğraflanmak üzere sizi beklemez. Siz yaratırsınız. Estetik kaygılarla bir fotoğraf elde etmek teknik olarak zor olduğu kadar, mevcut karmaşık ve bol lekeli alanların içinden özenle ayıklamanızı gerektirir; değilse, binlerce fotograf karesi rutin hücre taraması içerisinde akar gider. İşte burada algıda seçicilik devreye girer. Çünkü onlarca nesnenin varlığından çok, size ne duyumsattıkları ön plandadır ve istediğiniz öznel görüntüyü bu seçicilik sağlayacaktır.

Mikroskop fotoğrafı ebru sanatını, sürrealist bir resmi, kimi zaman soyut ve soyutlamayı, kimi zamansa doğa fotoğraflarını anımsatır. Bazense binbir gece masallarından fırlamış bir şark desenidir. Hatta içini dışını merak ettiğimiz, gözümüzün görmeye yetmediği muhteşem mikroorganizmaların ve böceklerin ritmik ve renkli dokularından haberler verir. Bu, çok yönlü bilinmezler dünyasına ışık tutan fotoğraf akımı yurt dışında ünlü firmaların fotoğraf yarışmalarıyla desteklenmekte ve sanatsal platformlarda yer bulmaktadır. Umudum, ülkemizde de derneğimizde başlayan bu sürecin devam etmesi yönünde…

Mikrofotoğrafta fotoğrafa yansıtılan görüntü o anı sonsuzlaştırmaktan çok fotoğrafçısının algısını, içselleştirdiği imajı ifade eder. Bu ifadenin ne olduğu fotoğrafçısında saklıdır. O fotoğraf ancak izleyiciyle buluşunca, her bir izleyicide yarattığı etkilerle zenginleşir ve çoğalır. Her izleyicinin algısında farklı ifadelere bürünür, başka bir fotoğraf olur. İzleyicinin görüşüne sunulan fotoğraf, fotoğrafçısına bu anlamda sorumluluk yükler.

Mikrofotoğraf bir çoğunuzun merak ettiği yeni bir fotoğraf dalı, akımı… ne derseniz. Ben de mikroskopumla bütünleştiğim her an aynı heyecanla o gün neler göreceğimi merak ederek öncelikle mesleki açıdan, sonra fotoğrafçı yanımla bilinmeyenler dünyasına yol alıyorum. “Gemsiz düşler fenomeni” olarak adlandırdığım mikrofotoğrafçılığın da yeni bir fotoğraf geleneğine dönüşeceği inancındayım. Bu inançla, gözle göremediğimiz; ancak varlıklarından emin olduğumuz, biz insanlara ve tüm canlı varlıklara ait mikro güzellikleri fotoğraf karelerinde paylaşmak benim için büyük keyif olmaya devam edecek.

Hacer Irmak SOLDAMLI
Mikrofotoğrafçı


Kontrast Sayı 23, Mayıs-Haziran 2011

Bizi paylaşın..