Bazen bir anı yakalamak, bir etkinliği çekmek için tek şansınız vardır; ben tuttuğum fotoğrafçıya zaman ve bütçe sınırları içinde olabilecek en iyi fotoğrafları getireceği konusunda güvenme ihtiyacı duyarım.
Fotoğraf editörü sözcükleri, farklı anlamlara gelmekle birlikte, çoğunlukla fotoğrafları düzenleyen, değiştiren ve manipüle eden kişiyi tanımlar. Benim bulunduğum sektörde (basım ve ticari lisans sağlama sektörü), yaratıcılık sürecini yürüten ve bu vizyona sahip kişi anlamına gelmektedir. Bu süreç içerisinde, fotoğrafçı bulmak, onu işe almak, dış mekân çekimlerini başarıyla yürütmek gibi işlerin yanı sıra; ilişkileri, bütçeyi, çalışma planını ve görüntüyü yönetme gibi işleri de vardır.
Küçük ve uzmanlık gerektiren bir sektör olduğundan, fotoğraf editörlüğünün iş imkânları gittikçe azalmaktadır. Dergiler tutumlarını değiştirmekte, bütçeler daha kısıtlı ve fotoğrafa erişim daha kolay olmaktadır. Bazen zorlayıcı olsa da, şirketlerin özgün konu yakalayacak veya bilindik bir konuya farklı bakış açısı getirecek fotoğrafçıların, iyi fotoğraf üretmelerini sağlayan bir fotoğraf editörü çalıştırmaları önemlidir. Görsel kaynak edinme süreci bir dergi için çok hızlı olabildiği gibi, uzun bir planlama da gerektirebilmektedir.
Genelde dergiler, yayın içeriğini bir yıl öncesinden planlamaktadır. Bu da konuların, derginin sayfalarında yer almasından çok daha önce planlanması ve çekimlerin ayarlanması demektir. Tabii yaz sıcağında kış sayısını hazırlamak insana tuhaf gelebilir. Bir fikir tema önerisine, o tema önerisi de ele alacağımız konuya dönüşür.
O noktadan sonra ‘hangi fotoğrafçı bu projeye ve bütçeye en uygundur’ diye araştırmaya başlarım. Zaman ve bütçenin elverdiği ölçüde çekimin idaresini fotoğrafçıya bırakmayı tercih ederim. Bazen son dakikada teslim tarihi ve editoryal kararlar değişebilir ki böyle zamanlarda akışa uyum sağlamak gerekir. Teslim tarihi kısaltıldığı zaman, istenen içeriği size sağlayabilecek güvendiğiniz fotoğrafçılara ulaşmanız gerekir. Bu noktada insanlarla iletişim kurma ve iletişimde kalma beceriniz önemlidir.
Fotoğrafçılık kökenli birisi olduğumdan fotoğrafçıları anlar, isteklerine ve çalışmalarına saygı duyarım.
Tabii sektörün kendine özgü özelliklerinden zevk almak için mutlaka fotoğrafçılık kökenli olmaya gerek yoktur. Ancak bu benim işimden iki yönlü -yaratıcılık aşaması ve satın alma/lisans verme süreci- keyif almamı sağlamaktadır. Ben, ilk elden bütçe kısıtlamalarının iyi gerçekleştirilebilecek bir fotoğraf çekimini nasıl etkileyeceğini biliyorum. Şirketin ihtiyacına göre ve elinizdeki bütçeyle alınabilecek en iyi hizmeti satın almanız gerekir. Fotoğrafçıların fiyatını düşük tutmamak önemlidir. Onları mutlu kılın ki onlar da çekimlerine devam etsinler. Bu tüm şirketlerin ve hedefledikleri okuyucu kitlelerinin faydasınadır.
Her zaman yeni fotoğrafçılarla tanışmaya ve onlara çekim yapma şansı vermeye istekli oldum. Buna karşın bir fotoğraf editörü için, beraber çalıştığı fotoğrafçıya güvenmek de önemlidir. Bazen bir anı yakalamak, bir etkinliği çekmek için tek şansınız varıdır; ben anlaştığım fotoğrafçıya zaman ve bütçe sınırları içinde olabilecek en iyi fotoğrafları getireceği konusunda güvenme ihtiyacı duyarım.
Dergide yer alacak bir konuyu düzenlerken, çekim yapan fotoğrafçının kendi favori seçkisinin de elimde olmasını isterim. Bir çekimi gözden geçirirken baktığım ilk kareler favori seçkisidir. İşi ilk verdiğinizde, kafanızda olan proje ile elinize gelen proje arasındaki görsellik farkını kıyaslamak heyecan vericidir. Bu çoğu zaman memnuniyet verici şekilde şaşırtıcı olabilir. Yeni basılmış bir kutu filmi, elinize olduğu gibi aldığınızda, ne bulacağınızı aşağı yukarı bilirsiniz ama beklemediğiniz şeylerle karşılaşmak her zaman şaşırtıcı ve heyecan vericidir.
Bir çekimden elde edilen fotoğrafları düzenlerken editoryal bakış açısıyla önemli konu ve olayları belirlerim. Kullanabileceğimiz güçlü dik ve yatay kadrajlı fotoğrafları, yerleştirmemiz gereken reklamları da düşünerek seçerim (Reklamlar bu işin olmazsa olmazları. Önemli çünkü bütçemizi arttırmakta ve iş yapmamızı sağlamaktalar, ancak bazen reklamlara yer ayırmak için ele aldığımız konuları daha kısa tutmak zorunda kalmaktayız).
Görselleri seçerken editoryal çizgiye göre olduğu kadar sanat direktörü gözüyle de hareket ederim. Bunun dışında kendi görsel zevkime göre de kareleri seçerim. Bu fotoğraf bana “Vay canına!” dedirtiyor mu? Bu kare özgün mü? İçinde hareket var mı? Bulunduğu yerin insan dokusunu taşıyor veya o yerin ruhunu yansıtıyor mu?” Ben seçkimi yaptıktan sonra verilen sayfa alanı içine görselleri yerleştirmek sanat yönetmeninin incelikli çalışmasına kalıyor. Bazen az ama öz görselle çalışmak gerçekten daha iyidir. Çok fazla görselin olması bir editör için zorlayıcı ve bunaltıcı olabilir.
Bir seferinde Kuzey Saskatchewan’da beş günlük bir çekim için anlaştığımız fotoğrafçıdan 900’ün üzerinde fotoğraf gelmişti. Kareler müthişti ancak bu kadar fazla fotoğrafı sadece 6–10 görüntü kullanmanıza izin veren bir sayfa yapısına sahipken elemek güç bir işti. Pek çok kare görülmeden heba oldu.
En unutulmaz projelerden biri Canadian Geographic dergisinde Fotoğraf Editörü olarak çalışırken elime gelmiştir. Francois-Xavier De Ruydts adında Belçika-Kanada asıllı bir fotoğrafçı ile “çığ” konusunu, Kanada’daki Raki Dağları’nda çekimlerini yaparak işlemesi üzerine anlaşmıştık. Proje kapak konusu olacaktı. Onunla eşleştirilen yazarın konu ile ilgili yazdığı metin geldi. Fotoğrafçı bir daha ki kış sayısında yayınlanacak konu için bir kış sezonunu çalışarak geçirdi. Kareleri yolladığında inanılmaz şaşırmıştım. Aklımın ucuna gelmeyecek açılardan fotoğraflar çekmişti. Bize helikopterden çekilen fotoğraflardan, kara gömülmüş şekilde çekilen görüntülere, mikroskobik derecede yakından çekilen kar tanelerine kadar her şeyi göndermişti. Oradaki insanların yaşamını algılamamızı sağlayacak portrelerin yanında manzaranın yarattığı heyecanı yansıtan hareketli kareler de çekmişti.
Genel olarak bir fotoğraf editörü olmanın en zorlayıcı yanı, tahsis edilen belli bir bütçe ile çalışmaktır. Hem şirketi, hem de işini iyi yapan fotoğrafçıları mutlu etmek zordur. Bazen kişilere önereceğimiz miktarlar konusunda elimiz kolumuz bağlı olmakta ve maalesef şirketler bütçe konusunda esnek olmayan bir tutum sergilemektedirler. Örneğin, eğer bir fotoğrafçıyı tutmak pahalı ise, daha az paraya çalışacak birini bulmaya çalışmaktadırlar.
Bu dergilerde büyük gerginliklere sebep olabilmektedir.
500px Prime’ın Yaratıcı Yönetmeni olarak dünyanın farklı yerlerinden dört milyon fotoğrafçıyı temsil etmekteyim. Alıcıların dergi, kampanya ve projeleri için en uygun fotoğrafları bulmalarını sağlamaya çalışırken; fotoğrafçıların mesleklerinden, yaratıcılıklarından para kazanmalarına önayak olmaktayım. Burası çalışmak için iyi bir yer, her gün yeni bir yeteneğin ortaya çıkışını görmekteyim.
Laura E.STANLEY
500 px Prime
Yaratıcı Yönetmen
[email protected]
Çeviri: Zeynep HAMURDAN
Kontrast Sayı 44, Kasım-Aralık 2014