“Şanslı bir kadındım” demiş. Dünyanın dört bir yanını dolaştığı, kimselerin gidemediği yerleri gördüğü için. Yetmiş yıl boyunca sevdiği adamın yanında olduğu, onunla elli yıl boyunca kimselerin yaşamadığı maceraları paylaştığı için. Dünyanın ilk kadın savaş fotoğrafçısı ilan edildiği, 100 yaşına bastığında ünlü bir fotoğraf makinası markasından gıcır gıcır bir makina aldığı için.
1912 yılında orta halli bir ailenin kızı olarak İstanbul’da dünyaya gelen Semiha Es, iyi denilebilecek bir eğitim aldı. 15 yaşına geldiğinde Fransızlara ait telefon idaresinde santral memuresi olarak çalışmaya başladı. 1929’da Cumhuriyet Gazetesi’nin güzellik yarışmasına girmek istedi. Abdülhak Hamit ve Bedia Muvahhit’in aralarında olduğu jüri, yaşı çok küçük olduğu için başvurusunu kabul etmedi. Bu başvuru esnasında genç ve parlayan bir gazeteci olan Hikmet Feridun Es ile tanıştı. Evlendiler. Bir süre sonra da fotoğraf çekmeyi öğrenerek eşinin yanında profesyonel olarak foto muhabirliğine başladı. Birlikte dünyanın pek çok yerine gittiler. Eşinin gazetede yazdığı yazıları o fotoğrafladı. İlk büyük seyahatlerini Akşam Gazetesi için 1940’larda ABD’ye yaptılar. Franklin Roosevelt ile burada tanıştı, güvenlik müdahale etmeden önce bir kare fotoğrafını çekti. Washington’dan sonra Hollywood’a yerleştiler ve hem Akşam’a hem de Yedigün Dergisi’ne sinema sanatçılarının ve yönetmenlerinin hayatları ile ilgili bol fotoğraflı haberler geçtiler. Semiha Es bu dönemde stüdyoların profesyonel fotoğraflarını kullandıkları için fazla fotoğraf çekme fırsatı bulamamıştı.
1950 Kasım’ında Kore Savaşı’na katılan Türk Tugayı’nın arkasından Hürriyet Gazetesi savaşın görüntülenmesi için Semiha Es’i görevlendirdi. Kore’ye gittiler. Savaş sırasında cepheden geçtiği fotoğraflar hemen her gün Hürriyet Gazetesi’nin ilk sayfasında basıldı.
Savaştan sonra Hikmet Feridun Es’in Hürriyet için yazdığı gezi yazılarını fotoğraflarıyla destekledi. Uzakdoğu ve Afrika’ya ilk bu yıllarda gitti. Hayat Dergisi’nin ilk yıllarında hemen her sayıda fotoğrafları basıldı.
Uzakdoğu ve Afrika seyahatlerinde çektiği yerlilerin fotoğrafları büyük ses getirdi. Türk okuyucu daha önce beyaz adamın girmediği bu kabile hayatlarının fotoğraflarına merakla baktı, yazı dizilerini takip etti.
1970’lerin ortalarına kadar Avrupa ve Avustralya’yı da kapsayan seyahatlerde gezi yazıları için fotoğraflar çekti. 30 yıl dünyayı gezdikten sonra emekli oldu. Eşi 1992’de hayatını kaybettikten sonra Balmumcu’daki evine çekildi, doksanlı yaşlarında bacaklarındaki rahatsızlık artınca neredeyse evinden çıkamaz oldu. 2011’de Mind The Ad Reklam Ajansı tarafından verilen Türkiye Fotoğraf Sanatçısı Onur Ödülü’nü aldı. Ödül evinde yapılan törenle verildi. 12 Aralık 2012’de, 100 yaşında evinde vefat etti.
Semiha Es, yaşadığı dönemde biraz olsun bilinse de bir süre sonra görünmez oluverdi. Ta ki onun varlığını fark edip bir röportaj için görüşen gazeteci Özgün Levent’e, tanıştıktan bir gün sonra emanet ettiği ‘kırmızı bavul’a kadar…
O kırmızı bavul açılınca Semiha Es’in yaşamı, fotoğrafları, yarım asra sığdırdığı anıları da bir bir döküldü ortaya. 2008 yılıydı.
Semiha Es artık fark edilmişti. Fark etmenin yüklediği sorumluluk ve belki de gecikmiş olmanın “mahcubiyetiyle” İstanbul Kadın Müzesi’nin (İKM) “Kadın Kültür Mirası Etkinlikleri” çerçevesinde Koç Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi (KOÇ-KAM) ile Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu’nun ortak çalışmasıyla 28-30 Kasım 2013 tarihleri arasında Semiha Es anısına “Semiha Es Uluslararası Kadın Fotoğrafçılar Sempozyumu” düzenlendi.
Çıkış noktası Semiha Es’in bir kadın fotoğrafçı olarak mücadelesini ve Türkiye fotoğraf tarihine olan katkısını ‘görünür’ kılmak olan sempozyumda, dünyanın farklı ülkelerinden ve Türkiye’den gelen her yaştan kadın fotoğrafçıların ve kadın fotoğrafçılar üzerinde çalışmaları olan ‘fotoğraf tarihini şekillendiren cinsiyetçi, heteronormatif bakış’ üzerine sözü olan kadınların birbirlerini tanımaları ve deneyimlerini paylaşmaları amaçlanmıştı.
Sempozyumun paralel etkinliği olan Semiha Es’e armağan olarak düzenlenen “Semiha Es” sergisi; Es’in çeşitli ülkelerde ve dönemlerde çektiği otuza yakın fotoğrafı , “İkinci Göz: Türkiye’den Kadın Fotoğrafçılar” başlıklı diğer sergi ise; Türkiyeli 26 kadın fotoğrafçının katılımıyla gerçekleşen Türkiye’nin yaşayan kadın fotoğrafçılarının yapıtlarından bir seçkiyle Türkiye’de önemli bir bilgisel ve sanatsal birikim oluşturan kadın sanatçı potansiyelini görünür kılmayı; günümüze değin yoğun bir üretim içinde olan kadın fotoğrafçıları ve fotoğrafı sanatsal bir ifade biçimi olarak kullanan kadın sanatçıları tanıtmayı ve bu fotoğrafçıların fotografik ifadenin öznelleşmesi sürecindeki katkılarını ortaya koymayı hedeflemişti. Ahu Antmen ve Laleper Aytek’in küratörlüğünde hazırlanan sergide yer alan eserler kitap olarak da yayımlandı.
Gazeteci yazar Zeynep Avcı’nın kaleminden Semiha Es’in yaşamı, kariyeri ve anıları:
“Hikmet Feridun Es Akşam gazetesinde başlamış mesleğe, sonra Sedat Semavi’nin ünlü Yedigün’ünün muhabiri olarak ABD’ye gönderilmiş. Çiçeği burnunda karısı Semiha da yanında. (Semiha Hanım “Kocam beni sepet gibi taşırdı” diye tarif ediyor durumu). Anılarını anlatırken sözünü etmiyor ama ilk profesyonel fotoğraf makinasını oralarda edinmiş olmalı. Objektifini ABD başkanı Roosevelt’e yönelttiğinde foto muhabirliği hayatının ilk büyük gafını yapıyor: Güvenlik nedeniyle kolay kolay fotoğraf çektirmediğini bilmiyor başkanın. Korumaların elinden zor kurtarıyorlar Semiha’yı.
Genç kızlığında eline zor aldığı fotoğraf makinası bundan sonra vazgeçilmez hale geliyor. Hikmet Feridun nereye, Semiha oraya. Yedigün’den sonra Hürriyet’e geçen Hikmet Feridun ilk büyük gazetecilik deneyimini Kore Savaşı’nda yaşıyor. Semiha da öyle. Türk askerlerinin ona emanet ettikleri mektupları da (parası yeterse) oradan postaya verirmiş. “Anne” derlermiş askerler ona. Oysa henüz 40’ında bile değilken.
İşte bu minval üzerine, Afrika senin, Okyanusya benim, adalar senin, kıtalar benim, dolaşmışlar da dolaşmışlar. Hikmet Feridun Es Türkiye’nin en iyi tanınan gazetecilerinin başındaymış 40’lı, 50’li, 60’lı yıllarda. Gazetede röportajı yayımlandığında, Hikmet Feridun Es’in adının altında küçük puntolarla “Fotoğraflar: Semiha Es” bazen yazarmış, bazen yazmazmış… O ise “Şanslı bir kadındım” demiş. Dünyanın dört bir yanını dolaştığı, kimselerin gidemediği yerleri gördüğü için. Yetmiş yıl boyunca sevdiği adamın yanında olduğu, onunla elli yıl boyunca kimselerin yaşamadığı maceraları paylaştığı için. Dünyanın ilk kadın savaş fotoğrafçısı ilan edildiği, 100 yaşına bastığında ünlü bir fotoğraf makinası markasından gıcır gıcır bir makina aldığı için.
Ve işin en acıklı tarafı şudur: Ben gazetecilik yaptım, üstelik Cumhuriyet’te başladım, Hürriyet’te bitirdim. Elden ele dolaşan Hayat Mecmuasında, Hürriyet gazetesinde Hikmet Feridun’u okur da okurduk; bol şortuyla, koca şapkasıyla hayatımızın bir parçası olmuştu. Çıplak memeli Afrikalı kadınlarla yan yana, kangurularla kucak kucağa fotoğraflarına bayılırdık. Ama gelin görün ki ben Semiha Es adını son yıllarda duymuştum. Kocası tepemizde parlak bir yıldız gibi süzülürken bu hanımın esamesi bile okunmazdı. Yalnızca foto muhabiri değil, iyi fotoğrafçı, iyi gözlemci, zevkli bir göz. Bazı kareleri çarpıcı mükemmeliyette. O günlerin teknik koşulları düşünüldüğünde (hele foto muhabiri için) bu kareleri çekebilmek büyük beceri ister. Bir de hangi dönemde, hangi olanaksızlıklarla boğuşarak dolaştığı düşünülürse… Peh, peh!”
Kadın fotoğrafçılara, fotoğraf dünyasındaki yerleri ve katkılarından dolayı şükranlarımızı sunarız.
Laleper Aytek, Ahu Antmen, Zeynep Avcı’ya katkılarından ötürü, Semiha Es’in fotoğraf arşivinden bir seçkiyi bizimle paylaştığı için Özgün Levent’e teşekkür ederiz.
Not: Semiha Es fotoğraflarının belli dönemleri içerdiği bilinmekle beraber, tarih ve yer kayıtları olmadığı için fotoğraflarda bu bilgiler yer almamaktadır.
Kaynaklar:
http://www.posta.com.tr
http://www.ucansupurge.org
http://tr.cyclopaedia.net/wiki/Semiha_Es
http://www.kadinhareketidernegi.org.tr
http://www.istanbulkadinmuzesi.org/semiha-es
http://www.istanbul.net.tr
Zeynep Avcı, Kasım 2013
Hazırlayan: Deniz KORAŞLI
Kontrast Sayı 46, Mart-Nisan 2015