Belm’art Space, 28 Ekim – 26 Kasım 2023 tarihleri arasında ‘Yapma-cık’ isimli grup sergisine ev sahipliği yapıyor. Tunalı Hilmi Cad. Kuğulu Apt. 112/2 Ankara adresinde Pazartesi günleri hariç 12:00-19:00 saatleri arasında izlenebilir.
“Yapma” çağımızın belirgin bir özelliği. Bu hiç de yeni bir olgu değil, belki de varoluşumuzdan beri organize ettiğimiz bir süreç. Sosyal konvansiyonlara uyma baskısı altında varlığını sürdüren bu süreç, gerçekliği sorgulayan, çelişkiyi vurgulayan, alışılmadık bir perspektif sunan bir aralık. Günümüzün sofistike ve teknolojiyle dolu dünyasındaki bu aralık, doğal olanın yapayla yer değiştirdiği, toplumsal ve kültürel normların temsil biçimlerinin sorgulandığı, gerçeğin yeniden değerlendirildiği bir görünüm sunar;
ister gerçek ister sanal sahnelemelerde
yeniden üretilen,
kendisi olmayan
göründüğünden başka bir şeye refere etmeyen,
“değiller” zeminine yerleşen…
Sanatçılar:
Esra Koruç, Gamze Güleç, Okan Ercan, Oya Yerlikaya, Sibel Boyacı, Tuğçe Bilgin
ESRA KORUÇ
‘Görüş Açışı’, 2023, Karışık teknik, Değişken boyut
‘Selfie’, 2023, Karışık teknik, 35x27x20cm
GAMZE GÜLEÇ
‘Manipülasyon’, 2023, Değişken ölçü, Karışık malzeme
‘Eklem-siz’, 2021, Değişken ölçü, Karışık malzeme
OKAN ERCAN
‘Denize Nazır’, 2023, video heykel, loop
‘Bir Saniye Heykel’, 2023, Yerleştirme, 3D Baskı, 250cm
OYA YERLİKAYA
‘Düş’, 2023, Yerleştirme, 160x100cm (detay)
‘Kişisel Kaşık’, 2022, Karışık Teknik, 4x18cm
SİBEL BOYACI
‘Afrodit’in doğuşu’, 2019, Alçı döküm, meme protezi, 20x15x15cm
‘Şahmeran’, 2023, Yerleştirme, Değişebilir Ölçüler
TUĞÇE BİLGİN
‘Küpler’, 2023, Buğday tohumu, Asfalt, Toprak, 8x32x6cm
‘Bir Kürek Doğa’, 2023, Toprak, Buğday tohumu, Bahçe küreği, Değişken boyut
Yapma-cık
“Yap” kökünden türeyen “yapma” kelimesi; yapmak eylemini, bir eylemi gerçekleştirmeyi ya da sürdürmeyi ifade ettiği gibi aynı zamanda yapay, yapmacık, sahici karşıtı, sahte anlamlarıyla da oldukça zengin bir içerik sunar. Öte yandan -ma bir olumsuzluk eki olarak düşünüldüğünde ve “yap” köküne geldiğinde “yapma” kelimesi kendi anlamını olumsuz yönde genişleten bir emir kipine dönüşür. İster yapmak/yapmamak eylemi olsun, isterse yapmacık, yapay, sahte vb. anlamlara karşılık gelsin her birini kapsayan zengin içeriği ve bağlamıyla “yapma” özünde hem olumlu hem de olumsuz anlamlar içerecek biçimde varoluşumuzdan organize ettiğimiz bir süreci kapsar.
İhtiyaç-amaç ekseninde varlığını üretimiyle eylemsel alana taşıyan insanın nesnel üretimlerinin ve eylemlerinin oluşturduğu yeni dünya düzenlerinde, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını sürekli kulağımıza fısıldayan güncel anlatılar yeni gerçeklikler inşa edilmesine neden olurken, bu düzende sürekli doğal olan/sahici olan yapayla, sahte olanla yer değiştirir. Her şeyin yapaylaştırıldığı bir dünyada artık neyin doğal olduğu muallaklaşır ve her şey gerçeklikten uzaklaşarak yapay-yapma-yapmacık bir hal alır.
Artık hiçbir Şey göründüğü gibi değildir. Dolayısıyla her şey adeta “yapmak” fiilinden çıkmış ve yapay, yapmacık anlamlarıyla “yapma”ya dönüşmüştür. Bu aslında hiç de yeni bir olgu olmamakla birlikte gerçeğe/gerçek olarak sunulanlara/dayatılanlara karşı hepimizin içine işleyen şüphe ve güvensizlikle birlikte çağımızın belirgin bir özelliği olarak karşımıza çıkar.
Medyadan davranış biçimlerimize, siyasetten ekonomiye, doğadan bedene, sağlıktan moda ve güzellik sektörüne, üretimden tüketime ve hatta gıdaya vb. kadar adeta her yanımızı saran bir “yapma” halinde, bilginin kaynağından, gerçek olarak sunulandan ve gördüğümüzden bile şüpheye düştüğümüz günümüz dünyasında adete bu güvensizlik hali bastığımız zemini kayganlaştırır. Hayatımızı ele geçiren sosyal medya ve yarattığı sahte dünyalar, dijitalleşen dünyada yayılan gerçeklikten uzak bilgiler, sahte takipçiler, yapmacık davranışlar, dostluklar, kadın-erkek ilişkileri, sahte/yapay doğalar, sanal dünyalar, nesneler vs..vs… gerçekmiş gibi sunulurken bir yanımız ise bunun gerçek olmadığının farkındadır.
Eylemle eylemsizlik arasında, gerçekle yapma (sahte/yapay/yapmacık) arasındaki sınırların belirsizleştiği, çoğu zaman toplumsal bir uzlaşma içinde ya da davranışlarımız için sosyal konvansiyonlara uyma baskısı altında varlığını sürdüren bu durum, çelişkiyi vurgulayan, alışılmadık bir perspektif sunan ve ironik bir şekilde gerçekliği daha da derinlemesine anlamamıza yardımcı olan bir aralıktır aynı zamanda.
Gerçeğin ironisi, bizler için her zaman gerçeği sorgulamanın bir başka yoludur. Bu ironi, sahici olanın sahtesiyle yer değiştirdiği, toplumsal ve kültürel normların temsil biçimlerinin sorgulandığı, görünene yönelik şüphelerimizin arttığı günümüzün sofistike ve teknolojiyle dolu dünyasında karşıt bir söylemle her şeyi farklı bir gözle görmemizi sağlayan bir alan açabilir. Olumsuz bir çağrışım içerecek biçimde duygu, tavır ve davranışların doğallıktan uzak, içtenlikten yoksun yahut yapay/yapma, sahte, zorlama olduğunu ifade eden “yapma-cık” bu noktada bir sıfat olmanın ötesinde “yapma” fiilinin değerini azaltan, küçülten ya da küçümseyen, hatta sempatik kılan anlamıyla eleştirel bir yapma/eyleme haline karşılık gelebilir.
Farklı dilleri, farklı konuları, farklı tavırları aynı temada birleştiren “Yapma-cık” isimli sergi, gerçeklikten referansla üretilmiş olanın başka bir gerçeklik kategorisinde kendi gerçekliğini yaratması ve gerçekliğin başka bir izdüşümünü gösterme yöntemlerini içeren çalışmaları kapsar. Aynı zamanda kaynağın güvenilirliğini sorgulayan çalışmalarıyla sanatçılar, birbirlerine kaynak olabilecek yeni bir alan yaratırken, yapmacık ile görünen ve gerçek arasındaki karmaşık ilişkide gerçeğin yeniden değerlendirilmesini sağlayacak bir yaklaşım sunarlar:
İster gerçek ister sanal sahnelemelerde
yeniden üretilen,
kendisi olmayan
göründüğünden başka bir Şeye refere etmeyen,
“değiller” zeminine yerleşen…
Tunalı Hilmi Cad. Kuğulu Apt. 112/2 Ankara
Salı-Pazar 12.00-19.00 (Pazartesi kapalı)
İletişim: 0535 053 7272