Neden Yok
Horozların tavukların * Atların hep * Bir evi var.
Neden Yok * Bir Evi * Yıldızların?
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Gün batımında Çamlıdere Barajı’ndan bir kesit. 350D + 10-20 Sigma + Polarize ile RAW kaydedildi. Gün batmış ve Tarık Yurtgezer’in ifadesi ile ‘sihirli saatler’ başlamıştı. Gözün göremediği, belki bazen makinenin ancak uzun pozlama ile kaydedebildiği gizli bir manzarayı fotoğraf diye almıştım makineye. Sihirli saatler ufka kızıllığını vermiş, gökyüzü maviden koyu laciverte, uzaya doğru uzanmıştı. Güzel bir gün batımıydı ama, bulutsuz gökyüzü olur muydu hiç?
Kara parçasının üzerine serpilmiş birkaçı dışında bizimkiler ortada yoktu. Şöyle kızıla boyanmış, bulutlu bir günde burada olsaydım dedim, ama olanla yetindim. Gökyüzü çok boş kalmıştı; yeryüzünde ise, gölde gökyüzünden düşen hafif bir yansıma vardı. Gökyüzündeki lacivert üst noktalarda iyice siyaha gitmekteydi. Burada bulutlar yoksa o halde yıldızlar mı olmalıydı.
Bu düşünceler beni sonuçta eldeki bu kolaj çalışmaya yönlendirdi. Aslında koleksiyonumdan bulut ekleyebilir ve kızıl bir boyama da yapabilirdim; uzay fikri daha ağır bastı. PS’de öncelikle; seviye (level) ve kontrast ayarlarını yapıp, ufuk çizgisi üzerinde uzanan kızıl lekeyi artırmak için, tıpkı gün batımında çekim sırasında filtre kullanıyormuş gibi PS’de degrade (gradient) filtreli katmanlar (layer) hazırladım. Bu şekilde ufuk çizgisinin üzerinde, istediğim tonlar üzerinde ayarlama yapabildim. Uygun bir tadda bu işlemi sonlandırdım. Şimdi iş kolaja gelmişti, internette bulduğum bir NASA görüntüsünü üstte ve altta kullandım, bunun için ayrı bir katmanda yumuşak seçilip koparılmış gökyüzü görüntüsünü üste yerleştirdim. Madem gökyüzünün yansıması göle düşmüştü, o halde yıldızlar da daha silik bir şekilde göle düşmeliydi. Aynı görüntüyü ters çevirip gölü maske olarak kullandım ve bu maske içerisine yeni bir katmanda görüntüyü tekrar yerleştirdim. Son aşamada, yıldızlara ait katmanların taşan sert kenarlarını yumuşatılmış silme aracı ile temizledim. Artık fotoğraf değil bir fotokolaj olmuştu ama, o bulunduğum yerdeki hislerimin görüntüsü ancak böyle keyif vermişti.
Kızılçarşak, Demirkazık
Burası; Niğde Aladağlar, Narpuz Vadisi’nde, Demirkazık tırmanışı yapan dağcıların klasik rota olarak sıkça kullandıkları meşhur Kızıl Çarşak girişidir. Sabah gün doğumunda çektiğim fotoğrafın, aynı mekânda, farklı zamanlarda çekilmiş birçok versiyonu var. Ama çoğu bunun gibi şanslı bir gökyüzüne sahip değil. Onlar da, aynı yerden aynı açıya sahipler; ama doğru zaman avantajını taşımıyorlar. Canon 350D ve 18-55 kit objektif ile kaydedilen bu fotoğrafta, belki, gökyüzünün mavisi bir filtre kullanıldığını düşündürecek; ama polarize filtre yok.
Özellikle, bulutlu türünden gökyüzünü fazlasıyla sevdiğim için kaçırılmayacak bu anı, RAW formatta kaydederken, aydınlık oda sürecinin sonunda bu hale geleceğini görmüştüm. Orijinal kayıtta, kayaların rengi daha açık ve kontrastı zayıf. Ayrıca, gökyüzü de, böyle bir tona ve bulutları gösterecek kontrasta sahip değil.
Karanlık oda çalışmalarımdan kalan bir yaklaşımla, fotoğrafı; gökyüzü ve kayalar şeklinde iki ana bölümde değerlendirdim. Photoshop’ta, bölgesel olarak maskeli ya da maskesiz olarak çalışmak mümkün olsa da, benim tercihim, kontrolü elimde tuttuğum HDR çalışması oldu. HDR çalışması sırasında, ayrıca, doygunluk üzerinde çalıştım. Gerçeklik duygusunu yitirmiş bir HDR ile sonuçlanmayacak bir noktada TIFF olarak çıktı alıp, son aşamada, kayalık alanda zirve noktasına düşen ışık üzerinde ve gökyüzünde PS’de bölgesel çalışma yaptım.
Fotoğraf halen, sunulacağı ortama göre, ek bazı düzenlemelere ihtiyaç duymakta. Sanal ortamdaki küçük hallerinde fark edilmeyen, ama büyütüldüğünde, özellikle gökyüzü ile karanlık kayanın kesiştiği noktalarda gözden kaçmayan kromatik sapma (chromatic aberration)’nın düzeltilmesi gerekmektedir.
Dağcı fotoğrafçı olarak, onca keyifli tırmanışı hatırlatan tek bir andır bu fotoğraf ve çekemediğim birçokları arasından, getirebildiğim bir karedir.
Orası mı, Gittim Ben Oraya
Fotoğraf, göl kenarında yüksek bir ormanda çekildi. Bisikletli ya da bisikletsiz sıkça gittiğim bir yerdir. Çok güzeldir. Doğa ve fotoğraf için beni besleyen ve dinlendiren bir mekândır.
Bir keresinde termosa çayımı ve yanıma atıştırmalıklarımı alıp bu ormana gitmiş, gölü yukardan heyecanla izleyen bir kayalık bölgenin üstüne kurulmuştum. Yağmur sonrası bir gündü, önümde göle doğru bahar sevincinden yemyeşil olmuş bir vadi uzanmaktaydı. Baharın coşkulu gökyüzünde bulutlar tül tül dolanırken, yoldan iyice uzakta olduğum için artık rüzgarın çam ağaçlarının iğnesine dokununca çıkardığı sesi de duyabiliyordum. Belki de bu kayalıkların bir adı vardı ama henüz duymamıştım, bilmiyordum, hatta az sonra benim oraya başka bir ad takacağım da hiç aklıma gelmezdi. Göle ve vadiye dalmış kendi içime yol almışken, kırlangıçlar arkamdan gelip önümdeki vadiye doğru inanılmaz dalışlar yaptılar, o kadar yakın geçtiler ki, keskin dalışlarıyla kanatlarından çıkan sesleri duyabildim. Belki de, ben orada otururken içimde nerelere gittiysem, beni görmemişlerdi.
O zamandan beri adı belki başkadır, belki de yoktur ama ben buraya Kırlangıç Kayası derim.
Buradan ayrılıp daha sonra, göle doğru sevdiğim bir inişi olan, çok kimlikli bulduğum birisi kocaman, iki badem ağacının bulunduğu Bademler Köşe’ye yürüdüm. Ağaçların önünde, yine az önceki vadiyi, bu sefer batı yamacından gören bir noktadaydım. Burada göle hâkim başka bir kaya var. Biraz da burada takıldım, bulutların gelip geçişini izledim. Bademlerin etrafında dolandım ve az uzağından bu siyah fotoğrafı çektim. Fotoğrafta boy gösteren ağaç Bademler Köşe’nin büyük kimlikli ağacıdır. Mevsimi gelince müthiş çiçek açar ve onu silüet değil, bahar sevinci ile kaydetmek gerekir o zaman.
Fotoğrafta görünen koyu siyah, polarize ile koyu mavi kaydedilmiş gökyüzünün PS’de mavi kontrollü siyah beyaz çevrimidir. Sevdiğim çok siyah, az beyaz tadını vereceğini,bu sahneyi gördüğümde anlamıştım. PS’de seviye ve kontrast ayarlarından sonra, siyah beyaza çevrildi. Sonradan, özellikle gökyüzü detaylı çalışma alanım oldu, ağacın okunurluğunu artırmak için soldaki, ilgi merkezi ağacın fonunda yer alan bulutları açtım. Ayrıca, gökyüzünde sola üste ve çapraz sağa uzanan bulutlar üzerinde kontrast düzenlemeler yaptım. Son aşamada, düzgün kullanıldığında, özellikle bulutlar üzerinde harika etkileri olabilecek keskinleştirme uyguladım. Karenin sağ altında yer alan çalı ise güzel, dengeli bir leke oldu.
Kontrast Sayı 29, Mayıs-Haziran 2012
Deniz TOKAY