1955, Balingen doğumlu Alman sanatçı, Berlin University of Arts mezunu.
Alman fotoğrafında önemli bir yeri olan Fotokritik dergisinde eleştirmen ve yazar olarak kariyerine başladı.
Halen Berlin’de yaşıyan Schmid, 1980li yılların başlarından bu yana buluntu fotoğrafla çalışıyor. Bitpazarından topladığı fotoğraflardaki çeşitlilik ve her yerde rastlanabilecek modern hayatın yansımaları biraz da alaycı bir biçimde derlenmiştir. Bu çalışmalar antropolojik veya sosyal bilimler açısından da rahatlıkla okunabilir. Sürekli olarak hepimizin aynı fotoğrafları çektiğimizi gösteren derlemeleri Yiyecek, Eller, Otel Odaları gibi başlıklar altında yayınlanmış 96 kitabı bulunmaktadır.
Sanatçı, kendisine sorulan “Çalışmalarınız buluntu ve çekeni bilinmeyen fotoğraflardan, ya da sizin deyişinizle ‘fotografik gerçeğin diğer yarısı’ndan oluşuyor. Bu diğer yarının sizi bu kadar etkileyen yanı nedir?” sorusuna şöyle cevap veriyor:
Bu önemli bir soru. Fotoğrafta neler olmakta olduğuna bir bakalım, elbette amatör fotoğrafçı açısından değil, sanat dünyası bakış açısıyla. Fotoğrafın bir sanat formu haline getirilmesi için büyük bir mücadele verildi ve bu mücadele kazanıldı. Fotoğraf dünyasının bu zafer için ödediği bedel sanatçı tarafından yapılmayan her şeyi dışarıda bırakmaktaydı – “Bu aslında fotoğrafçılık değil, sanat da değil, sadece saçmalık”. En başından beri, benim için fotoğrafa duyduğum ilginin nedeni çok açıktı, fotoğraf sanattan çok daha fazlasıydı. Tartışmasız, sanat olabilirdi ama çok ilginç değildi. İlginç olan sanattan daha fazlası olabilmesiydi. Aynı fotoğrafı sabah gazetede, öğleden sonra bir reklamda, akşam da bir sanat eseri olarak görebilirdiniz. Çalışmaların ve fotoğrafın içerik kayması çok yönlü olabiliyor, daha net olmak gerekirse pek çok fotoğraf için bu geçerli. Bunu olağanüstü ilginç buluyorum. “Bu fotoğrafı ben bastım ve bu bir sanat eseri ve sadece galeride bu böyle” meselesinden daha ilginç, çünkü bu söyleyiş doğru değil. Pek çok sanat fotoğrafını galeriden çıkardığınız anda sıradan bir fotoğraftan başka bir şey olmuyor.”
Sokaktan bulduğu atılmış fotoğraflarla oluşturduğu ’Bilder von der Straße (Sokaktan Fotoğraflar)’ çalışmasına benzer başka bir çalışmayı internetten bulduğu fotoğraflarla yapmak isteyip istemediği ile ilgili olarak;
“O, öyle olmuyor. ’Bilder von der Straße’ bitti ve doğrusu bittiği için mutluyum çünkü çok uzun zamandır bu çalışmayı sürdürmekteydim ve nasıl bitireceğimi yahut işin içinden nasıl çıkacağımı düşünmekteydim. Fakat kesin bir yolu yoktu. Fakat dijital fotoğrafın gelişiyle, atılan fotoğraf sayısı azaldı ve her türlü yeni basım tekniği ile orijinal fotoğrafın tanımı da bulanıklaştı. Teknik olarak neyin fotoğraf olduğu, neyin olmadığını söylemek zor. Dolayısıyla bir sona gelmek kolaylaştı ve fotoğrafların dengini internette nasıl bulacağımı bilemiyorum.
O çalışmanın önemli bir özelliği fotoğrafların fiziksel kalitesi. Onlar bir çeşit nesne. Nesnel özellikleri var. İnsanlar onları cüzdanlarında taşıyor, sonra da yırtıp atıyor. Onların fiziksel olmasını seviyorum, zaten çekiciliği de bundan geliyor. Küçük nesnelerin insanların hayatında nasıl bir rol oynadığını sonra da bir nedenle onlardan kurtulunduğunu görüyorsunuz. Eminim internette de fotoğraflar bulunabilir. Flickr veye Photobucket’e baktığınızda birçok hesabın terk edilmiş olduğunu görebilirsiniz. Bunlara da kayıp fotoğraflar denebilir, ama bu fotoğraf sitelerinin nasıl bir dijital çöp alanı olarak kullanıldığı tamamen başka bir sorun. Tüm bu çöp oraya yüklenip unutulmuş. Sanırım artık kimse dönüp onlara bakmıyor. Sahibinin bir süre fotoğraf yüklediği, sonra sıkıldığı ama hesabını da kapatmadığı bir sürü terk edilmiş hesap var ve bunlardan çok fazla var. Aktif hesaplarda ise altı haneli sayıda fotoğrafı olanlar var. Sanırım onlar da asla geri dönüp bunlara bakmıyor. Eğer eski fotoğraflarına bakmaya karar verseler, elli yaşında başka bir şey yapmayı bırakıp hayatlarının geri kalanında, sadece çılgın bir fikir olan o yüzbinlerce fotoğrafa bakmaları gerekir.”
Görsel kültürün yıllardır bir gözlemcisi olarak görsel kültürün, Flickr, Tumblr ve Instagram üzerinden gelecekte nasıl gelişeceği ve kendisinin işlerine nasıl bir etkisi olabileceği sorusuna ise;
“Hiç bir fikrim yok ve herhangi bir tahminde de bulunmayı reddediyorum. Yirminci yüzyıldaki tahminlerin nasıl bir hüsrana uğradığına bakarsak buna katkıda bulunmak istemem. Merak ediyorum ve yeni bir durum karşıma çıkarsa ben de buna bir tepki veririm fakat geleceğe dair herhangi bir kehanette bulunmayacağım,” demiştir.
Dünya çapında 36 sanatçının temsil ettiği ve fotoğrafın yeniçağını ilan eden “From Here On” başlıklı manifestoda, küratörler olarak fotoğraf tarihçisi Clément Chéroux, Martin Parr, Erik Kessels ve Joan Fontcuberta ile birlikte yer almıştır.