Derginin konusu olan fotoğraf etkinlikleri çerçevesinden bakıldığında, birkaç özel kurum ve kişisel girişimin dışında, tüm etkinliklerin fotoğraf dernekleri tarafından gerçekleştirildiği, AFSAD’ın grafiği son dönemlerde aşağıya doğru olsa bile, hiç de azımsanmayacak katkılarının olduğu görülecektir. AFSAD’ın etkinlikleri, görece olarak, kuramsal alanda yoğunlaşmıştır. Dergi, albüm gibi basılı yayınlar ve sempozyumlar bu alanda en önemli etkinlikler olurken, fotoğrafik alanda Kent-Koop işbirliğinde Kent ve İnsan Projesi, Kaybolan Değerlerimiz, Bilim Sanat İnsanları ile Ulusal Sergiler ve GAP Projesi önemli etkinlikler olarak sıralanabilir.
Özünde bireysel olan sanatsal çalışmalar, diğer disiplinlerde gözlenemeyen biçimde fotoğraf alanında, dünyada olduğu gibi yurdumuzda da örgütlü bir yapıya sahip. Bu durumun, fotoğrafın protest ve jurnal yapısından kaynaklandığı düşünülebilir. Türkiye’de fotoğraf örgütlerinin kurularak gelişmesi yetmişli yılların örgüt bilinci ve anlayışı paralelinde oldu. Hak arayışı ve sosyal sorunlarla ilgili politize aydınlar, mücadelelerini bu kez de fotoğraf aracılığı ile sürdürmeye çalıştılar. Her türlü fotoğrafik yaklaşımı aynı çatı altında barındırma anlayışı ve kararlılığı AFSAD’ı zenginleştirdiği kadar da geliştirdi. Örgüt yapılanması, amaçları doğrultusunda gerçekleştirdiği eğitim ve fotoğrafik çalışmalarla AFSAD, diğer fotoğraf dernekleri için de örnek bir model oldu. Üniversiteler, son on yıl içerisinde varlık gösteren müzeler, vakıflar ve dernekdışı kişisel oluşumlar, fotoğraf eğitimi ve fotoğrafik etkinliklerde bulunsalar bile, yapısal olarak derneklerden farklı işleyen, farklı kuruluş amaçları olan kurumlardır. Dernek, birlik olmaktan çok, belirlenmiş amaçlar uğruna çaba gösteren, gönüllü, karşılık beklemeksizin bir arada bulunan kişilerin oluşturduğu, demokratik organizmalardır.
Dernekler Yasasına bağlı olarak, iç işlerinde özerk kurumlar olan dernekler gibi, AFSAD da federasyon dahil, diğer fotoğraf dernekleri, devlet ve yerel kurumlar, özerk ve özel kuruluşlar ile uluslararası platformlarla projeler yürüttü. Ne yazık ki son yıllarda, proje üretiminde de ivme kaybı yaşandığı söylenebilir. Bu amaçla yapılandırılan Proje Kurulu ile Danışma Kurulu’nun işletilmemesi ivme kaybının başlıca nedenidir.
Proje Kurulu yeni projeler üretmek ve geliştirmek, projelerin yürütülebilmesi amacıyla gerekli görüşme, düzenleme ve finansman olanaklarını araştırmak, sürdürülmekte olan ulusal ve uluslararası projeleri denetlemek amacıyla oluşturulmuştu. Danışma Kurulu ise pek çoğumuzun bildiği gibi Derneğin dünü, bugünü ve yarınını değerlendirerek, derneğin amaçları doğrultusunda, Yönetim Kurulu’na öneriler geliştirmekteydi. Kurullar çalıştırılmayınca Dernek, deneyim kazanmış üyelerinin görüş, öneri ve katkılarından da yararlanamamaktadır. Bu durumun AFSAD’ın geleceği için olumsuzluklar yaratacağını düşünüyorum.
Kurulların çalıştırılmaması ve katılımcı (üyelerin görüş ve katkılarından yararlanan) yönetim biçiminden hızla uzaklaşılması, başkan inisiyatifinin ağırlıklı olarak kullanıldığı, görece daha az demokratik olan yönetim anlayışını geliştirmiştir. Bu durum derneğin tutarlılık ve devamlılık ilkelerine de zarar verebilir.
AFSAD kuruluş amaç ve varlık nedenine sadık kalarak, özellikle daha deneyimli olanlar dahil, tüm üyelerinin katılımını sağladığı fotoğrafik projeler üretmeli, sergilemeli, basılı ve sanal ortamda paylaşmalıdır. Uzun süredir ara verdiği, çevre ve sosyal konulara duyarlı, sorumlu ve sahip çıkan, sivil örgüt yapısına geri dönmeli, bu şekilde üyelerinin fotoğraf üretimini de desteklemelidir.
Ortak bir ürün geliştiremiyor, geliştirmek için de niyet ve isteğimiz giderek yok oluyorsa, hâlâ birlikteyiz, ortak bir amaç çerçevesinde bir olduk, dernek olduk diyebilir miyiz? Bence her üye, üyeliğinin ne kadar kağıt üzerinde kaldığını, genel kurullar dışında dernekle ilişkisini ve derneğe katkısını sorgulamalı. Aynı sorgulamayı dernek kendi adına yaparken, nasıl bu duruma getirildiğimizi düşünmeyi de ihmal etmemelidir. Aksi halde AFSAD, temel fotoğraf eğitiminden sonra atölyeleriyle, eğitim faaliyetini bir süre daha sürdürmeye çalışan, çalışma kurullarıyla sadece kurul üyelerinin azmine bağlı kalarak projeler üreten ve giderek içe doğru çöken bir görünüm vermeye devam edecek.
İletişim araçlarının gelişmesi, çeşitlenmesi, davranış alışkanlıklarımız gibi dernekle fiziki alışverişimizi de değiştirdi. Tek iletişim biçiminin yüzyüze olduğu zamanlardan, neredeyse hiç karşılaşmadan iletişim kurabildiğimiz günümüzde, derneğin yapılanmasının gözden geçirilmesi, hiç değilse bu konunun değerlendirilmesi gerekmez mi?
İbrahim GÖĞER
Kontrast Sayı 32, Kasım-Aralık 2012