Başka Hayatlar
Bir fotoğraf projesi kapsamında yapılan fotoğraf çalışmasından örnek bir fotoğrafı birlikte yorumlayacağız.
“Başka Hayatlar” kavramı üzerinden konuyu irdeleyerek fotografik olarak yorumlamaya karar verdiğimiz çalışmada Pınar Küskü’nün “Boş Bavul” adlı çalışmasını okuyacağız.
Fotoğrafın Betimlenmesi: Fotoğrafta deri bir bavul, açık olarak yerleştirilmiş, bavula tam karşıdan bakıyoruz. Bavulun dışı kahverengi, iç astarı bordo renginde. Bavul ahşap zemin üzerinde ve ahşap duvarın dibinde durmaktadır. Bavulun bulunduğu yer hakkında her hangi bir ipucu olmadığından bilgi sahibi olamıyoruz. Fotoğrafın sağ alt köşesine yakın bir yerden görüntüye giren bir çalı bavulun üzerinde durmaktadır.
Bavulun içinde açık mavi renginde askılı bir atlet çalıya takılı halde durmaktadır. Fotoğraf dikey kadraj olarak tasarlanmış ve ışık sol yandan oldukça yumuşak karakterli olarak gelmektedir. Fotoğraf pozlandırması doğru olmasına karşın yanal ışık yapısı nedeniyle kontrastı yüksektir.
Bavul imgesi ilk anda seyahati akla getirir. Hepimiz bir yolculuğa çıktığımızda mutlaka yanımıza bavul almışızdır. Bizim için bavulun çok da bir anlamsal değeri yoktur. Göç eden bir insan için bavul daha farklı bir anlam içermektedir. Göç eden bir kişi için, göç etme nedenine bağlı olarak bavula koyabileceği, koymak isteyeceği nesneler değişecektir. Göç olgusu günümüzün en trajik olaylarından birisidir. Ülkemizin de yanı başında olan iç savaş nedeniyle göç aldığını düşünürsek olayın insani trajedisini daha iyi anlayabiliriz. Dün evinde mutlu yaşayan insanların, bugün bir bavula sığabilecek eşyalarıyla bilinmeze doğru yola çıktığını düşündüğümüzde bavulun anlamı da değişmeye başlıyor.
Pınar Küskü, fotoğrafında göç olgusu temelinde mültecilerin dramına dikkat çekmektedir. Fotoğraf mekân hakkında bilgi vermemektedir. Dolayısıyla dünya üzerindeki her hangi bir coğrafyada yaşanan mülteci sorununa gönderme yapar. Bu bağlamda coğrafi, ırksal ve kültürel bir gönderme yapmamaktadır. Bavulun görece yeni ve temiz olması bavul sahibinin iyi niyetli ve temiz bir yaşam istediğini göstermektedir. Bavulun içinde tek bir mavi atlet bulunmaktadır. Minimal düzeyde tutulmuş bu obje, bavul sahibinin yokluklar içinde var olmaya çalıştığını anlatmaktadır.
Bavulun üzerinde duran ve mavi atletin takılı olduğu çalı, bavul sahibinin yaşamına dışarıdan bir müdahale edildiğini gösteriyor. Bu müdahale, doğrudan mültecinin kişiliğine ve mahremiyetine müdahaledir. Ona ait bir bavulun açılması, özel eşyalarının teşhir edilmesi adeta mültecileri nesneleştirmektedir. Mültecilerin sahip olduğu insani, ahlaki değerlere tecavüz edilmektedir. Bu müdahale, egemen güç tarafından ya da kendilerini egemen güç olarak tanımlayan illegal gruplar tarafından yapılmaktadır. Bavulun açık olması mültecilerin her türlü gayri insani etkiye açık ve savunmasız olduklarını göstermektedir. Fotoğrafın genel atmosferindeki karanlık durumu mültecilerin içinde bulundukları umutsuzluğu, çıkmazı anlatmaktadır.
Bavula bakış açımız ve mesafemiz izleyicinin mültecinin mahrem alanına müdahale etmesi gibi rahatsızlık verici bir durumu da hissettiriyor. Pınar Küskü, dikkatimizi bu soruna çekerken bizi de onlara müdahale eder durumda bırakarak rahatsız etmektedir. Bu rahatsızlık empati kurmamızı sağlamaktadır. Böylece izleyici olarak bizler, fotoğraf üzerinden mülteci sorunuyla daha etkin bir karşılaşmayı deneyimlemekteyiz.
Öteki
Ödül Kazan’ın “Öteki” adlı çalışmasını yorumlayacağız.
Fotoğrafın Betimlenmesi: Boş bir caddeye paralel bir eksenden bakıyoruz. Ön planda fotoğrafın üçte ikisini kaplayan bir boşluk ve sağ yanda ileriyi gösteren bir ok işareti var. Okun ucunda caddeye dik olarak çizilmiş yaya geçidi çizgileri mevcut. Yaya geçidi çizgilerinin gerisinde sol üst köşede artı işareti şeklinde bir çizgi bulunmaktadır.
Fotoğrafa baktığımızda en baskın lekenin ok işareti olduğunu görüyoruz. Öyle ki hareket fluluğunun da etkisiyle diğer tüm lekeleri itmekte ve fotoğrafın üst kenarına doğru sıkıştırmaktadır. Tıpkı, erkeklerin kadınları toplumun kenarına itmeleri gibi.
Erkek ve kadın simgeleri astrolojide ok (Mars) ve artı (Venüs) işaretleriyle gösterilmektedir. Bu fotoğrafta yol üzerindeki ok işaretinin baskınlığı erkek egemen bir yaşam alanını göstermektedir. Erkek yaşamın her alanında kendisine daha fazla yer açarken, kadının yerini daraltmaya çalışmaktadır. Sınır belirsizdir. Belirsiz olan sınırı istediği zaman, istediği şekilde ve sürede ihlal edebilir.
Hareket fluluğunun etkisiyle okun net olmaması, erkek ruhuna gönderme yapmaktadır. Erkek bir yandan kadına aşk sözcükleri söylerken, diğer yandan şiddet uygulayabilmektedir. Bu durumun en trajik ifadesi “Sevdiğim için yaptım” savunmasıdır. Erkek güçlüdür ama net değildir. Diğer taraftan kadını simgeleyen artı işareti nettir. Küçüktür, zayıftır, köşeye sıkışmıştır. Her şeyiyle nettir. Kadınların fiziksel olarak zayıf ve kırılgan yapılarına karşın güçlü kişiliklerinin olduğunu göstermektedir. Bu güçlü kişilik, erkeğin karşısında durmaya başladığında erkek fizik gücüyle kadını baskılamaktadır. Fotoğrafın genel gri tonu yaşamın tekinsizliğine gönderme yapmaktadır.
Erkek sembolü olarak oku, devlet veya sistem olarak yorumladığımızda da kadının durumu değişmemektedir. Dünyanın birçok ülkesinde ezilenlerin, şiddete maruz kalanların başında kadınlar gelmektedir.
Fotoğraf sadece gösterdiğini değil, onun arkasındaki anlamı çok katmanlı olarak verdiği sürece değerli olur. Ödül Kazan “Öteki” adlı çalışmasında semboller üzerinden erkek egemen bir toplumsal düzene eleştiri getirmektedir. Bu eleştirisini kolaycılığa kaçmadan, doğru semboller ve teknik uygulamayla yapmayı başarmıştır.
Türk fotoğraf dünyası, artık genç fotoğrafçıları dikkatle takip etmeli.
09.06.2015, İstanbul
Hazırlayan: C. A.
Kontrast Sayı 48, Temmuz-Ağustos-Eylül 2015
Öğr.Gör. İsmail COŞKUN
Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fak. Sanat Bölümü,
Fotoğraf ve Video Anasanat Dalı
[email protected]
www.coskunfotos.com
www.fotografyasanat.com