KONTRAST | UNHCR’nin, Türkiye’nin Suriye Acil Durumu Müdahalesine Sağladığı Destek (45. Sayı)

Türkiye, insan hareketlerinin merkezinde olduğundan farklı göç hareketlerine tanıklık etmiş ve sığınacak yer arayanlara yüzyıllar boyunca kapılarını açmıştır. Geçtiğimiz 54 yıl boyunca, UNHCR (United Nations High Commissioner for Refugees – Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği), Türkiye’de varlık göstermiş ve uluslararası koruma ihtiyacında olan insanlara, sığınacak liman olmasını sağlayan bu insani geleneği devam ettiren yetkililerle çalışmıştır.

Türkiye, çok yüksek sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülkelerden biridir ve Türkiye’de uluslararası korumaya ulaşan nüfus yalnızca ülkedeki yüksek sayıdaki Suriyeli mültecileri değil, aynı zamanda aralarında Iraklı, Afgan ve İranlıların da olduğu birçok uyruktan ve diğer birçok ülkeden insanları da içermektedir.

Türkiye Cumhuriyeti, Mültecilerin Statüsüne dair 1951 Sözleşmesi’ne ve 1967 Protokolü’ne taraf olup, yükümlülüklerini Avrupa’da meydana gelen olaylardan dolayı koruma talebinde bulunan mültecilerle sınırlandıran coğrafi kısıtlamayı sürdürmektedir. Türkiye, yükümlülüklerini ‘Avrupalı mülteciler’ (Avrupa Konseyi’ne üye ülkeler) ile sınırlı tuttuğu için; diğer ülkelerdeki olaylardan dolayı ülkelerinden kaçmak durumunda kalmış olan sığınmacılara, UNHCR kendileri için başka bir yerde kalıcı bir çözüm bulana kadar Türkiye’de geçici sığınma sağlanmaktadır. UNHCR, uluslararası koruma ihtiyacı içinde olan insanları belirleme ve geçici sığınmaya ilişkin ulusal prosedür ile paralel mülteci statüsü belirleme işlemini Avrupalı olmayan sığınmacılar için yapmaktadır. 2014 Kasım ayı sonu itibariyle, Türkiye’de UNHCR’nin ilgi alanına giren yaklaşık 190.000 (Suriyeli olmayan) sığınmacı ve mülteci vardır.

Türkiye, mültecilerin statüsüne dair 1951 Sözleşmesi’ne coğrafi sınırlamasını sürdürüyor olsa da, 2013 Nisan ayında kabul edilen ve 2014 Nisan ayında yürürlüğe giren Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu önemli bir dönüm noktasıdır. Geldikleri ülkeye bakılmaksızın, tüm sığınmacılar ve mültecilere ilke olarak uluslararası standartlara uygun şekilde koruma sağlamak ve yardım etmek için bütüncül bir çerçeve sağlamaktadır. Bu kanunun uygulama yönetmelikleri, kanunun tam olarak hayata geçirilmesi için kritik önem taşımaktadır.

Suriye’deki çatışma başladığından bu yana 3,5 yıldan fazla süre geçmiş ve hali hazırda büyük çoğunluğuna bölgedeki komşu ülkelerin ev sahipliği yaptığı 3,2 milyondan fazla Suriyeli mülteci olmuştur. 7,6 milyon insan Suriye içinde yerinden edilmiş olup; 5 milyonu çocuk olan 12,2 milyon kadar insanın yine Suriye içinde acil olarak insani yardıma ihtiyacı olduğu tahmin edilmektedir. Bölgede Suriyeli mültecilere ev sahipliği yapan ülkelerden biri olan Türkiye, mültecilerin kayıt altına alınma işlemini gerçekleştiren yetkililerin paylaştığı verilere göre, aralarında yaklaşık 222.000’i Türkiye tarafından kurulan ve yönetilen 22 kampta yaşayan, tahmini 1,6 milyondan fazla Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yönetilen kamplardaki mültecilere; gıda, barınma, eğitim, temel hizmetler ve sağlık hizmeti sağlanmaktadır.

Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’ndaki tanımı ile ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen ve haklarında bireysel olarak uluslararası koruma statüsü belirleme işlemi yapılamayan yabancılara sağlanan korumayı ifade eden Geçici Koruma Rejimi Suriyeliler için 2011 yılında ilan edilmiştir. Türkiye, Suriye acil durumunu takiben Suriyeli mülteciler için bu statüyü ilan eden ilk ülkedir. Geçici koruma ilke olarak, Türkiye’ye kabul edilme, koruma ve ihtiyaç duyulduğu süre boyunca ülkede kalma ve zorla geri gönderilmeye karşı korumayı kapsamaktadır.

İlk Suriyeli mültecilerin Türkiye’de sığınma talebinde bulunduğu Suriye’deki krizin başından bu yana UNHCR, Türkiye ile yakın iş birliği içerisinde olup, Türkiye’deki Birlemiş Milletler kuruluşlarının Türkiye’nin müdahalesini destekleme çabalarına liderlik etmekte ve koordinasyonu sağlamaktadır. Bunun yanında 2014 yılında, Suriyeli mülteciler için 6. Bölgesel Müdahale Planı çerçevesinde, UNHCR, diğer ortaklarla birlikte, mültecilere koruma sağlanması, temel ihtiyaçlar ve elzem hizmetler, sağlık, eğitim, gıda ve geçim kaynakları/ev sahibi halkın desteklenmesi gibi çeşitli hedef sektörlerde yardım sağlanmasında Türkiye Cumhuriyeti’ni desteklemeye devam etmektedir.

UNHCR çalışanları; kayıt, kamp yönetimi, hassas durumların tespit edilmesi, gönüllü geri dönüş ve diğer korumaya ilişkin hususlarda teknik destek sağlamak üzere tüm kamplarda düzenli olarak varlık göstermektedir. Buna ek olarak, UNHCR eğitim, sağlık ve beslenme, su, sanitasyon (hijyen ve sağlık koşullarının oluşturulması) ve alan planlama konularında ek teknik uzmanlık için kamplara çalışanlarını göndermektedir.

Donörlerin sağladığı önemli destek sayesinde, UNHCR’nin Türkiye’nin müdahalesine, hem kamplarda hem de kamp dışında yaşayan Suriyeli mültecilere yönelik olmak üzere, temel yardım malzemesi desteği (barınma, kış ihtiyaçları, gıda yardım desteği, mesleki eğitim programları ya da özel ihtiyaçları olan mülteciler için malzemeleri de içeren) toplamda 186,5 milyon ABD Doları’na erişmiştir. Açıktır ki, çok daha fazla desteğe ihtiyaç vardır ve Türkiye 2014 sonuna yaklaşırken Suriyeli mülteciler için Bölgesel Müdahale Planı çerçevesinde Suriyeli mültecilere ev sahipliği yapan ülkelerin gereksinimlerinin fonlanma oranlarına bakıldığında bu kriz boyunca komşu ülkeler arasında Suriyelilere yönelik müdahalesi kapsamındaki gereksinimleri için %29 oranıyla en düşük düzeyde fon desteği almış ülke durumundadır.

Türkiye’nin Kuzey Suriye’deki Ayn al-Arab (Kobani olarak da bilinen) şehrinden yetkililer tarafından yaklaşık 190.000 kişinin geldiğini bildirdiği, 19 Eylül 2014 acil durumunun ardından; UNHCR, yetkilileri desteklemek, acil ihtiyaçları değerlendirmek ve diğer insani aktörler arasında müdahalenin koordinasyonunu sağlamak için saha çalışanlarını derhal bölgeye sevk etmiştir. Türkiye’nin bu akına yönelik müdahalesine desteği çerçevesinde, UNHCR, yetkililerle koordinasyon içerisinde, mültecilerin acil ihtiyaçlarını karşılamak üzere temel yardım malzemeleri sağlanmasında Türkiye’yi desteklemiştir. Yalnızca Ayn al-Arab’dan gerçekleşen bu akına yönelik, UNHCR’nin planladığı müdahale hava, kara ve deniz yoluyla yardım tedariklerinin getirileceği bir lojistik operasyon ile 200.000 faydalanıcıyı hedeflemiştir. Ayrıca, UNHCR, Türk yetkililer tarafından Suruç bölgesinde 30.000’den fazla kapasiteli yeni bir kampın kurulmasını desteklemektedir.

Hali hazırda, desteğe ihtiyaç duyulan öncelikli önem taşıyan alanlardan biri kayıt işlemlerinin tamamlanmasıdır. Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin büyük çoğunluğunun şehirlerde yaşıyor olması ve bu bağlamda birçoğunun temel hizmetlere erişim konusunda güçlüklerle karşı karşıya olmasıdır. Türk yetkililerin verdiği bilgilere göre, 2014 Kasım ayı sonu itibariyle, Türkiye’de 1.1 milyondan fazla Suriyeli mülteci kayıt altına alınmış olup, bu mültecilerin 850.000’den fazlası kampların dışında kaydedilmiştir. Mültecilerin kayıt altına alınması koruma, hassas durumlar ve ihtiyaçların tespit edilmesinde ilk adımı teşkil ettiğinden ve Türkiye’deki mültecilerin çoğunluğu kamp dışında yaşadığından, UNHCR, yetkililerle gerçekleştirdiği görüşmeler sonunda, ihtiyaçların ve hassas durumların tespit edilmesi üzere Türkiye’nin kamp dışında yaşan Suriyeli mültecileri kayıt altına alma çabalarını 34 mobil koordinasyon/kayıt merkezi bağışıyla desteklemiştir.

Dördüncü yılını doldurmaya yaklaşan Suriye acil durumunda, özellikle Güney Doğu Bölgesi’ndeki illerde, yüksek sayıda Suriyeli mültecinin yaşadığı, hatta bazılarında mültecilerin sayısının ev sahibi halkın nüfusunu geçmiş olduğu görülmektedir. Bu durum ev sahibi halk ve kaynaklar üzerinde bir baskı oluşturmaktadır. Mültecilere ev sahipliği yapan halkın desteklenmesi konusu da, örneğin sağlık hizmetlerinde, önemli bir alandır. Suriyeli mültecilerin sayısı sebebiyle, sağlık hizmetleri, özellikle küçük şehirlerde, kapasiteleri zorlayabiliyor. Bu alanda ev sahibi halkın desteklenmesi bağlamında, UNHCR, hem kamplarda hem de kamp dışında mültecilere sağlık hizmeti sağlamak üzere kullanılacak mobil sağlık klinikleri bağışında bulunmuştur.

Destek sağlanması önemli olan bir diğer alan ise, kamp dışında yaşayan Suriyeli çocuklara eğitim sağlanmasıdır. Suriyeli mülteci nüfusunun yarısını çocukların oluşturduğu göz önüne alındığında, Birleşmiş Milletler kayıp kuşağın önlenmesi için destek çalışmalarını sürdürmekte ve yetkililer ve sivil toplum örgütlerinin okul açma çabalarını, dil eğitimleri, burs programları ve materyal ile desteklemektedir.

Yetkililer tarafından paylaşılan sayılara göre, daha önce de belirtildiği gibi Suriyeli mültecilerin çoğunluğuna ev sahipliği yapan bölge ülkelerinin 6. Bölgesel Müdahale Planı çerçevesindeki fonlanma düzeyleriyle karşılaştırıldığında Türkiye en düşük fonlanma oranına sahiptir. Biz donörlere önemli destekleri için müteşekkiriz. Fakat git gide uzayan bir süre boyunca evinden uzakta olmaya devam eden, artan sayıda mülteci karşısında, ihtiyaçlar büyümekte ve derinleşmektedir. Hassas durumda olan mültecilerin ihtiyaçlarına cevap verebilmek için insani kuruluşların, uluslararası topluluktan daha fazla ve sağlam desteğe ihtiyacı vardır. Uluslararası topluluktan daha fazla destek alarak, Birleşmiş Milletler ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Suriyeli mültecilerin acil ihtiyaçlarına cevap vermek için kendilerini daha iyi konumlandırabilirler.

Unutulmamalıdır ki bir mülteci krizine cevap vermek uluslararası sorumluluktur ve bu gibi krizlere yalnızca fon desteği aracılığıyla değil farklı yollarla dayanışma gösterilebilir. UNHCR, aile birleşimi, insani kabul programları, öğrenci vizeleri verilmesi, burs imkânları sağlanması ve daha fazla Suriyelinin insani kabul programlarına dâhil edilmesine olanak sağlayacak farklı tüm mekanizmaların da arasında bulunduğu diğer koruma yolları için de destek çağrısında bulunmaktadır.

Bu kadar fazla sayıda insanı, bu uzunlukta bir süre için, böyle şartlarda kabul etmek, şüphesiz her ülke için büyük zorluklar teşkil eder. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Türkiye ve Türk halkına, 3,5 yıldan uzun bir süredir, sayıları şu anda 1,6 milyondan fazla sadece Suriyeli mülteciye devamlı olarak koruma ve yardım sağladığı için müteşekkirdir.

Kontrast Sayı 45, Ocak-Şubat 2015

Bizi paylaşın..