Aysel ALTUN | W. Eugene Smith (26. Sayı)

1918‘de Wichita, ABD’de doğan Smith, XX. yüzyılın en önemli fotoğraf sanatçılarından biridir. Wichita’da bir Katolik okulunda başladığı eğitimini 1935 yılında tamamlar. 1933 ile 1935 yılları arasında ilk fotoğraflarını çektikten hemen sonra, basın fotoğrafçısı Frank Noel’in teşvikiyle ile yerel gazetelerde çalışmaya başlar. İlk çalışmalarında Martin Munkacsi’nin fotoğraflarından etkilenir. Bu dönemde, babasının intiharı ile ilgili olarak yerel gazetelere yansıyan haberler, Smith’i Amerikan basının rolü ve standartları hakkında düşünmeye iter ve fotomuhabirlik konusunda çalışmaya karar verir. Bu amaçla fotoğrafta yetkinleşmek için, 1936-1937 yıllarında Indiana Notre Dame Üniversitesi’nde fotoğraf eğitimi alır.

Bir yıl sonra, Newsweek dergisinde kadrolu, Black Star Fotoğraf ajansında “freelance” fotoğrafçı olarak çalışmaya başlar. Fotoğrafları Life, Collier’s, Harper’s Bazaar gibi dergilerde yayınlanır. Life Dergisi için, II. Dünya Savaşı sırasında Pasifik Savaşını fotoğraflar. 1945 yılında Okinowa’da yaralanır ve 1947’ye kadar fotoğrafa ara verir. Dönüşü yine Life dergisiyle olur. 1954 yılına kadar bu dergide çalışmayı sürdürür. Bu dönemde “Cennet Bahçesine Yürüyüş” gibi başyapıt fotoğraflarını, “Köy Doktoru”, “İspanyol Köyü”, “Ebe” ve Nobel ödüllü doktor Albert Schweitzer’in Kongo’da çekilen biyografik fotoöykü ve fotoröportajlarını gerçekleştirir. Sonuncusuna Life’ın isteği dışında “Merhamet Adamı” ismini koyması, Smith’in dergiden ayrılmasına neden olur.
1955 yılında Magnum Ajansı’na katılır. Bu dönemde demir çelik sanayisi ile dikkat çeken Pittsburg Şehrinde iki yıl süreyle bir proje çalışması gerçekleştirir.

Pittsburg Projesi hem çalışma süresi, hem de tamamlanmamış olması açısından dikkat çekicidir. Smith, burada kurduğu karanlık oda ile 11.000 adet negatif üretmiştir. Bu iş sürecinde kendisi için ayrılan bütçenin tamamını harcadığı gibi, kişisel birikimini de tüketir. Projeyi, ancak 1964 yılında ve sadece 64 fotoğraftan oluşan bir kitap ile tamamlar. Pittsburg projesi, Smith’ in fotomuhabirlik çalışmalarını farklı bir boyuta taşıması ve meslektaşlarını yönlendirmesi bakımından bir dönüm noktasıdır. Smith’in Pittsburg’un günlük yaşamı ve sanayileşme sürecini yansıtan fotoğrafları, 1960’ların sonunda, yine ABD’de ortaya çıkan ve eğitimci Nathan Lyons tarafından kavramlaştırılan “Sosyal Manzara” fotoğrafına da kaynak oluşturur.

1970’te Japonya’nın Minamata köyündeki, civadan zehirlenen köylüleri konu alan, son projesi olan ve çok ses getiren çalışmasında sağlığını tehlikeye atmaktan çekinmez. Pittsburg projesi ile bir ölçüde başardığı, ancak kitlelere istediği ölçüde ulaştıramadığı için başarısız bulduğu fotoröportaj anlayışını değiştirme çabasını, Minamata projesi ile sonuçlandırdığı söylenebilir.

Sözcüklerle fotoğrafların evliliği olarak da tanımlanan fotoöykü ve fotoröportaj geleneği, bir Leica ustası olarak anılan E. Smith’in gündeme getirdiği “içeriğin estetik sunumu” ile en klasik örneklerine kavuşmuştur. Görüntü düzenleme, çerçeve, ışık gibi biçimi belirleyen unsurları fotoröportaj ve fotoöyküde kullanarak, fotoğraflarındaki estetik kaliteyi yükseltmiş, kompozisyonlarında oluşturduğu mükemmellikle izleyiciyi derinden etkilemiştir.

Fotoğraf tarihçisi Nancy Newhall, Smith’in fotoğraflarını “akıldan çıkmayan ve edebi” olarak betimlerken, bazılarını da Michelangelo’nun resimleri kadar güçlü bulmaktadır. Onun fotoğraflarını diğer basın fotoğrafçılarının çalışmalarından farklı kılan, sanat fotoğrafı kıvamındaki teknik mükemmellik ve görsel estetiktir.

Seçtiği konuları tüm ayrıntı ve çarpıcılıklarıyla bir sanat fotoğrafı duyarlılığıyla üreterek, basın fotoğrafçılığının sanatsal olarak gelişimine de önemli katkılar sağlamıştır. Smith, çekimden önce dikkatli bir biçimde nesnesi üzerinde çalışması ile ünlü bir fotoğrafçı olup, özenli çalışmasını şöyle yorumlamaktadır: “Ben, kaydeden ve aynı zamanda yorumcu olarak işine bağlı bir gazetecinin olguları ile yaratıcı sanatçının şiiri ve edebiyatı gerekli kılan olguları arasında kalan duruş içindeyim.”

Smith, fotoğrafları, alt yazıları, başlıkları ve sergilenmesi üzerindeki editöryal kontrol hakkını savunması ve bu konuda mücadele etmesiyle de bilinmektedir.

Negatiflerinin Life Dergisinde kalması nedeniyle Life’a yazdığı mektupta ‘’Negatifler, tıpkı birer defter gibidir; yanlış başlangıçlar, geçici hevesler, zayıf taslaklar veya iyi taslaklar olabilirler, ama asla bir fotoğraf çalışmasının tamamlanmış hali değildir onlar. Fotoğrafın tamamlanmış hali, basılmış halidir; bu, bir dergi için en iyi yatırımdır. En iyi fotoğraf, tamamlanmış fotoğraftır. Benim negatiflerim özeldir, tıpkı yatak odam kadar özel…” demesi buna bir örnektir.

Birçok fotoğraf ödülü bulunan Smith, 1978 yılında Amerika’da yaşamını yitirmiştir.

Fotoğrafa ilişkin sözlerinden birkaçı şöyledir:

Müzikte minörü tercih ederim ve baskıda da karanlıktan gelen ışık hoşuma gider. Karanlığı alt eden, ona üstün gelen fotoğraf hoşuma gider, fotoğraflarımın çoğu da böyledir. Fotoğrafı olduğu gibi görebilmemin yolu budur. Bence baskıda da bu daha iyi görünür.”

Ben, fotoğrafçılığın ne kadar potansiyelinin olduğunu bulamadım. Her ufuk, her erişim noktası, yeni bir uzaklığı açığa vuruveriyor. Beni sorarsanız; her zaman sadece eşikteyim…

Fotoğrafçılık aslında zayıf bir ses gibidir; ancak bazen, yalnızca kimi zaman tek bir fotoğraf ya da birkaç fotoğraf duygularımızı alır götürür. Aklın sınırında şiddetli duygular yaratır fotoğraf…
(Minamata, 1975)

Fotoğraflar: Könemann, Köln 1999 Aperture Masters of Photography

Kontrast Sayı 26, Kasım-Aralık 2011

Aysel ALTUN

Bizi paylaşın..