EDİTÖRDEN |Gülser GÜNAYDIN
Merhaba, uzun bir zaman sonra sayı 52 ile karşınızdayız. Bu süreyi değişen, kalınlaşan ve masrafları artan dergimizin altyapı çalışmaları için kullanmak zorunda kaldık. İyi haberlerimiz de var. Artık dergimiz ulusal dolaşımda ve tüm kitapçı ve bayilerden size ulaşabilecek. Eş zamanlı olarak web sayfamızı ziyaret etmenizi, sosyal medyada takip etmenizi ve interaktif projelerimize katılmanızı diliyoruz.
Sayı 51’in konusu ‘’Buluntu Fotoğraf ve Kendine Mal Etme’’ idi. Bu sayıda ‘’Sanatta Bitmeyen Yeniden Yorumlar’’ı ele aldık. Sayı 53’te ise “Stereotipiler ve Klişeler”i incelemeye çalışacağız. Bugünün fotoğraf sanatının ana meselelerinden olan bu 3 temel konuyu detaylı dosyalar halinde sunmayı istedik. Birbirinden ayrı konular ama yakın temas halinde olduklarını da söyleyebiliriz. Umarız siz okuyucularımıza faydalı olacak bilgilerle ilginizi çekmeyi başarırız.
Gelelim bu sayının konusuna; Sanatta Bitmeyen Yeniden Yorumlar..
Sanatçılar kendilerine ilginç gelen şeylerden yola çıkarlar ve daima geçmiş sanattan, sanat tarihindeki ve yaşadığı dönemdeki diğer eserlerden veya sanat dışı kaynaklardan beslenirler. Temel sanatsal referans artık sadece doğa değil, kültürdür de. Bu kültürün içinde sanat tarihi ve sanat eserleri de olduğuna göre sanatçılar bunlardan da aynı şekilde faydalanır. Sanat tarihine mal olmuş ya da daha doğru bir deyişle kültüre mal olmuş sanat eserlerini yeniden yorumlamak (reinterpretation, remake, reimaged, revamp, appopriation,..) çok değişik şekillerde yapılıyor, isimlendiriliyor. Sanat tarihi bu eserlerin kendileri kadar üretilme hikayeleri ve diğer sanatçılar üzerinde nasıl etkide bulunduğu ile de ilgilidir. 1967 yılında Roland Barthes ‘’Yazarın Ölümü’’ (Death of the Author) adlı denemesinde, ‘’bir metin, tek bir teolojik anlamı (yazar tanrının mesajı) serbest bırakan bir kelimeler dizisi değil, içinde hiçbirinin özgün olmadığı çeşitli yazıların iç içe karışıp çarpıştığı çok boyutlu bir uzamdır’’ demişti. Buradan her bir göstergenin, kelimenin, onun uzantısı olan imaj ya da fırça darbesinin, tarihin ve toplumsal teamülün bir ürünü olması gerektiğini anlıyoruz. Barthes bir metnin kapsamını tanımlarken, sürekli değişmekte olan okuyucu ve kültüre bir rol verir ve herhangi bir metnin ya da imajın sabit bir yorumunu bulma fikrini reddeder. Dolayısıyla orijinallik fikrini yadsır. Metin ya da okunacak herhangi bir imaj, sayısız kültür odağından elde edilmiş bir alıntılar ağıdır, yazar asla özgün olmayan, önceden bulunan bir fikri taklit eder. Burada özgün olanın yazarın ya da sanatçının ifade etme yöntemi, biçimi olabilir.
Bu sayının konusunun kapsamını; sanatçının sanat eserinde onu etkileyen şeyi koruyarak, kendini ve/veya yaşadığı dönemi de işin içine katarak güncelleyerek yeniden sunması olarak belirledik. Böylelikle sanat tarihi akımlar ve stillerle bölünüp parçalara ayrılsa da bu yeniden yorumlarla birbirine yapışır. Dönemleri, akımları, stilleri ve hatta coğrafyaları aşan yekpare, kendi dili ve bağları olan organik bir yapı haline gelir. Sanat eserleri güncellenir, kullanılır ve adeta ölmekten kurtulur, canlanır.
Bu bakış açısıyla; bir Rönesans dönemi tablosunun kübist bir ressama ilham verebileceğini sonra da aynı eseri günümüz fotoğraf sanatçısının tekrar yorumlayabileceğini göstermek istedik. Mona Lisa’yı, Olympia’yı, Dali’nin dudağını, Van Gogh’un sarı çiçeklerini ve daha bir sürüsünün sürekli kılık değiştirerek karşımıza nasıl çıktığını inceledik. Bol örnekli Dosya Konusu bölümden sonra Porfolyolar’da sanatçıların işlerini ve onlarla yaptığımız röportajları okuma fırsatı bulacaksınız. Derin Bakış, Geniş Bakış ve Teknik Bakış bölümlerinde konumuza çerçeveyi genişleterek bakmaya çalıştık. İnteraktif projemizde gündelik hayatımıza sanat eserlerin girişine tanık olmak istedik.
Belki de sanat eserleri onları koruyan müzeler, koleksiyonlar, kitaplar kadar onları tekrar tekrar yorumlayan sanatçılar ve gündelik hayatımıza elbise kupa, magnet..vb sokan biz takipçiler sayesinde de yaşamaktadır.