“Fotoğraflar erişilmez ve kontrol edilemez olduğu düşünülen gerçekliği hapsetme, onu durdurma yollarından birisidir. Ancak dünyaya imajlar biçiminde sahip olmak tam anlamıyla gerçek olmayanı ve gerçeğin uzaklığını bir kez daha deneyimlemek demektir.”
Susan Sontag
Savaşın gerçeklerini, doğrudan anlatıldığını düşündüğümüz fotoğraflarda ararız. Fotoğraf makinesi ne kadar yansız bir anlatım aracı olursa olsun, fotoğrafı çekenin varlığı hikayenin şeklini değiştirir. Hayatın bir fotoğraf karesine, istediğimiz ya da görmeyi düşlediğimiz şekilde “sıkıştırılamayacağı”na dair tartışmaların arasından cebimize süzülen, bildik bir fotoğrafın hikayesini hatırlayalım.
23 Şubat 1945’te AP fotoğrafçısı Joe Rosenthal tarafından çekilmiş olan bu fotoğraf, II. Dünya Savaşı sırasında yayınlandığında, Birleşik Devletler’in en büyük moral kaynağı olmuştur.
19 Şubat’ta gerçekleşen Iwo Jima işgalinden sonra derin kayıplar veren Birleşik Devletler kuvvetleri Japonları Subarichi dağındaki mağaralarda yenmeyi başarır ve umut veren bir simge oluşturmak adına, dağın zirvesine bayrak dikilmesi emredilir. Durumdan haberdar olan Rosenthal, erlerle birlikte zirveye çıkıp bu olayı görüntüler. Dönemin AP editörü John Bodkin fotoğrafı görür görmez New York’a geçer ve onyedi saat sonra fotoğraf AP’de yer alır.
Acı ama gerçek olansa, Birleşik Devletler’e getirilen erlerden birinin adının yanlış geçilmiş olması ve savaşın bitiminde bu fotoğrafın “kurmaca” olduğunun anlaşılmasıdır.
2006 yılında hayatını kaybeden Rosenthal, ölene kadar tüm iddiaları reddeder.
İlk bayrak bu fotoğraftan yaklaşık dört saat önce Charles W. Lindberg tarafından dikilmiş, çavuş Lou Lowery tarafından da görüntülenmiştir. İlk bayrağı diken erlerden üçü fotoğrafı hiç göremeden hayatını kaybetmiştir. Diğer iki erden Harold G. Schrier 1971’de, James Michels ise 1982’de vefat eder.
Savaş sonrası Lindberg ülkesine dönüp de adaya bayrağı ilk kendilerinin diktiğini söylediğinde kimse ona inanmaz. Lindberg, komutanın, muhafaza edilmek üzere indirilmesini emrettiği ilk bayrağı kendisine verdiğini, altı askerin daha büyük bir bayrağı onun yerine adaya diktiğini açıklar.
Joe Rosenthal’ın Iwo Jima’ya dikilen bayrak fotoğrafı, ele geçirilemez olan bir tepenin zaferini bir ulus, bir bayrak söyle¬mi üzerinden anlatmış; her ne kadar gerçeklikle bağını koparmamaya çalıştıysa da tarihin diğer tanıklıklarının ve gerçek söylemlerinin ortaya çıkması ile Sontag’ın da dediği gibi gerçek olmayanı ve gerçeğin uzaklığını bizlere ve fotoğrafı çekene bir kez daha deneyimletmiştir.
Tuğçe Deniz ÇAKIR
Kontrast Sayı 23, Mayıs-Haziran 2011