BÜTÜNLÜK
“Fotoğraf, hiçbir şeydir. Fotoğrafçı ise, her şey.”
Henri Cartier-Bresson – 22.08.1908 / 03.08.2004
Hiç şüphesiz ki; Bresson bu sözünü, fotoğrafı küçümsemek amacı ile söylememiştir. Tam tersine, özellikle düşünce ve sonrasında da davranış yapısı ile fotoğrafçının fotoğrafın niteliğini belirleyen, ona değer katan ve kalıcılığını sağlayan en önemli faktör olduğunu vurgulamıştır.
Aslında hemen hepimiz biliyoruz ki; tek bir fotoğraf dünyayı ayağa kaldırıp sarsmaya yetiyor ve yine tek bir fotoğraf, fotoğrafçısından daha çok tanınıyor.
Yine de önemli ve değerli olan, düşünce ve biçim oluşturan fotoğrafçıdır.
İzleyici ile düşünce ortaklığı kurabilmenin yolu: bir biçim, bir tarz ve giderek de bütünlük oluşturan fotoğraflar üretmek ve bu fotoğrafları 3, 5, 7, 9 ve 12 adetlik portfolyolar şeklinde sunmak olmalıdır.
Bu sayıdaki fotoğrafların “dizi” ya da “seri” gibi alt başlıklarla adlandırılmadan önce “bütünlük” kavramı altında irdelenmesinde yarar vardır.
Bütünlük sözcüğü; “kendisini oluşturan öğelerin tamamının bir arada olması, eksiksizlik” olarak tanımlanıyor.
Bir sanat ürününde eksiksizlik; “düşünce + teknik + biçim”den birinin ya da birden fazlasının 3, 5, 7, 9, 12 adetlik portfolyoyu oluşturan yapıtların her birinin içinde var olmasıdır.
Tam bu aşamada sözümüzü somutlayacak olan Yousuf Karsh‘ın (23.12.1908 / 12.07.2002) fotoğraflarıdır. Bu fotoğrafların tamamında; insan vardır. Tarz olarak “portre”dir. Teknik olarak siyah beyazdır ve en önemlisi de ışık; portre kişilerinin ya alnına ya yanağına ya şakağına ya göz çukuruna yerleşmiş vaziyettedir. Tüm fotoğraflarında istisnasız var olan bu nitelikler, bütünlüğü oluşturarak; “Bir Yousuf Karsh Fotoğrafı” tanımını oluşturmuştur. Bu özgün yapı dolayısıyla Karsh, milyonlarca fotoğrafçının arasından sıyrılıp, dünya fotoğraf tarihinde kendine bir yer edinmiştir. Bugün birçok resmi eğitim kurumlarında tanıtılıp, ders ve tez konusu yapılırken, Türkiye’de yayınlanacak olan bu dergide de adından söz ettirmektedir. İşte “… Fotoğrafçı ise her şey.” ifadesi bu örnekle somutlanmaktadır.
Bütünlüğe ulaşmak konusu hemen hepimiz için uzun vadede bir hedef olmalıdır. Çünkü, fotoğrafın sunduğu olanakların arasında, daha denenmemiş birçok yapısal seçenek olduğuna inanıyorum. Bu nedenledir ki; “eski, deneyimli, usta, üretken” gibi sıfatlarla tanınan üyeler yeni, genç üyelerin ufkunu açmak, onları teşvik etmek, bilgilendirmek adına derneklerinde her ay “FOTOĞRAF OKUMALARI” başlıklı küçük bir eğitim etkinliği gerçekleştirmelidir.
Bu düşüncelerin sahibi olarak, ben de oldukça uzun bir süredir, bütünlüğü hedeflediğim fotoğraf çalışmaları yapıyorum. Burada 5 adetten oluşan bir örnekleme yapmak isterim.
Öncelikle belirtmeliyim ki, bu fotoğraflarımda, hiçbir biçimde en küçük sayısal teknolojik müdahale yoktur. Fotoğraflar klasik, filmli bir makine ile çekilmiştir. Çekim, oluşturduğum aynalı aparat aracılığı ile gerçekleştirilmiştir.
Bütün fotoğraflarımda; Konu: Kenttir. Son dönemde, içinde yaşadığım kentin; kirli, karanlık, kalabalık ve kaos-karmaşa içinde olduğunu gözlemliyorum.
Teknik: Ayrıntıları, birbiri içine geçen gri tonları daha belirgin biçimde verebilmek amacı ile renkli negatif film kullandım.
Biçim: Özellikle kaos (karmaşa) olgusunu vurgulayabilmek için resim sanatının “kolaj” tekniğini rehber aldım.
Şüphesiz ki, eksiğine ve farklı okumalara açık olmasına karşın, düşünsel ve teknik yanıyla bütünlük oluşturmaya yönelik bir çalışma örneği olduğunu düşünüyorum.
Bu bütünlük yapısının uzun vadede de olsa aranılan bir nitelik olacağını düşünüyorum. Zira, koşulun bu olduğu bir fotoğraf yarışması gerçekleştirdik ve Federasyonumuz aracılığı ile Kültür Bakanlığı’na, Devlet Fotoğraf Yarışması’nın üç ya da beş fotoğraftan oluşacak “bütünlük” özellikli bir yarışma olması önerisinde bulundum. Böylece, tek bir fotoğrafı değil, fotoğrafçıyı ödüllendiren bir anlayışın yerleşmesi sağlanabilecektir.
Aslında, konuyu yarışma değil de, bireysel gelişim aşamaları olarak düşünmenin sağlıklı olacağına inanıyorum.
Sağlıcakla kalın.
Ali Rıza AKALIN
Kontrast Sayı 24, Temmuz-Ağustos 2011