Yaşadığımız mekânlar, hem nasıl yaşadığımızı gösteriyor hem de yaşamı algılayış biçimimizi etkiliyor. Bu yüzden herkes için yaşamını geçirdiği mekânın nerede olduğu, nasıl düzenlendiği ayrı bir önem taşıyor. Ne de olsa kendi evine sahip olmak, “başını sokacak bir yuva bulmak” insanoğlunun temel arzularından biri…
AFSAD’ın kurulduğu günden beri üyeleri, pek çok farklı adreste bir araya geldiler, fotoğraf ürettiler, tartıştılar, paylaştılar… Fakat geçtiğimiz yıl, yine birlikteliğin gücüyle bu sefer kendine ait bir mülkü satın almak için bir araya geldiler ve sonunda hayallerine kavuştular.
1977’den beri hayal edilen bir şeydi “kendi mülküne sahip olmak”. Bu yüzden biz de AFSAD’ın toplandığı mekânlarda etkin rol oynayan kurucuları ve yönetim kurulu başkanlarına duygu ve düşüncelerini sorduk…
Özcan Yurdalan – Kurucu Üye
AFSAD’IN MÜLKÜ
“AFSAD’ın mülk sahibi olması benim için ne ifade ediyor, yeni durumu nasıl anlamlandırıyorum?” diye kendime sorduğum zaman, aklileştirilmiş bir dolu cevabın önüne geçen iyi hisler taşıdığımı söylemeliyim öncelikle.
Bizim gibi kendi kaynaklarını yaratarak faaliyet gerçekleştirmek zorunda olan kuruluşlar, genellikle temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırlar. AFSAD bugüne kadar yaptığı çalışmalarla, fotoğrafçılığa duyulan ilgiyi doğru biçimde değerlendirerek kaynak yaratmakla kalmadı, birikim sağladı, ortaklaşa emeği somut bir değer haline getirdi, mülk sahibi oldu.
AFSAD gibi yapılar için mülk aynı zamanda üretim aracıdır ve üretimi sürekli kılacak vasıtalardan biridir. Üretim araçlarının mülkiyeti konusunda benim görüşlerim malum, kestirmeden söylemek gerekirse kapitalizmin en zararlı toplumsal yapı olduğu kanısındayım. Ancak AFSAD’ın mülkünü, başlangıcında imece olan kolektif bir üretim aracı olarak değerlendiriyorum.
77’den bu yana varlığını koruyabilen ve gelişmesini sürdürebilen bir toplumsal yapı, “mülk” edinmeyi bir ihtiyaç olarak tanımlamış ve bunu gerçekleştirmişse eğer, uzun vadeli gelecek projeksiyonları yapmaya da hazır demektir. O nedenle her zaman ve şimdi aynı soruyu soruyorum:
“Peki, bundan sonra nasıl bir AFSAD?”
Gülser Günaydın – 2002 – 2006 Yönetim Kurulu Başkanı
BİR FOTOĞRAF DERNEĞİNİN KENDİ YERİNİN OLMASININ NE ÖNEMİ VAR?
Hayallerimizin olması güzel, bazılarının gerçekleşmesi daha da güzel…
Bana göre en iyisi ise: “daha yapacak çok şey var” dememiz ve buna inanmamız….
Bir topluluğu sivil toplum örgütü yapan en önemli şey de burada saklı.
Derneklerin sağlam tüzüklerinin olmasının önemini inkâr etmesem de, daha hayati olanın ortak ruh ile oluşturulan inançların, geleneklerin ve gelecek hayallerinin olduğuna inanırım. Yasalara, kurallara ihtiyaç doğunca başvururuz, “mahkemede görüşürüz” deriz; ama sahip olmamız gereken, bir yerlerde yazsın ya da yazmasın, o ruh olmalıdır. Bizi bir arada tutan şey; faydalı olmak, farklı fikirleri barındırırken temel mevzularda anlaşabilmek, geçmişe sahip çıkarken gelişime ve yeniliğe de açık olmak. Yapabildiğimiz kadar, ne de olsa insan doğası… Aman demeyelim…
Taşınma konusuna dönersek, benim kişisel tarihimde bile dernek epey taşındı. Her seferinde daha iyi şartlar gözetildi. Her zaman kalıcı bir yer konusu konuşuldu, imkânlar araştırıldı, çeşitli yollar denendi. Sonuçta bu bir bayrak yarışıydı ve her gelen yönetim ve o zamanın aktif üyelerinin katkısıyla taş üstüne bir taş daha koydu ve iyi niyetlerinin göstergesi olarak diğerleri tarafından çabaları takdir edildi ya da takdir edilseydi iyi olurdu.
Derneğin Fevzi Çakmak Sokak’tan Büklüm Sokak’a taşınmasında epey emeğim geçti diyebilirim. Yaklaşık 1,5 sene Alpaslan Aydın ve İsa Özdemir ile tüm Ankara’yı dolaştığımızı hatırlıyorum. Elimizde olan para ile “en iyisi ne olabilir?” diye dolaşmadığımız emlakçı, mobilyacı, marangoz kalmamıştı. Şahsıma faydası ise; kendi sülalemde epey Laz müteahhit olmasına karşın, bu dairelerin kiralanması ve içlerinin yapılması sırasında bugüne kadar bilmediğim çok şeyi öğrenmem ve kendi evimde de bizzat kullanmam oldu diyebilirim. Lafı uzatmayayım, neticede; birçok arkadaşımızın yardımlarını da unutmadan, çok daha büyük bir mekâna taşınabildik. Fevzi Çakmak Sokak’taki terasımızı hâlâ özlerim, Büklüm Sokak’taki yerimizi ve hatıralarımı özleyeceğim gibi… Ama iyi ki taşınmışız dedim, her zaman…
Yeri neresi olmalı? Kaç metrekare olmalı? Bahçesi olmalı mı? Otopark durumu nedir? gibi sorular zamanında soruldu, imkânlar çerçevesinde bu yer alındı. Emeği geçen herkese teşekkürler. Artık AFSAD’ın kendine ait bir yeri var. Umarım ileride müstakil bir binaya sahip olma hayaline de kavuşulur.
Bir fotograf derneğinin kendi yerinin olmasının ne önemi var? Sadece ekonomik nedenler mi? Masrafları azaltmak mı? Kalıcılık, aidiyet duygusu ile sahip olunan yerin bir bağlantısı var mı?
Ortaklaşa kurulan bir hayalin gerçekleşmesi?? Doğru soru/doğru yanıt. İşte bu önemi var…
Ahmet Gökhan Demirer – 2006-2009 Yönetim Kurulu Başkanı
AFSAD’ın kendi mekânının sahibi olması güzel bir şey, hepimiz için hayırlı olsun. Bundan sonra hayati meselemiz, AFSAD’da saygın bir dernek ruhunun hâkim olmasıdır. Yoksa sadece bir fotoğraf dershanesine daire satın almış olacağız korkarım. Zira AFSAD’ın bugünkü büyümesi, esasen mevcut üyelerinin nitelikli çalışmalarının, sergilerinin, gösterilerinin artması sonucunda gelen bir büyüme değildir. Derneğin, evvelce kira, şimdi de konut kredisi geri ödemesi için sürekli bir fotoğraf eğitim geliri sağlaması gerekmektedir. Biz bu geliri sağlamak için büyük dershanelere büyük bir eğitim organizasyonuna ihtiyaç duyuyoruz. Her yıl binden fazla fotoğraf heveslisinin yolu eğitim için AFSAD’a düşüyor ama çok azı dernek üyesi olmayı seçiyor. Kimi derneği hep fotoğraf dersi verilen bir ticarethane gibi görüyor, kimi aradığı sıcak sanat ortamını bulamayıp seminerlerin sonunda dernekle ilişkisini kesiyor. Kimi “samimi bir havası olmayan ve bu yüzden beni daha fazla ortamında tutamayan dernek” deyip bir daha uğramıyor, kimisi de “…sürekli belli kimseler etrafında döndüğünü gözlemlediğim dernek” deyip yolunu değiştiriyor. Tabii olumlu düşünenler de var: “…fotoğraf konusunda özgürlüğü tattırır Afsad adama. Fotoğrafçılığa bulaşmak isteyen her Ankaralının en azından bir kere girip çıkması gereken bir dernektir Afsad” diyor. (bkz:http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=afsad)
Artık bize düşen, AFSAD’ı kendi evinde sıcak bir sanat ortamına dönüştürmenin yollarını bulmak, geride kalan 34 yılın hakkını veren bir dernek yapmaktır.
Gökhan Bulut – 2009-2011 Yönetim Kurulu Başkanı
Amatör derneklerin en önemli sorunudur kalıcı ve işlevsel bir mekânda faaliyet göstermek. Derneğimiz de kurulduğu günden bu yana bu sorunu gidermek için çeşitli girişimlerde bulunmuştur. İlk akla gelen yerel yönetimler aracılığıyla kendisine bir yer edinmek olsa da güncel politik, siyasal ortam içerisinde bürokratik ya da siyasal tutumlar nedeni ile bu düşünce pratiğe dönüşmekte zorluklar yaşamış ve kalıcı mekân edinilememiştir.
Bu tecrübelerden yola çıkarak 2009 yılı Ocak ayında yapılan genel kurulumuzun seçimle beraber yönetim kurulumuza verdiği taşınmaz alınması yetkisi doğrultusunda çalışmalar başlatılmıştır.
Başlangıçta taşınmaz alınması için dernek kasasında nakit bulunmamaktaydı. Bu nedenle ve gelirlerin yapılan projeler ve eğitim seminerlerine katılımın yükselmesi sonucu yıl içerisinde önemli bir artış göstermesi ile emlak fiyatlarındaki düşüş değerlendirilerek taşınmaz alınması kampanyası başlatıldı. Kampanyanın başarıya ulaşabilmesi için üyelerimizin yer alımının gerçekleşebileceği konusunda ikna edilmesi gerekiyordu. Tek başına yeterli gelmeyen dernek kasasına bağış yoluyla katkıların çoğaltılması ve kısıtlı miktar olarak belirlenmiş olan tüzük maddesinin kredi çekme yetkisinin artırılması için bir düzenleme yapmak gerekiyordu. Kampanya çerçevesinde yapılan ve ülkemizin önemli fotoğrafçıları ile üyelerimizin verdiği destekle gerçekleşen fotoğraf açık artırmasının ciddi bir başarıya ulaşması üyelerin bu konuda ikna olmalarının önemli bir nedeni oldu sanırım ve sonuç olarak gerekli yasal düzenlemeler de üye desteği ile gerçekleşerek taşınmaz satın alındı.
Derneğin taşınmaz edinmesi ne anlama geliyor? Bu soruyu değerlendirdiğimde iki şey ön plana çıkıyor kendi adıma. Birincisi yer alımındaki saymanlık başarısı derneğimizin maddi anlamda özgüvenini artırdı. Eğitim faaliyetleri ve projelerden elde edilen gelirlerin düzenli ve planlı değerlendirilmesi uzun vadede derneğimizin gelirlerinin artış eğiliminde olduğunu göstererek önümüzdeki dönemlerde maddi kaygı yaşamayacağımız fikrini oluşturdu bizlerde. İkincisi ise kira ve şu an için 5 yıl süre ile buna karşılık gelen kredi geri ödemesi bittiğinde sosyal sorumlulukları yerine getirmek için maddi kaynakta derneğimizin kasasında kendiliğinden oluşacağıdır. Bu da, ileriki dönemlerde, üye projeleri, eğitim bursları, yayıncılık, galericilik gibi alanlarında daha aktif olmamızı sağlayacak.
Taşınmaz alınması, uzun vadede derneğimizin maddi kaygılarını minimuma indirerek asıl etkisini gösterecektir sanırım. Bu, bugünün koşullarını iyi değerlendirerek geleceğin kurgusunda derneğin hareket alanlarını genişletmek ve faaliyetlerini zenginleştirmek için bir altyapı çalışmasıdır ve derneğimiz adına önemli bir başarıdır. Bu açıdan, bu işe yoğun emek veren her üye, katkı veren kurum ve dernekler ile AFSAD gönüllüsüne sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Kontrast Sayı 22, Mart-Nisan 2011