Ahmet Elhan “Zaman ve Mekan IV” adlı çalışmasını 2002 yılında iğne deliği kamerasıyla yapmıştır, sanatçı, alışılmış anlatım yolları tıkanan fotoğraf sanatının yarattığı görüntü yoğunluğunu, kendi adına bir sorun olarak görüyor ve mekân kavramı üzerinden sorgulamaya çalışıyor bu çalışmasında. Toplamda 20 eserden oluşan çalışma, zamanın hızla aktığı ve giderek hızlandığı bir dönemde, geçmişten çağrılmış bir teknikle, bilindik şehir mekanlarına bir yeniden bakış denemesi olarak kurgulanmış ve sergilenmiştir.
Fotoğraf karelerinin her biri en az yirmi dakika, bazen yarım saati aşan sürelerde pozlanarak çekilmiştir. Böylelikle görüntüler, özgünleşen ışık altında, açıklanamayan bir durağanlık, boşluk ve giderek hiçlik duygusu uyandıran bir tür belirsizliğin egemenliğine bırakılıyor. Gerçek yaşamı birebir yansıtma amacıyla geliştirilen fotoğraf makinesine ait bu görüntüler, güvenli zemini kayganlaştıran bir nitelikle, zamansal ve görsel algıyı, yanılsamayı ve sanatsal betimi sorguluyor.
Fotoğraflarda kentin kaosundan, kalabalığından, karmaşasından, deli şoförlerin kullandığı arabalarından eser kalmamıştır. Gök ve denizin renginin her an değiştiği, hiçbir şeyin aynı kalamadığı kentin bu fotoğraflarında, ürkütücü bir durgunluk hüküm sürer. Göğün rengi ne güne, ne de geceye benzer, insanlar buharlaşmış gibidir. Sanki korkunç bir felaket kıpırdayan her şeyi silip, sadece sabit kalabilen ögeleri yerinde bırakmıştır.
Bir fotoğraf karesi için harcanan yirmi dakikayı aşan süre, her şeyin zamanla yarıştığı ortamlara karşıt göndermelerle yüklü. Kalıcı olan mekan mı, yoksa zaman mı?
Ahmet Elhan’ın bu çalışması adeta Görelilik Kuramı’nın zamanın göreli olduğunu söylediği gibi, kalıcı olanın mekan olduğunu söyler gibi.