SERGİ | Şükrü Karakuş, “KIRKYAMA YÜZ BEDEN”, Zülfü Livaneli Kültür Merkezi, Ankara

Sanat hayatını 30 yıldır İspanya’da sürdüren ressam Şükrü Karakuş’un “KIRKYAMA YÜZ BEDEN” isimli sergisi 30 Ekim tarihine kadar Zülfü Livaneli Kültür Merkezinde gezilebilir.

Proje koordinatörlüğünü Dilşad Atasoy‘un yaptığı serginin küratörü İbrahim Karaoğlu‘nun “Cumhuriyet’in 100. Yılı” için özel bir etkinlik olarak hazırlanan sergi ile ilgili değerlendirmeleri şöyle:

HABİTUS, SURETLER ve KIRKYAMA
“Yaşam döngümüzün sosyalleşme sürecinde büründüğümüz roller, giysilerimiz, eşyalarımız, jest ve mimiklerimiz tanımlar kişiliğimizi.
Yüzümüz ve giysilerimiz şekillendirir künyemizi.
Giysilerimizin rengi, dokusu, biçimi; ruh halimizi, tutumumuzu ve algılanma şeklimizi belirler. Duygularımızın dışavurumcu kullanım aracıdır giysiler.
Kültürel kimliğimizi yansıtır. Bedenimizi bürüyen ikinci tenimizdir gibidir giysilerimiz. En sevdiğimiz kıyafetimizi giydiğimizde, çok daha mutlu oluruz; ruhumuzun aynası ışıldar.
Birbirini bütünler; yüzümüz, tenimiz, tinimiz ve giysilerimiz.
En eski sanat objesidir yüz. Kişiliğin ve kimliğinin belirgin işaretlerini yansıtır. İnsan görünümünün en temel ve en sosyal ifadeye sahip olan alanıdır. Yaşı, cinsiyeti ve sağlığı yüzden okuruz. Bedenin en ifadeci alanıdır.
Ruh hallerimizin, duygulanımlarımızın büyük atlasıdır yüzümüz.
Hoşumuza giden giysilerin yarattığı özgüven duygusu ya da sevmediğimiz giysilerin yarattığı mutsuzluk farklı algılarla tanımlatır bizi. Yüzümüzün ve giysilerimizin grameri sessiz bir dile dönüşür.
Sözsüz iletişimin en önemli aracıdır çünkü giysilerimiz ve yüzümüz. Kimi zaman sözel anlatımımızdan önce, giysilerimizin diliyle, mimiklerimizle kurarız ön iletişimi. Kadim dostluklardan geriye kalan sımsıcak duyguları; eşyalar, giysiler ve yüzler çağrıştırır. Ve kişinin giysi algısı, içselleşmiş öznel bir habitusu olur.
Sanat hayatını 30 yıldır “San Sebastian/İspanya”da sürdüren Karakuş, dünyaya ve yaşama değişik açılardan bakan kültür/sanat insanlarının çok özel giysilerini ve değişik portre fotoğrafları biriktirerek, kendi sanat dilinin olanaklarıyla kendi sanatına tercüme etti tuvallerinde. Günümüzü insanlarının suretlerinden ve giysilerinden; kırkyama insan manzaraları oluşturdu. Farklılıklardan, varsıl bir bütünlüğün görsel hafızalarını yarattı.
Giysi ve yüz arasındaki ilişkinin görsel etki boyutunu esas alarak; birbirine yama yaptı yüzleri ve giysileri. Yüzler ve giysiler birbirinin efekti ve tamamlayıcı dili oldu.
Karakuş, kendi sanatsal dilinin çeşitliliği içinde, kendine özgü imgelerle, metaforlarla sunuyor portrelerini.”
İbrahim Karaoğlu, Ekim 2023/Ankara

“Uzun yıllar sakladığımız; nerede ve nasıl değer kazanacağını bilemediğimiz bazı şeyler vardır. Bilinçli ya da bilinçsiz; bir sezgi, bir duygu, bir düşünce onu atmamıza engel olur… Elli dört yıldır sakladığım bu parça, işte onlardan biri.
1967´de bir yıl boyunca Malatya´daki evimizin duvarında asılı kalıp, daha sonra yıllarca annemin SINGER marka, ayaklı dikiş makinesini örten Mona Lisa baskısı, Kırkyama/ Yüz Beden projemin başlangıç noktasını oluşturacak. Dokuma, fotoğraf, bez baskı, dikiş, sanat eseri, zaman ve ileri dönüşümle ilgili bir çok değerin bir araya geldiği bu özel “şey” şimdi yeni bir kimliğe bürünecek. Bu hazır nesne sonunda neye dönüşecek, ben de merak ediyorum…”
Bu satırları 31 Ekim 2021 tarihinde yazmış ve sosyal ve medya hesaplarımdan paylaşmıştım. Aradan iki yıl geçmiş… Çalışma bitti ve bu değerli malzeme bir sanat eserine dönüştü.
“Kırkyama, Yüz Beden, MONA LISA”
2023, 120x140cm. Tuval üzerine kumaş, kullanılmış elbise.
Şükrü Karakuş

Bizi paylaşın..