Sahip olduğunuz, değer verdiğiniz şeylerin çalınmasından, kaybolmasından üzüntü duyarsınız. Onları korumaya özen gösterir, hatta bazılarını paylaşmak bile istemezsiniz. Kitabı da paylaşılan bir nesne olarak görürseniz ve eğer ödünç verdiğinizde geri getirilmesini isterseniz iç kapağına bir ekslibris yapıştırmanız yeterli. “…’nın kitaplığından” anlamına gelen o ekslibris, kitabın size ait olduğunu hatırlatacak, belki de geri dönüşünü sağlayacaktır. Kitabın tapusu da diyebileceğimiz bu baskı resimlerin birer sahiplenme göstergesi olduğunu, kitaba estetik bir değer kattığını ve kitap sahibini yücelttiğini söyleyebiliriz. Uzun bir geçmişe sahip bu sanat dalının, yapıldığı dönemin kültürel özelliklerini günümüze taşıdığı; sanatçı, tasarımcı, sanatsever ve koleksiyoncu arasında bir kültürel köprü görevini yerine getirdiği bilinmektedir.
Ekslibris’in asıl işlevi kitap sahibini betimlemesi ve kitabı ödünç alan kişiyi, kitabı geri götürmesi konusunda uyarmasıdır. Diğer işlevi ise; sanatçılar ve koleksiyoncular arasında önemli bir değiş tokuş objesi olarak kullanılmasıdır. Ve elbette bir sanat eseri olarak bulunduğu mekânlarda ruhumuzu zenginleştirmesi de üçüncü işlevidir. Hangi döneminden bakarsanız bakın veya hangi işlevinden söz ederseniz edin ekslibris, sahibine ayrıcalık kazandırmış, bir güç ve farklılık sağlamıştır. Kitaplarında ekslibris olan kişiler, kendi adına özel bir eser tasarlanmış olunmasının mutluluğunu duymuşlar, kendilerini diğer kitap koleksiyoncularından ayrıcalıklı görmüşlerdir. Bir ekslibris koleksiyonuna sahip olanlar ise, bu eserler ile zenginliklerini göstermişler, paylaşarak saygınlıklarını artırmışlardır.
Armağan olarak yapılanların dışında, genel olarak ekslibrisler sipariş alınarak yapılır. Adına ekslibris yaptırmak isteyen kişi tarzını, tekniğini beğendiği sanatçıdan kendisi için ekslibris yapmasını isterken beklentisini, ilgi alanını ve hatta konusunu dile getirir. Yaratma sürecinde, kompozisyon oluşturmada tamamen özgür olsa da her sanatçı, adına ekslibris yapılan kişinin beğenisini dikkate almak zorundadır. Hatta kendisine sunduğu taslakla ilgili olur almadan çoğaltmaya geçemez. Ayrıca kitap sahibinin kendisini betimlemeyen, ona heyecan vermeyen ekslibrisi kitabına yapıştırması da beklenemez. Usta bir ekslibris sanatçısı yılların birikimiyle oluşturduğu tarzını hemen hemen her çalışmasında gösterir. Bazıları geleneksel baskı teknikleriyle figür ağırlıklı çalışırken, bazıları tamamen modern bir tarzı, soyut çalışmaları yeğleyebilir. Koleksiyoncular ise belli konularda ekslibrisleri toplamayı tercih edebilirler. Örneğin, dünyanın en önemli koleksiyoncularından biri olan Lars C. Stolt erotik konulu ekslibrisleri benimserken, bir diğer koleksiyoncu ve tiyatro yazarı Luc van den Brielle kitaplarına özellikle tiyatro konulu çalışmaları yapıştırmaktadır. Ekslibrislerin sahibi ile duygusal bir bağ taşımasının önemli olduğunu, bunun iletişimde ve etkileşimde bir devamlılık sağladığını, kişinin ilgisini diri tuttuğunu, egosunu tatmin ettiğini söyleyebiliriz.
Sanatçılar ekslibrislerini çoğaltmak için gravür, ağaç baskı, linolyum baskı, taş baskı gibi geleneksel baskı tekniklerinin yanında, fotoğraf, serigrafi, ofset ve bilgisayar da kullanırlar. Bir tasarım için teknik ve estetik yetkinlik vazgeçilmez zorunluluklardır. Sanatçının teknik yönden usta olması yeterli değildir, estetik beğenisinin gelişmesi, renk ve biçim uyumunu sağlayacak yetkinliğe kavuşması da gerekmektedir. Hangi teknikte yapılırsa yapılsın önemli olan ekslibrisin hazırlık süreci ve ortaya çıkan eserin niteliğidir. Ekslibrisin geleceğe kalıp kalmamasını, üzerinde taşıdığı değerler belirler.
Ekslibrisin yaratım sürecinden bakıldığında resim sanatı içinde yer aldığı görülür. İşlevsel yanıyla bakıldığında ise, bir grafik tasarım ürünü olduğu kabul edilebilir. Eğer bir kitapsever sizden bir ekslibris yapmanızı isterse, önce onu tanımakla işe başlamalısınız. Nelere ilgi duyuyor, neler onu heyecanlandırıyor, sevdiği konular, renkler, objeler tasarımcıya yaratım aşamasında yol gösterecektir. Kişinin ekslibrisini kitaplarına yapıştırması, tasarımın onun ruhunu okşamasına bağlıdır. Kompozisyon olarak kotarılmış bir ekslibrisin üretim aşaması, yaratıcısının hakim olduğu, benimsediği teknikle olmalıdır. Teknik bir anlatım aracıdır. Bu anlatım aracının fotoğraf olması ya da fotoğraftan hareketle bilgisayarla yapılmış tasarım olması kişinin tercihidir. Hiçbir teknik diğerini yok etmemiştir; aksine birbirine olumlu katkılar sağlamıştır. Fotoğrafın doğması resim sanatını yok etmemiş, onun anlatım dilini zenginleştirmiştir. Fotoğrafın da zaman zaman resim diline yaklaştığı olmuştur. Fotoğrafı kullanarak resim yapanlar olmuş. Picasso gibi usta ressamlar fotoğraf da yapmışlardır. Şahin Kaygun, fotoğrafın üstüne müdahale ederek resim diline yaklaşmaya çalışmıştır. O genç yaşında o kadar güzel eserler bırakmıştır ki hepsi de örnek alınacak çalışmalardır. Bu nedenle ekslibrisin fotoğraf sanatının olanaklarıyla da yapılması ona sadece zenginlik ve farklılık katar.
Sabit Kalfagil’in güzel bir sözü vardır; “fotoğrafı sanat yapan, mesajda belli bir duygu yoğunluğunun bulunmasıdır. Fotoğrafçıyı sanatçı yapan ise mesajı yoğurup iletmekteki özgünlük ve kişiselliktir.” Bu söz ekslibris için de geçerlidir.
Fotoğraf, tıpkı diğer sanat dalları gibi, bireyin, kendini anlatmada, duygu ve düşüncelerini ortaya koymada sonsuz olanaklara sahip bir yaratıcılık alanıdır. Fotoğraf sanatçısı da yaptıklarını diğer bireylerle paylaşmaktan büyük mutluluk duyan insanlardır. Bu düşünceden hareketle, yaratıcılıklarını ortaya koyabilecekleri bir çalışma alanı olarak ekslibrisin ilgilerini çekeceğini sanıyorum. Bazılarınızın “ekslibris de nedir?” diye sorduğu, belki de ilk defa duyduğu, bazılarınızın ise oldukça aşina olduğu bu sanat dalının baskıresim sanatçıları ve grafik tasarımcıları kadar, fotoğraf sanatçıları için de iyi bir anlatım aracı olmasını temenni ederim. Dünyada bunun iyi örnekleri vardır.
Ekslibrisin Türkiye’deki gelişimi
Türkiye’nin ekslibrisi tanıması, batıdan alınmış kitaplarla olmuş. Avrupa ülkelerinde yaygın olarak kullanılan ekslibrisli kitaplar, ikinci el satışlarla ülkemize girmiş, bu kitapların sahipleri öldüğü zaman ise yakınları tarafından kütüphanelere bağışlanmış veya sahaflara satılmış.
Yurtdışındaki müzayedelerden alınan bazı kitapların iç kapağında ekslibrislere rastlanmakta. Türkiye’de gerçek anlamda adına ilk ekslibris yaptıranların yabancı uyruklu kitapseverler olduğunu görüyoruz. Üsküdar Amerikan Koleji, Robert Kolej gibi okullarda görev yapan yabancı uyruklu öğretmenlerin yaptırdıkları ekslibrislere, kütüphanelerdeki bağış kitapların iç kapaklarında rastlamak mümkün. Ayrıca bazı kültürlü kütüphane sahiplerinin de kendi adlarına ekslibris yaptırdıkları görülmekte. 1920’li yıllardan itibaren Robert Kolej (şimdiki Boğaziçi Üniversitesi) öğrenci yıllıkları için yıllık sahibinin adını yazabileceği boşlukların da bırakıldığı ekslibrisler yapılmış. Yıllığın sanat sorumluları tarafından tasarlanan ve uygulanan bu gelenek, 1950’li yıllardan sonra maalesef sürdürülmemiş. 1990’lı yıllardan bu yana, özellikle güzel sanatlar eğitimi veren kurumlardaki baskıresim ve grafik tasarım derslerine giren öğretim elemanlarının özendirmeleriyle, ekslibris yapan kişiler yetişmeye başladı. Artık yurtdışında yapılan ekslibris yarışmalarında Türk sanatçıları ödüller almaktadır.
Ekslibris tasarımı, yazı ve resim ilişkisi
Ekslibris de diğer sanat eserlerinde duyulan kaygılarla oluşturulur. Elbette renk ve biçim uyumu taşımayan, özgün olmayan, teknik ve estetik yetkinliğe sahip olmayan, resim ve yazı ilişkisi uyumlu olmayan ekslibris geleceğe kalamaz. Belli bir konuda yapılan bu küçük resimlere ekslibris sözcüğü ile adına ekslibris yapılan kişinin adının eklenmesi başlı başına bir tasarım sorunudur. Eğer kullanılan yazı doğru yerde ve uygun büyüklükte değilse rahatsız eder, ekslibrisi olumsuz etkiler. O nedenle çok denemek, uygun alanı bulduktan sonra yerleştirmek gerekir. Yazı ne okunamayacak kadar küçük ne de resmin önüne geçecek kadar büyük olmalıdır. Resmin bir parçası, bir çizgi ya da leke olarak kalmalı, ama işlevini de yerine getirmelidir.
Ekslibris, 500 yıldan bu yana sanatsal kaygılarla yapılmakta ve meraklıları tarafından toplanmaktadır. İnsanı farklı düşüncelere yönelten özgün bir çalışma alanıdır; genellikle kitapların boyutuna bağlı kalınarak hazırlanıp, değişik baskı teknikleriyle üretilmektedir. Büyük kitaplar için büyük, küçük kitaplar için küçük ekslibris yapılabilir. Yarışma şartnamelerinde en büyük ekslibris boyutunun 13 cm olması gerektiği vurgulanmakla birlikte, koleksiyoncuların kullanışlı bulduğu boyut 6×9 veya 5×8 cm. dir.
* Prof. Dr. Hasip Pektaş, Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölümü ve İstanbul Ekslibris Derneği Başkanı, İstanbul Ekslibris Müzesi Müdürü…
Kontrast Sayı 34, Mart-Nisan 2013