Ali Rıza AKALIN | 35. Basamaktan Görünen Panorama (32. Sayı)

Fotoğraf sanatı alanında faaliyet gösteren bir örgüt olarak AFSAD’ın Türkiye’deki fotoğraf örgütlenmesindeki yeri ve işlevi nelerdir?

AFSAD’ın kurulduğu 1977 yılını ve sonrasını yaşamış olanlar bileceklerdir ki; ülke gerçek anlamda bir iç savaş eşiğinde dolaşmakta idi.

Bu ortamda kurulmuş bir fotoğraf derneğinin varlığını sürdürebilmesinin öncelikli koşulu; demokrasiden yana, insan haklarına dayanan, bağımsız, sosyal belgeci olmasıdır.

AFSAD’ın kuruluş amaçları içinde yer alan; “günümüzü belgelemek, geleceğe aktarmak”, “fotoğraf aracılığı ile dostluklar kurmak”, “fotoğrafın yaygınlaşıp, yetkinleşmesini sağlamak”, “örgütsel üst yapıyı kurmak” hedefleri için etkin ve öncü eylemler yapılmıştır.

Bu kapsamda kuruluşunun birinci yılında “Türkiye’de Fotoğraf Sanatının İşlevi” üst başlıklı, fotoğrafın çok geniş yelpazesindeki temsilcilerinin katıldığı bir panel düzenlenerek, düşünsel bir fotoğrafik topografya çıkarılmıştır.

Bu panel; AFSAD’ın sonraki yıllarda gerçekleştireceği ve “bir AFSAD klasiği” niteliğine ulaşan sempozyumların ilham kaynağı olmuştur.

AFSAD, bu panelde sunduğu bildiri ile sosyal belgeci niteliğini ve niyetini geniş kitlelere duyurmuştur. Bu paneldeki (1978) söylemler; zaman içerisinde avangart yöntemler (poster bildiriler, gezici otobüs sergileri, çadır ve açık hava sergileri) ile hayata geçirilmiş, kısa zaman sonrasında da periyodik ve süreli yayınlarla geniş kitlelere ulaşılmıştır.

“Bulutlar Adam Öldürmesin”, “Selam Yaratana”, “Çocuk İşçiler”, “Kent” isimli sergiler, söylemin somut ürünü olarak gerçekleştirilmiştir.

AFSAD, kendi içyapısını, dinamiğini oluşturmanın yanısıra, bir üstyapı kuruluşunu gerçekleştirmenin de düşünsel altyapısını hazırlamıştır. Daha 1978 yılının başlarında, üyelerine yönelik olarak yayınlamakta olduğu “aylık bülten”de, “Yaşasın Federasyonlaşma Çabalarımız” sloganını kullanmış, bu doğrultuda “Dernekler Ortak Sergileri”nin lokomotifi olmuştur.

Ancak, ne yazık ki, Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu’nun 2003 yılındaki kuruluş aşamasında AFSAD yönetiminde bulunanlar, “kurucu dernek” olma onurunu ıskalamışlardır.

Yazdıklarıma ilaveten, AFSAD’ın gerçekleştirdiği birçok ilk’leri vardır. Temel olarak AFSAD; Türkiye’de, fotoğrafı sosyal bir amaç için kullanan ilk ve tek dernek olmuştu.

AFSAD’ın örgütlenme biçimi ve faaliyetleri hakkında neler düşünüyorsunuz?

Çok doğaldır ki; farklı düşünce ve farklı eylem biçimlerine sahip bir derneğin örgütlenme yapısı da, işlevini yerine getirebilecek nitelikte olmalıydı.

Bu amaç doğrultusunda, “Her birim bir atölye” düşüncesi çerçevesinde; Sergi-Gösteri, Sosyal İşler, Yayın, Eğitim gibi birimler oluşturulmuştur. Her birim bir yönetim kurulu üyesine bağlı olarak, hem derneğin o alandaki işlerinin yürümesi, hem de birimin belirlediği konu veya teknikle ilgili fotoğraf çalışması, sergileri yapılmıştır.

Gerek nicel gerekse nitel olarak gelişmekte olan AFSAD’ın yönetim biçimi; zaman içinde daha aktif, etkili ve geniş alanda işler yapmak adına geliştirilmeye çalışılmıştır. Bunun sonucu olarak, “Danışma Kurulu” oluşturulmuştur.

Bu yapının, gerçek anlamda bir “danışılan kurul” değil de neredeyse “yöneten üst kurul” gibi çalışma eğilimi umulan yararı sağlamamıştır.

Bu yapılanma içindeki AFSAD, özellikle, etkinliklerini kapalı mekânların dışına taşımaya dikkat etmiştir.

Üyelerine yönelik iç eğitimde; salt fotoğraf değil, resim, edebiyat, felsefe, matematik gibi bilim ve sanat dallarının önemli isimlerinden yararlanılmıştır.

Ulaşabileceği alanı genişletebilmek amacı ile de, “Fotograf” dergisini salt kendi öz imkânları ile yayınlamıştır. Dergi, özellikle içinde taşıdığı eklerle, fotoğrafın teknik ve kuramsal yanına ilişkin yazılar da yayınlayarak, geniş perspektiften bakışını sürdürmüştür.

Aslında; bakanlık, üniversite, yerel yönetim gibi ekonomik güce sahip kuruluşlarla gerçekleştirilmesi gereken “Sempozyum” AFSAD’ın klasik ve neredeyse periyodik hale gelmiş önemli etkinliğidir. Düzenlediği dönemde öne çıkan konu ya da sorunun “üstbaşlık” olarak belirlendiği sempozyumlar, çok çeşitli alanlardan katılanların bildirileri geleceğe aktarılan yayınlara dönüştürülmüştür.

Temel olarak, “yarışma düzenlemek” düşüncesine karşı olunmasına rağmen, “günümüzü belgelemek, geleceğe aktarmak” ilkesini hayata geçirebilmek adına, “Çalışan İnsan”, “Barış”, “Arabesk”, “Emek”, “Gençlik”, “Bilim ve Sanat İnsanlarımız”, “Para” konulu ulusal yarışmaların sergileri açılmış, albümlere dönüştürülmüştür.

Hemen her yaş grubundan kişilerin sosyal yaşama katılmaları yönündeki arzuları, düzenlenen “Fotoğraf Temel Eğitimi” seminerleri ile karşılanagelmiştir.

AFSAD’ın diğer fotoğraf oluşumlarıyla etkileşimini değerlendirir misiniz?

Detaylarına indirgenmeden sadece üstbaşlıkları ile verilen bu çalışmaların dışında elbette ki çok farklı projeler de gerçekleştirilmiştir.

Bu projelerin önemli bir bölümü sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, resmi kurumlar, sosyal ve sanatsal derneklerle birlikte ve toplumun büyük bir bölümünü ilgilendiren konular olmuştur. “Metamorfoz Ankara”, “Kent ve İnsan”, “Çevre Sorunları”, “Islahevleri”, “GAP” bunlardan birkaçıdır.

Bu toplumsal ivme sonucunda AFSAD, Bakanlar Kurulu kararı ile “Kamuya Yararlı Dernek” statüsünü kazanmıştır.

Bu anlamda, bugünün yaygınlaşan iletişim araçlarının etkisi ile AFSAD, Türkiye’de bilinen bir sivil toplum kuruluşudur.

AFSAD’ın bu konumu ona, sorumluluklar yükleyerek sosyal projeler oluşturma, taraf olma, görsel materyal üretme, dışa dönük olma görevleri vermektedir. Yakın zamana dek bu görevlerin belli ölçülerde gerçekleştirildiği söylenebilir.

Bir sivil toplum örgütü olarak AFSAD’ın dünden bugüne toplumdaki yeri nedir? Yarının AFSAD’ı ya da fotoğraf derneği nasıl olmalıdır?

35 yıllık süre, bazı etkinlikleri gerçekleştirebilmek için “kısa” bir zaman dilimidir. Yine de salt kendi üyelerinin katkıları ile “çok önemli” olarak nitelediğim işler gerçekleştirilebilmiştir.

Detaylara inmeden bir bölümünden söz edebildiğimiz etkinlikler “öncü” ve “nitelikli işler” olmuştur.

AFSAD bu yapısı ile bir dönem, fotoğraf dünyamızın lokomotifi olmuştur.

İcadından 150 yıl sonra, yavaş yavaş metamorfoza uğramaya başlayan fotoğraf, sözcüğün gerçek anlamı ile nicel bir “patlama” oluşturmuştur.

Bu durum, ister istemez fotoğraf derneklerini ağırlıklı olarak; “Temel Bilgiler Eğitimi” veren, fotoğraf gezileri düzenleyen kuruluşlara dönüştürmüştür.

Kaçınılmaz taleplerin karşılanması, derneklere, özellikle ekonomik kazançlar ve üye kazanımları sağlamıştır. Ancak, giderek ve sürekli bir biçimde, salt seminer ve gezi düzenleyerek varlığı sürdürmek doğru olmadığı gibi yeterli de değildir.

Bu düşünceden yola çıkarak, AFSAD’ın önce idari yapısında değişiklik ve düzenlemeye gidilmesi gerektiğini düşünüyorum.

AFSAD; bir başkan, iki başkan yardımcısı, bir idari sekreter, bir sayman ve dört üyeden oluşan bir Yönetim Kurulu oluşturmalıdır.

Başkan yardımcılarından biri dışilişkiler, diğeri dernekiçi işleyişlerden sorumlu yürütücü görevini üstlenmelidir.

AFSAD; bir süredir yaşamakta olduğu, “içe dönüklüğü” sonlandırıp diğer ülkelerle ve kitle örgütleri ile ilişkilerini geliştirmelidir.

AFSAD, yurt dışından sergi getirip yurtdışına sergi göndermelidir.

AFSAD, her ayın belli bir günü fotoğraf ve diğer sanat dallarından bilinen, tanınan bir ismi konuk etmeli, AFSAD mekânının dışında bir salonda, isteyen herkesin izleyebileceği konferanslar düzenlemelidir.

AFSAD, yılda üç kez Türk ve yabancı fotoğrafçıların katılımıyla atölye çalışması düzenlemelidir. AFSAD; içeriği ve biçimi var olandan farklı “fotoğraf günleri”ni iki yılda bir düzenlemelidir.

AFSAD, bundan böyle, resmî ve özel kuruluşlar ile demokratik kitle örgütlerine proje önerileri götürmeli, salt kendisine gelecek önerileri beklememelidir. Bu kapsamda, Avrupa Birliği’nin ciddî maddî katkıları ile gerçekleştirilebilecek projeleri vardır.

AFSAD, eğer olanaklı ise, fotoğraf eğitimi veren fakülteler ile ilişki kurup, “öğrenci bitirme tez ve ödevlerini kitap veya kitapçık”a dönüştürmelidir.

AFSAD, sezon başında duyuracağı, “konulu” bir yarışma düzenlemeli, bu yarışmaya katılımcı kişi, dört fotoğraftan oluşan portfolyo ile katılabilmeli, fotoğraflar, izleyiciye açık bir biçimde değerlendirilerek, fotoğrafçının ödüllendireceği bir sistem oluşturmalıdır.

AFSAD’ın son birkaç sergisinin estetik düzeyi dikkate alındığında, durumun sıkıntılı olduğu gözlenmektedir. Üyelerin özellikle düşünsel, estetik seviyelerinin geliştirilmesine yönelik yeni eğitim programları oluşturmalıdır.

Atölye yapılanması hiç şüphesiz ki, doğru ve gerekli bir düzenlemedir. Ancak, dernek işleyişi ve etkinliklerden bağımsız hale gelmekte ve belli bir sayıda üyeye hitap etmektedir. Daha yararlı ve yaygın bir işlev kazandırılmalıdır.

AFSAD, “kamuya yararlı dernek” olma sorumluluğunu yerine getirerek, toplumda yaşanmakta olan olaylarla ilgili görüşlerini açıklayan basın duyuruları yapmalıdır.

Kontrast Sayı 32, Kasım-Aralık 2012

Bizi paylaşın..