Gülser GÜNAYDIN | AFSAD Nasıl Olmalı? (32. Sayı)

Kontrast Dergisi, üyesi olduğum dernek hakkında değerlendirme ve hatta eleştiri yapmak fırsatını bana verince, ben de kendi şahsi değerlendirmelerimi sadece AFSAD üzerinden değil, benzer sorunlarla uğraştığını bildiğim, tüm derneklere yayarak yapmak istedim. Kendim sordum, kendim cevapladım.

Fotograf Dernekleri olmalı mı? Neden? Nasıl?

Evet olmalıdır. En basit varoluş nedeni; alakadarları bir araya toplayabilmektir. Bir arada olabilme formüllerinden, ister dernek, vakıf, kulüp, isterse de başka bir oluşum seçilebilir. İtiraf edilmelidir ki; bu yapılar içinde en zor olanı dernek olmaktır. Çünkü bahsi geçen örgütlenme biçiminde; devlete ve kamuya sorumluluklarınız had safhadadır ve örgütlenme biçiminiz (üye alımları, aidatlar, yönetim ve denetim kurullarının seçimi, genel kurullar…) kurallara (yasalara) uygun ve kayıtlı olmalıdır. İşin kötü tarafı ise; uygun olmayan durumların devlet tarafından (arkadaşlar arasında değil) cezalandırılması gerekir. Oysa ki siz buraya gönüllü olarak gelmiştiniz.

Geçmişte Fotograf Dernekleri ne işe yaradı?

Türkiye’de fotograf eğitimi üniversite düzeyinde henüz bölüm olarak yokken, doğal olarak, derneklere çok iş düştü. Dernek kurucuları kendi vizyonları ölçüsünde misyonlarını belirlediler ve hayata geçirmeye çalıştılar. Dönemin toplumsal ve siyasi gelişmelerinden had safhada etkilendiler. Doğal olarak yapılan fotografik işlerde toplumsal boyut ve fayda çok önemliydi ve fotografik eserler çoğunlukla araç olarak kullanılıyordu. Kuramsal çalışmalar, bireysel sanatsal ifadelere de zaman zaman yer buldu. Bugün fotograf eğitimi veren üniversitelerin birinci kuşak eğitmenleri de çoğunlukla bu kadrolardan çıkmışlardır.

Günümüzde Fotograf Dernekleri ne yapıyor?

Önce AFSAD’ın amacına bakalım: ‘’Fotoğraf sanatının toplumsal işlevini gerçekleştirmek, fotoğraf sanatı aracılığıyla kitlelerle bağ kurmak, fotoğraf sanatçılarının tanışma ve dayanışmalarını sağlamak, bir araya toplamak ve onlara yapıt verecek olanaklar hazırlamak, yapıtlarını değerlendirmek, yapıtların sağlam temellere oturtulması için bilimsel araştırmalar yapmak, sanat kurullarıyla ortak çalışmalar yapmak, dayanışmaya gitmek derneğin amacıdır.’’

Bu satırlar fotograf dernekleri içerisinde kurulma amacını en iyi özetlemiş derneklerden biri olan AFSAD’ın tüzüğündeki amaç ve faaliyetler bölümlerinden aynen alınmıştır. Bu derneğe üye olduğumdan, 20 seneye yakın öğrencilik ve başkanlık dahil her aşamasında bulunduğumdan biliyorum, AFSAD bunları yapmaya çalışır. İltimas geçtiğim sanılmasın ama kurumsallaşma ve öncü olma açısından diğer derneklerden de bana göre en az bir gömlek üstündür. Buna rağmen gene de sorun çoktur. Misal mi? Buyrun bakalım: Türlü türlü organizasyonlar (sempozyumlar, fotograf günleri, süreli yayınlar, albümler, yarışmalar, kataloglar, eğitimler…) hayal edilir, oluşması için ekipler meydana getirilir. İşler iyi başlar, nadiren tıkırında gider, çoğunlukla sonrasında sıkıntılar belirir. Ya yeterli eleman (gönüllü) yoktur, ya gönüllünün zamanı yoktur, ya gönüllünün gönlü işten vaz geçer, ya yeterince teknik donanım-para yoktur yada sponsor bulmak için artık vakit kalmamıştır. Şahsi problemleri mevzu bile etmiyorum etmemesine de zaten hemen herkesin geçinmek için yapmak zorunda olduğu bir de mesleği vardır. Yönetimsel çekişmeler, idari işler, rutin organizasyonlar, alınganlıklar, hırs ve iktidar mücadeleleri gibi insanoğlunun toplu hale geldiğinde oynamaktan kendini alıkoyamadığı yetişkin oyunlarından hiç bahsetmeyelim, zira bunların olmadığı yeri ben şahsen bilmiyorum. Bütün bunlara rağmen gene de fotoğraf dernekleri, hedefinde ilerlemeye, bazen oldukça iyi bazen de vasat devam eder. Bu toplu yapılan işleri bir kenara bırakacak olursak, bir önemli soru da; derneklerin bireysel olarak insanlara ne verebildiğidir. Bu iddia esasen kaç tane potansiyel yaratıcı güce el verebildiği ve bu amaç için neler yapabildiğidir. Hem nitelik hem de nicelik olarak bunun hesabı kolaydır ve her dernek kendi adına bu hesaplaşmayı isterse yapabilir.

Bütün bunlara bir de zamanın teknolojik gelişmeleri eklenince manzara biraz daha değişmiştir. artık bir çok bilgiye, dergiye, kitaba sanal ortamdan ulaşabilir, fotograf gruplarına üye olup, etkinliklere katılabilir, evinizden veya iş yerinizden türlü türlü mevzulara ortak olup kritik bile yapabilirsiniz. tabii ki hepsi bildiğiniz şeyler.

O zaman derneklere niye üye oluyoruz?

Hobimiz veya meraklarımız için bilgilenelim derken, içinde bulunduğumuz derneğe üye olmak akıntıya kapılmak gibi kendiliğinden mi gelişir? Gerçek insan, gerçek ortam, gerçek sosyalleşme için mi? Tüzüklerde yazan amaçlardan kastedilen; önce kendimizi, sonra çevremizi, belki de dünyayı değiştirebilme iddiasının en yasal şeklini gerçekleştirebilmek ihtimali için mi derneklerin kapısını çalarız? Bir arada olmanın ve önce o grupta kabul görmenin birey olarak var olma yolunda faydasını cebe koymak için mi?
Ayrıca sivil toplum örgütleri zamanın önemli meseleleri konusunda harekete geçmeyi kolaylaştırdığından var olma ve değiştirebilme iddiasına tek bireye göre daha yakın olduğundan mı? ‘Haydi hep beraber bir proje arkadaşlar’ nereye kadar gitmeli? Kendi sesimizi çıkartmaya hazırlanana kadar, cesaretlenene kadar, hiç çıkmayacak sesimizi yurttan sesler korosu halinde söyleyebilmek için mi? Birilerini (konu ile alakadarları özellikle) seyretme ve en önemlisi seyredilme arzusundan mı? Hepsinden biraz, yani ortaya karışık mı? Bunlar çok insanî şeyler mi?

Bundan sonra fotograf dernekleri ne yapmalı?

1-Hali hazırda derneklerin en önemli gelirleri üye aidatları değil seminer ücretleridir. Yani, seminerler zorunludur çünkü: hem para kazanarak mevcudiyetini devam ettirmek için, hem de tüzük amaçlarından bence en önemlisini yapabilmek için. O zaman en iyisini yapmaya çalış.

2-Sonra hep birlikte karar verilmelidir ki derneğin kimliği ne olmalıdır. Belgesel çalışmalarla adından söz ettiren bir dernek mi? Sempozyum, panel, fotograf günleri gibi faaliyetlerle bilinen bir dernek mi? Kuramsal çalışmalar, projeler ve bireysel üretimlerin desteklendiği veya sanat yapmaya-yaptırmaya çalışan bir dernek mi? Eğitimin bir okul gibi çok iyi verildiği bir dernek mi? …Bunlardan bir kaçı mı? Hepsi mi? Bizim dernek hangisini iyi yapabilir? İltimas geçmeden her dernek bu sorunun cevabını kendi selameti için bulmalıdır. Aslında derneklerin en hantal yanı da işte tam burasıdır. Çünkü derneklerin belli bir sahibi yoktur. Sahibi tüm üyeleridir. Yapılması gereken, değişimi aktaracak düşünecek- tartışacak-karar verecek mekanizmayı oluşturmaktır. Elindeki kaynaklarla herşeyi birden yapmaya gücü yetmeyecekse, birkaç kişinin üzerinde işler toplanıyor ve yetişilemiyorsa, çözüm basittir. En iyi yapılabilineceğine inanılan ve sonuçları açısından daha özgün olanları seç ve diğerlerini ele.

3-Fotograf dernekleri sadece o dernek çatısında olan kişilerin fotograflarını birbirlerine gösterdikleri bir yer değildir. Fotograf dünyasının meşhurları/üstatları ve izleyenler için bir tanışma-buluşma-kabul görme kanallarından biridir dernekler. Bundan vazgeçilemez.

4-Mevcut dernekleri bir arada toparlamaya çalışan bir de Federasyon örgütlenmesi vardır. Federasyonun farklı farklı yapılardaki dernekleri bir hizaya getirme amacı anlaşılabilir. Tek tek olmaktansa birleşince en az toplamı hatta toplamından fazla bir güce sahip olması gereken Federasyon, kimse alınmasın ama, bana göre istediklerini yapabilmekten henüz (umarım değişir) uzaktır. Bürokratik işlemleri daha da artmış ama buna mukabil gücü artmamış hantal, büyük bir dernek yapısındadır ve derneklerin çektiği sıkıntıların hemen hepsini çekmektedir. Federasyon fotograf derneği olma standartlarını oluşturmalı ve bu standartlarda olmayan derneklere yardım etmelidir. Yani Federasyon bir reçete verecekse olması gerekenlerin minimumu olmalıdır ve her dernek maksimumu için kendisi uğraş vermelidir.

5-Derneklerin üye kabul prosedürleri değişik değişiktir. Bazı derneklerde başvuru ve aidat ödeme yeterlidir, bazı derneklerde de üye olmak bir hazırlık ve kabul dönemini gerektirir. Ama her üye kişi o organizmanın bir parçası olduğunu unutmamalı, faaliyetlerde ve karar vermede kendisine de sorumluluk düştüğünün bilincinde olmalıdır. Kabarık ama hayali üye listesinin kimseye faydası yoktur.

6-Fotograf dernekleri sempozyum, kongre, panel.. düzenlemeli mi?
Üniversitelerde Fotograf Bölümleri kurulduğuna göre dernekler bu işleri tek başlarına yapmaya çalışmamalı, özellikle akademik olma iddiası olan faaliyetler üniversitelerle birlikte yürütülmelidir. Dernekler tek başına bu işi yapamazlar anlamında algılanmamalı ama güçlerin ve alakadarların birleştirilmesinde fayda sonsuzdur. Yapılması gereken hedef kitleyi belirleyip ona göre organizasyon yapmaktır.

7-Bütün bu temel işleri yapabilen bir dernek sonrasında yaptığı işleri kendi sınırları içinde standardize edebilmek için mevcut kalite/standart programlarından birini kullanmayı düşünmelidir.

Sonuç; Her dernek kendine bir kimlik bulmalıdır. Buna karar vermek o gruptaki insanlara aittir doğal olarak ama eleştirmek, kastımızı aşmadıktan sonra, hepimize aittir.

Gülser GÜNAYDIN

Kontrast Sayı 32, Kasım-Aralık 2012 / AFSAD 35 Yaşında

Bizi paylaşın..