Fotoğrafa dair iki önyargı var. İlki, bireysel bir üretim olduğu kabulü. İkincisi ise, bir sonu, bir bitişi, bir nihayeti imlediği.
Karşı Sanat Çalışmaları’nda 19 Ekim 2019 gününe kadar sürecek Fermantasyon fotoğraf inisiyatifleri sergisi her iki önyargıya meydan okuyor.
Orhan Cem Çetin sergiyi şöyle anlatıyor: Fotoğrafın bir dil olduğu sıkça söylenir ve dil olgusu bireysellikle bağdaşmaz; en az iki kişi gerektirir. Zira dil bir göstergeler dizgesi olarak uzlaşı (konvansiyon) sürecinde şekillenir ve değişir. Eğer fotoğraf yoluyla bir dil kuruyor, bir anlatı oluşturuyorsak bunu tek başımıza yapmamız olanaksızdır. Başka bir deyişle, eğer fotoğraf bir dil ise, bu dil onu kullanan herkesin ortak eseridir ve her dilin yol açtığı gibi gerçekliğin ortak bir zihin haritası oluşturulmuştur.
Diğer konuya gelince; fotoğrafla sıkça ilişkilendirilen yakalamak, dondurmak, hapsetmek vb. mevhumların ima ettiği bitiş, ya da en azından kreşendo, apaçıktır ki fotoğrafçıların ürettiği bir hüsn-ü zan olmaktan öteye gitmiyor.
Her bir fotoğraf, fotoğrafçının bu alana yönelmesiyle başlayıp o fotoğrafın var edilmesiyle devam eden ve ancak o fotoğrafın her bir kopyası yok olduğunda -o da belki- nihayete eren bir süreci ima eder.
Fermantasyon sergisi kollektivite içinde çalışan, yani zaten bireyselliğe temkinli yaklaşan fotoğrafçılardan ilhamla işte bu iki yönelimi görünür yapma çabasındadır: etkileşim içinde, birlikte üretim ve yalın kat bir sonuçtan ziyade zamana yayılan, gündelik hayatla harmanlanan bir sanat deneyimi.
Sergide; M. Cevahir Akbaş, Şener Yılmaz Aslan, Ekin Çekiç, Bekir Dindar, Dinçer Dökümcü, Canan Erbil, Nazım Serhat Fırat, İbrahim Karakütük, Barbaros Kayan, Melike Koçak, Desislava Şenay Martinova, İsmet Örs, Zeynep Özkanca, Okan Pulat, Can Tanrıseven, Derya Ülker ve Erdem Varol’un işleri yer alıyor.