Fotoğrafçılık dünyada farkındalık ve değişim yaratabilmek için güçlü bir araç olmasına rağmen bu alanda kariyer yapmak o kadar da kolay değil. Profesyonel fotoğrafçı olabilmek için bir çok yol vardır; fotoğraf ajanslarında işe başlamak bu yolların en iyilerinden birisidir denebilir. Bir fotoğraf ajansı sizin işlerinizi satarak adınızın ve çalışmalarınızın duyulmasını sağlayabilir. Bunun da bir garantisi yoktur. Bazen kendi işinizi en iyi pazarlayacak ve savunacak kişi yine kendinizsinizdir.
Bir fotoğraf ajansında çalışmanın avantaj ve dezavantajlarından bahsederek başlayabiliriz. Farklı çeşitlerde ajanslar var; AP, Reuters, AFP ve EPA gibi haber ajansları sizinle günlük bazda çalışır veya buralarda maaşlı eleman olarak çalışılabilir. Çalışmalarınızın telifleri onlarda olur ve günlük bazda yaptığınız iş için fotoğrafçıya ödeme yapılır. Ben kendi kariyerime Associated Press’te çalışarak başladım. Bu çok iyi bir deneyimdi ancak gelecekte çalışmalarımın üzerinde hiçbir kontrole sahip olamayacağımı öğrendikten kısa bir süre sonra oradan ayrıldım. Benim için görüntülerin entelektüel bir değeri vardır ve ileride nerelerde kullanılacaklarını bilmek isterim. Mesela, bir sergi açmak veya kitap basmak isterseniz fotoğrafların telif haklarına ajanslar sahip olduğundan bunu izin almadan yapamazsınız. Ajanslar için çalışmak deneyim kazanmak için çok iyi bir yoldur, büyük işler alırsınız ve bunun için size ödeme de yaparlar ancak fotoğraflarınızın mülkiyetini onlara vermek gibi bir fedakârlıkta bulunursunuz.
Bunların yanında Getty Images, National Geographic, Shutterstock, Alamy, Jupiter, Aurora and Corbis gibi stok ajansları vardır. Çalışmalarınızı çok fazla müşteriye ulaştırıp, satışını sağlarlar ancak bundan büyük bir pay alırlar ve bazen çalışmalarınız çok ucuza satılabilir. Bu tür ajanslarla çalışıp hayatınızı idame ettirmeniz oldukça güç olabilir. Hayatınızı bu şekilde kazanabilmek için çok fazla sayıda çalışmanızı onlara vermiş olmanız gerekir. Bunlara ek olarak Magnum, VII, Noor, Aperture, Panos ve Redux gibi daha küçük butik ajanslar vardır. Bu ajanslar küçüktür ve bir aile gibidir. Bu ajanslarda çalışmanın -aynı idealleri paylaşan pek çok yetenekli fotoğrafçı ile beraber çalışmak gibi- çok güzel avantajları vardır. Bazılarında aylık bir aidat ödemeniz gerekir ve onlara katılmak zordur fakat bunu yapmaya değer.
Ben hiçbir ajans için çalışmamayı tercih ettim, çünkü kendi işimin arkasında en iyi duracak kişinin yine kendim olduğumu biliyordum. Projelerimi hiç kimse benden daha iyi anlatamaz ve onların neden önemli olduğunu açıklayamaz. Kendi çalışmalarım hakkında bilgili ve tutkulu şekilde konuşabiliyorum. Ve işlerinizin basılarak yayılmasını sağlamanın en iyi yolu; işin ayrıntıları ve önemi hakkında konuşabilmekten geçer. Ajanslar yüzlerce, hatta binlerce kere çok iyi işler çıkartmış fotoğrafçıyı temsil eder. Çoğu zaman editörlere işinizi tanıtmak için zamanları veya sizin kadar azimleri veya tutkuları yoktur. Diğer taraftan ajanslar tek bir kişinin ulaşabileceğinden daha fazla müşteriye ulaşabilirler ve bu anlamda onlarla çalışmak kârlı olabilir. Bir başka artı yön ise, ajanslar bazen çalışmak istedikleri proje için fotoğrafçıya mali kaynak bulmakta da yardım ederler.
Bir ajansa bağlı çalışmadığım için, ajansların yardımı olmadan kendi projelerim için kaynak yaratmak durumundayım. Bu bireysel bir seçim ve çalışmalarımı kendim dağıtıma sokmayı seçtim. Böylesi daha fazla zaman ve çaba gerektiriyor elbette, ancak işlerimin yayımlanmasını sağlamakta bir ajansla bağlantılı olmamdan daha fazla başarılı oldum. Bu aynı zamanda daha iyi bir konuşmacı olmam ve sürekli değişen medya yapısında sürekli yeni şeyler öğrenmem için de beni zorluyor. Başka bir iyi yanı ise hikâyelerim kendi kontrolüm altında oluyor ve amacı dışında kullanılamıyor. Fotoğrafların nerelerde kullanıldığını saptamak için çok çaba sarf etmek zorunda kalıyorum ve bir yanlış kullanım tespit ettiğimde hemen müdahale ediyorum. Artık tüm eserlerimin yayınlanmadan önce teliflerini alıyorum, bu sayede işlerimin benden habersiz kullanımının veya kötüye kullanmanın yasal cezası olacak.
Karşımdakilere kendime davranılmasını istediğim gibi davranırım. Fotoğrafçılık gibi bir işi yapmak büyük bir sorumluluk ve ayrıcalıktır. Bunun değerini hep bilerek hareket ediyorum. Eğer insanlar fotoğraflarının çekilmesini istemiyorlarsa buna her zaman saygı duyarım. İnsanlara fotoğraflarının kullanılabileceği bilgisini verir ve mutlaka onların iznini alırım. Dürüst olup fotoğrafları niye çektiğimizin ve ilerde nasıl kullanılabileceğinin bilgisini vermek bizim sorumluluğumuz. Eğer bir görüntünün bir kişi veya toplumu negatif etkileyeceğini düşünüyorsam onu kullanmam. Bir fotoğrafçının en önemli görevi farkındalık ve anlayış yaratmaktır. Eğer bir kişinin hayatına olumsuz etkisi olacağını düşünüyorsam etik değerleri ön planda tutarım.
Özet olarak ajanslar işlerimizin yayınlanmasını sağlayan harika mecralar olabilir. Ancak ben farklı bir yol seçtim. Çünkü çok çalışmam gerekse de kendi entelektüel özgürlüğüme sahip olmak benim için önemli. Kendi çalışmalarımın nasıl kullanıldığına dair kontrolümün olması da ayrıca önemli. Fotoğrafladığım kişilere karşı dürüst ve doğru olmak benim için çok önemli. Sadece para için fotoğraflarımın hiç kimseye satılmasını istemiyorum. Biz gazeteciler fotoğrafladığımız kişilere karşı adil olmak zorundayız ve onları onurlandırma sorumluluğuna sahibiz.
Çeviri: Zeynep Hamurdan