Altan BAL | Fotoğraf Çekmeye Yeni Başlayanlar İçin Rehber (20. Sayı)

Fotoğraf Çekmeye Yeni Başlayanlar İçin Rehber:
Fotoğraflarınızın Kelimenin Tam Anlamıyla Sıradan Olması için Yapmanız Gerekenler

Fotoğraf çekmeye merak saran arkadaşlarımıza ve fotoğraflarının nasıl daha “güzel” olacağını anlatan fotoğrafçı ağabeylerimize her köşe başında rastlamak mümkün. Kelli felli insanların, “hoca”sı olmakla ateşlenen birilerine fotoğraf dersi vermenin dayanılmaz çekiciliği bu ağabeylerin artmasına sebep oluyor. Ben de güzel fotoğraf çekmeniz için yapmanız gerekenleri anlatmayı bu hocalara bırakarak, hobi düzeyinde fotoğraf çekmeye yeni başlayan arkadaşlarımıza, fotoğraflarının etkili ve akılda kalıcı olmaması için kısacası tam anlamıyla bir hayal kırıklığı yaratması için yapmanız gerekenlerden bahsetmek istiyorum.

İlk yapmanız gereken daha fotoğraf öğrenmeye başlamadan önce, bütün markaların bütün modellerini en ince ayrıntısına kadar ezberlemenizdir. O internet sitesi senin, bu fotoğrafçı dükkanı benim gezip fotoğraf makineleri karşılaştırın; fotoğraf çekerken kesinlikle kullanmayacağınız en ince ayrıntılarına kadar tüm makinelerin birbirinden farkını bilin.

Fotoğraflarınızın sıradan olması için bu yetmez. Fotoğraf çekmeye daha başlamadan “Canoncu-Nikoncu” tartışmasına siz de girin. Etrafınızda fotoğraf çeken birileri varsa arayıp “Canon mu, Nikon mu?” diye sorun. Eğer makineniz Canon’sa Nikon kullanlarla uzun uzun geyik sohbeti yapın. Tersi de geçerli. Şimdiye kadar makinelerle olan mücadeleniz bitmediyse, hemen fotoğraf paylaşım sitelerine girin ve orada beğendiğiniz fotoğrafların sahiplerine mail atın ve kullandıkları makineleri, objektileri sorun. Hızınızı alamazsanız, okuyup beğendiğiniz bir romanın yazarına mail atıp romanını daktiloda mı yazdığını yoksa Word programını mı kullandığını hemen öğrenin. Aynı daktiloyu alırsanız aynı romanı yazabileceğinizi etrafınızdakilere anlatın. Bir sınıfta 40-50 kişinin olduğu bir fotoğraf kursuna başlayın. Fotoğraf kursunda size ders veren eğitmenlerin fotografik yetkinliklerini, yaptıkları çalışmaları daha önceden hiç araştırmayın. Haftada birkaç gün bir derslikte iki saat birilerini dinleyerek etkili fotoğraflar çekebileceğinize inanın. Derslerin dışında hiçbir çaba göstermeyin. Mesela size verilen ders notlarına hiç göz atmayın ya da evde fotoğraf makinenize elinizi bile sürmeyin. Fotoğraf makinesi fotoğraf kursuna götürülen bir nesne olarak kalsın hayatınızda.

Fotoğraf albümlerine hiç bulaşmayın. Fotoğraf tarihinin tanınan fotoğrafçılarının kitaplarıyla zaman kaybetmeyin. Onun yerine bloglar var. Onun yerine fotoğraf paylaşım siteleri var. Zaten Google’da ilk sırada çıkmayan fotoğrafçıdan size ne…

Fotoğraf kursunda da size ders veren eğitmeninizi Canon mu, Nikon mu sorularıyla boğun. Boğun ki size fotoğraflarınızı olumlu yönde etkileyecek bir şeyler öğretmesini engelleyin.

Yine takip ettiğiniz temel fotoğrafçılık derslerinde size anlatılanları, eğitmenin heyecanını yok edecek bir ukalalıkla, bunları Photoshop’ta yaparız zaten deyin. Photoshop’un tek başına yeterli olacağına inanın.

Fotoğrafla ilgilenmeye başladınız diye sanat dallarıyla ilgi alakayı kesin. Resim sergisi gezmeyin, film izlemeyin. Tiyatro mu? O zaten çok yapay gelsin size. Sinema varken tiyatro ne ki? Kendi şehrinizde olan hiçbir sanatsal etkinliği takip etmeyin. Onun yerine Photoshop çalışın. O daha önemli. Hatta hiçbir şey okumayın. Sanat konulu kitapları “entel, dantel” işi bulun. Okumaya zaten zamanınız yoktur. Fotoğrafları çekip internete yüklemek çok zamanınızı alıyordur eminim.

Teknik bilgilerin yeterli olduğuna inanın. İçerik ve biçim hakkında hiç kafa yormayın. Birkaç ay o kalabalık sınıfta derse gidip bir de dış çekim yaptığınızda gerekli olan her şeyi öğrendiğinize emin olun. 4-5 ay sonra artık siz de ders verebilirsiniz. O kadar sabrınız yoksa belgesel, düğün, şiirsel doğum fotoğrafçılığına hemen başlayabilirsiniz. Facebook’taki isminizin yanına “photography” eklemeniz yeterli bunun için. Kurmaca, belgesel, şiirsel fotoğraf gibi hayal gücümüzü zorlayacak tanımlamalar yaratıp en iyi fotoğraflarını da siz çekin.

Fotoğrafçının yalnız çalışması gerektiğini unutun. Hemen kendinize bir grup edinin. Bu grubunuz en az 15-20 kişiden oluşsun. Her iki haftada bir haftasonu yaşadığınız şehirdeki bir semti fotoğraf makinelerinizle basın. Orada yaşayanların av hayvanı, kendinizin de avcı olduğuna inanın. Hatta bunu sürekli tekrarlayın: “Ben bir avcıyım!” Çekim gezilerinden eve döner dönmez, çektiğiniz fotoğraflarınız içinden bir seçme yapmadan her çektiğinizi hızlıca sitelere yükleyip sağa sola mail atın ve arkadaşlarınızdan gelen “ellerine sağlık” ve “ışığın bol olsun” cümlelerine hiç üşenmeden cevap yazın.

Şimdiye kadar yapmadıysanız hemen hatırlatayım: Bir yerlerde adınıza “photography” ekleyin grup kurun. Ve geldik en önemli noktaya. Her yarışmaya hiç sektirmeden katılın. Jürileri araştırıp, hoşlandıkları türden fotoğraflar gönderin. Eğer kazanamazsanız hemen şike olduğundan bahsedin. Fotoğraf sergilerine gidip bunu ben de çekerim deyin. İçinizden demeniz yetmez, arkadaşlarınıza da söyleyin. Hatta Photoshop bunlar, deyin.

Bir grup edinip, sürü hâlinde fotoğraf çekmeyi adet edinin. Tekrarlıyorum çünkü fotoğraflarınızın tam bir hayal kırıklığı olması için bu çok önemli.

Fotoğraflarınız umduğunuz gibi değilse, her bulduğunuz atölyeye gidin. Ama eğitmeni hakkında daha önceden bilgi edinmeye çalışmayın. Belgesel Fotoğraf Atölyesi düzenleyen birinin belgesel bir fotoğraf çalışması olup olmadığını hiç araştırmayın. Önemli olan ağzının iyi laf yapması; size ne fotoğraflarından. Siz de atölye boyunca hiç fotoğraf çekmeyin.

Fotoğrafın kuramsal yanıyla ilgili bir satır bile okumayın. Size makine karşılaştırmaları yapan parlak kağıda basılmış dergiler yeter de artar bile. Yeni çıkan makineleri takip etmeniz çok önemli. Bunu unutmayın. Sanki fotoğraf makinesi fabrikası kuracakmış gibi yeni çıkan her modeli takip edin.

Sizin ortalama fotoğraflarınızı çok iyi bulacak bir grup edinin. Onlara ders vermeye başlayın onlarda size “Hocam” desin. Her çektiğiniz fotoğrafı çok beğensinler. Ve en önemli aşamaya geldik. Siz de bir yerlerde fotoğraf dersi vermeye başlayın. Sonra da sanat karın doyurmuyor deyip, normal ücretlerinin dörtte bir fiyatına fotoğraf çekim işleri bulmaya çalışın.

Tüm bunları yaptıktan sonra fotoğraflarınız hâlâ sıradan değil de etkili ve akılda kalıcı ise lütfen beni bulun ve nasıl yaptığınızı bana da anlatın…


Altan BAL

Kontrast Sayı 20, Kasım-Aralık 2010

Bizi paylaşın..