Galeri Soyut Çankaya, 10 – 29 Kasım 2023 tarihleri arasında, Necmettin ÖZLÜ’nün “Hiçlik ve Sanrı” isimli kişisel resim sergisine A Salonu’nda, Buğra ÖZER’in “Döngü” isimli kişisel seramik heykel sergisine B Salonu’nda, Ali HERİSCHİ’nin “Fraktal Nedenler” isimli kişisel resim sergisine C Salonu’nda ev sahipliği yapıyor.
NECMETTİN ÖZLÜ
“Onun sanatının sınırlarını izleklerinin çeşitliliği belirliyor. Her sergisindeki yeni izlekler ve sunumlar sürprizlerle dolu. Her sergisi yeniden tanımlıyor sanatını. Hep açık uçlu resimlerin peşinde ve hep yeniden deneyerek gerçekleştiriyor kendini. Biçimsel kimliğini hiç yitirmeden, kendine özgü evrensel bir görsel dille yeniden üreterek sürdürüyor yapıtlarının döngüsünü. Yapıtları, ona özgü göstergeleri, düşleri, düşünceleri barındıran; kendine özgü imgelerin varsıllığıyla oluşmuş büyük bir sözlük gibi. Ve içindeki her şey onun esinleriyle, ruhuyla, benliğiyle mühürlü resimler.” ~ İbrahim Karaoğlu
1950 yılında doğan sanatçı, 1967’de Trabzon Lisesini bitirmiş, 1972’de KTÜ’den mezun olmuştur. 1972 yılı sonunda Devlet bursu ile gittiği Paris’te 1978 yılına kadar öğrenimine devam ederek Sorbon Üniversitesi’nden doktora derecesi almıştır. 1979 yılında Ege Üniversitesi’nde asistan olarak çalıştıktan sonra, Cezayir Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmıştır. 1987 yılına kadar Cezayir’de kalan sanatçı profesyonel resim çalışmalarına 1980 yılında başlayarak ilk sergisini 1985 yılında orada açmıştır. Akademik kariyerine 1987 yılında son vererek serbest ressam olarak önce Ankara, daha sonra 20 yıl boyunca Brüksel ve Paris’te çalışmıştır. Şimdiye kadar Ankara, İstanbul, İzmir, Cezayir, Brüksel, Gent, New York ve Paris’te 38 kişisel sergi açmış, pek çok karma sergi ve sanat fuarına katılmıştır. Cezayir Devlet Güzel Sanatlar Müzesi, Türkiye dış temsilcilikleri ile yerli ve yabancı koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır. UNESCO UPSD Türkiye Plastik Sanatçılar Derneği üyesi olan sanatçı, çalışmalarını Ankara’da sürdürmekte olup, Galeri Soyut tarafından temsil edilmektedir.
BUĞRA ÖZER
DÖNGÜ
Annemin anısına…
– Nietzche: Hakikatten ölmemek için sanat vardır.
-Jean-Luc Godard: Hakikat ile yaşamak için de vardır.
İnsan, doğar, yaşar ve ölür. İçinde birçok anıyı, yaşanmışlığı barındıran yaşam döngüsünün kısacık tanımlamasıdır bu dört kelimelik cümle. Döngü tamamlanıp son bulduktan sonrası ise herkese, her inanca göre farklı. Çoğunun ortak noktası fiziksel ya da ruhsal yeni bir doğuş olacağı yönünde. Belki de yalnızca antroposen zihnimizin bir tezahürü olan ‘ebedi yaşam’ arzusunun yansımasıdır. Ancak fani insan gerçekten sevdiğini kaybedince anlayabiliyor bir zamanlar sonsuzmuş gibi gelen yaşamın da bir sonu olduğunu ve kendini rahatlatmaya çalışıyor gidenin ardından ‘son’dan sonraki ‘yeniden doğuş’ ile gittiği yerde elbet bir gün, ebediyen birlikte yaşayacağı zamanın hayaliyle. Yine de hayat devam ediyor, acı dinmiyor ama zaman hafifletiyor. Kendine bir yer arıyor insan, içindeki özlemi, öfkeyi, hüznü hayasızca haykıracak ve sanata sığınıyor bazen söyleyemediklerini söylesin diye. Çamurla anlatıyor rüyalarını, yazıyor duygularını dönüştürdüğü figürlere, adeta bir günlük misali. Ruh üfler ya Tanrı topraktan yarattığı insana, içindeki tüm duyguları üflüyor insan da kendi hamurundan şekillendirdiği formlara. Bizlere bahşedilen bu döngüden sonra bir gün kavuşup kavuşamayacağımız muğlak… ama yaşam döngüne beni de dahil ettiğin için çok teşekkür ederim Anne… ~ Tan Buğra Özer
ALİ HERİSCHİ
“Fraktal Nedenler’’
Tanımsız bir fırtına var, dönüşler halinde akıyor. Dibe doğru indikçe fırtınanın hızı artıyor, daha dipte daha yoğun, en dipte o kadar yoğun ki, akış sabitleniyor gibi ve o hızın getirdiği sabitlik, algıda katılaşıp, maddeleşme illizyonu oluşturuyor, tıpkı dünya gerçeğindeki gibi. O akan fraktal yapıdaki bilgi, aslında onun da bir yere aktığı yok, yani “bir yerden bir yere” değil akış, dolayısıyla zaman ve mekanda olmuyor, kendi içinde çözülüp dağılma ve sürekli kombinasyonlar oluşturma dinamiği bu, sonuçta, sürekli anlamın üretilmesi. Dolayısıyla, ezelden ebede ve “devamlı” varoluşun kendi içindeki bilginin bereketli denilebilecek bir varoluş dinamiği var. “Önce söz vardı” dendiğinde de, “önce” burada başlangıç değil, sebep olarak alınmalı, her oluş sürecinin sebebi (bir altında) bilgi vardı ve sonucunda da bilgi doğdu. Tüm olgular bilgisel fraktal kombinasyonların sonuçları olarak doğarlar ve dağılarak, yeniden birleşirler. Buna insanın kendisi ve varlık hikayesi de dahil… İşte, sonsuz olan, bu ezel-ebed denkleminde devamlı birleşip dağılmak suretiyle yeniyi üreten bilginin bereketli yapısı. Buna sonsuz dememizin nedeni de, bu bereketten doğan olasılıklar sistematiğinin (fraktal kombinasyonlar) düşünülmeyecek kadar engin oluşu…. Sonsuz bir bereket okyanusu, sayısız dalga ve sayısız köpüklerden oluşan desenler ve desenlerin anlam evrenleri… ~ Sunay Demircan
Yıldızevler Mah. Şehit Mustafa Doğan Cad. 82/A-B Galeri Soyut, Çankaya, Ankara