İngiltere, 1962 / En Dikkate Değer Çalışması -Gallantry and Criminal (Centilmen ve Suçlu) -Diary of a Victorian Dandy / Stil -YBA (Young British Artist) / Ayrıca Bkz. – Viktoryan -H.Raeburn -Henry Wallis -Medusa -William Hogarth
Nijerya asıllı Shonibare, 2004 yılında Turner Ödülü’ne aday olur ve aynı yıl İngiliz İmparatorluğu’nun ‘Most Excellent Order’ nişanını alır. 2004 yılından önce de tanınan sanatçı, özellikle 2002 yılında “Gallantry and Criminal” (Centilmen ve Suçlu) adlı sergisi ile adını duyurur. Sadece yetişkin seyircilerin gezebildiği sergide, dört eser bulunuyordu. Her biri gerçek insan boyutlarında fiberglas mankenlerden oluşan enstalasyonlar, 17. ve 18. yüzyılda geçen seks, suç ve seyahat hikâyelerini anlatıyordu. Multi disipliner üretimler yapan sanatçı, heykelden, yerleştirmeye, fotoğraftan, resme kadar pek çok alanda çağdaş sanatın dilini kullanarak, kültürel kimlik, kolonizm(1) ve post-kolonizm(2) konularında eserler üretir.
Örneğin, 19. yüzyıl İngiliz burjuvazi yaşantısını konu alan “Diary of a Victorian Dandy” isimli serisinde olduğu gibi… Burada görüldüğü üzere, bu fotoğraflar bir belgesel çalışma değildir; sahnedeki herkesin bilerek ve bir amaç doğrutusunda yerleştirildiği, çağdaş fotoğraf sanatında hızla yükselen bir yönetmensel kurgudur.
Geçmişte kalan “fotoğraf yalan söylemez, fotoğrafçı yalan söyler” lafı; bugün dijital çağ ile birlikte, ‘’fotoğrafçının kendi doğrusunun olduğu ve ne anlatmak istiyorsa, bununla ilgili olarak güncel sanat ona ne imkan sunuyorsa onu kullanır’’ lafına dönmüştür. Hatta katı Magnum fotoğrafçılarının bile fikrini değiştirmesine neden olmuştur.
En ilginç serilerinden biri olan Diary of Victorian Dandy’de Shonibare, William Hogarth’ın karakteri Tom Rocwell’in hayatından kesitler sunduğu eserden ilham alır. Shonibare, sahneyi Viktoryan tarzı kıyafetler içinde tasarlar. İlginç bir durum olarak, fotoğraf ilk kez Londra metrolarında poster olarak gösterilir.
1 – Sömürgecilik, müstemlekecilik veya kolonicilik genellikle bir devletin başka ulusları, devletleri, toplulukları, siyasal ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılması veya yayılma istemidir.
2 – Postkolonyalizm, sömürgeciliğin bıraktığı mirası sorunsallaştıran bir dizi felsefi ve edebi teoriyi içine alır. Bir edebiyat kuramı ve eleştirel yaklaşım olarak postkolonyalizm, bir zamanlar başka devletlerin, özellikle de Avrupa’nın büyük sömürgeci güçleri Britanya, Fransa ve İspanya’nın sömürgeleri olan ülkelerde üretilen edebi eserleri irdeler; ayrıca hâla kolonyal düzenlemeleri bulunan ülkeleri (Kanada, Avustralya vb.) de kapsar. Bunun yanında, postkolonyal edebiyat, sömürgeci ülkelerin vatandaşları tarafından yazılan, sömürülen ülkeleri ve insanlarını ana konusu yapan eserleri içerir.
Alper Güldemet