Fırat YURDAKUL| Fotoğraf Editörlüğü ve Kariyer (44. Sayı)

İyi fotoğraf çekmek kesinlikle iyi fotoğraf seçebilme kabiliyetine sahip olduğunuz anlamına gelmemektedir. İyi fotoğraf seçebilmek ayrı kariyer ve eğitim süreçlerini geçirmiş olmakla alâkalıdır.

Fotoğraf editörünün en önemli niteliği, fotoğrafa mesafeli, duygusallıktan uzak üçüncü bir göz olarak soğukkanlı bakabilme yeteneğidir. Editör, fotoğrafçının kendi üretimi ile kurduğu narsistik ilişkinin dışında kalır. Bu da fotoğraf üretimini daha tarafsız ve sağlıklı bir bakış açısıyla değerlendirmesine imkân sağlar.

Fotoğraf editörü, geniş bir genel kültüre ve haberciliğin temel kurallarına hakim olmanın yanı sıra fotoğraf dünyası ile somut bir bağ içindedir. Fotoğraf dünyasındaki gelişmeler, uluslararası etkinlikler, kişisel ilişki ağları, yeni bakış açıları, yeni isimler, yeni yayınlar ve fotoğraf literatürünün takibi editörün doğal iş akışının içindedir.

En önemli noktalardan biri, gerçek bir fotoğraf editörlüğü kariyerinin var olabilmesidir. Bu da basının fotoğrafa, yazılı ve elektronik ortamda aldığı yer oranında önem vermesi ile ilgilidir.

Bu genel olarak ülkelerin görselliğe bakışları, görsel kültürlerinin gelişmişliği ile ilgilidir. Fotoğraf bazı durumlarda bir köşe yazısı kadar önem taşır. Bugün bir gazetede, bir köşe yazarının makalesinin, sahibinin imzası olmadan yayınlanabileceği aklımıza geliyor mu? İşte fotoğraf da böyle bir şeydir. Sahibinin imzası, uluslararası adıyla “telif hakkı” bir zorunluluktur ve aynı zamanda foto muhabirinin taşıması gereken sorumluluğa da işaret eder.

Fotoğrafın başlı başına editoryal bir ifade biçimi olduğu gerçeği ne denli içselleştirilirse, fotoğrafla ilgili meslekler de o denli var olma, gelişme olanağına sahip olurlar. Foto muhabirinin özlük haklarının verildiği, her şeyden önce düşünsel ve görsel bir ürün olan haber fotoğrafının altına telif hakkının gerektirdiği imzanın doğru şekilde atıldığı bir ortamda, fotoğraf editörlüğü mesleği özgün bir kariyer olma yoluna girer.

Türkiye’de “Fotoğraf Editörlüğü” kavramı dijital teknolojinin gelişimi ve global fotoğrafçılığın daha kolay takip edilebilmesiyle hızlı bir evrim geçirmiştir. Ülkemizde bundan on yıl öncesine kadar fotoğraf editörlüğü neredeyse içi boş bir iş alanını temsil etmekteydi. Fotoğraf editörlerinin, foto muhabirlerinin ya da medya alanında fotoğrafa ilgi duyan insanların, bugün olduğu kadar kolay biçimde, iyi haber fotoğrafı örneklerine ulaşma imkânı yoktu. Günümüzde fotoğraf editörü olarak çalışan kişi, tek bir ekrandan birbiri ile mukayese edebileceği binlerce kareyi hızlı bir biçimde değerlendirme imkânına sahiptir. Bunun fotoğraf editörlüğüne müthiş bir ivme kazandırdığını söylemek sanırım yanlış olmaz.

Genellikle ülkemizde “Medyada Fotoğraf Editörlüğü”, günlük haberleri takip edip, habere en uygun ve kaliteli görseli seçme işi olarak yürütülmektedir. Dünyada bu işin boyutları biraz daha farklı işlemektedir. Ne kadar global bir kurumda çalışıyorsanız o kadar çeşitli fotoğraf görme ve değerlendirme imkanınız vardır. Örneğin, benim şu an editörlüğünü yaptığım Anadolu Ajansı bir süre öncesine kadar Türkiye’de fotoğraf üreten ve bu fotoğrafları Türkiye’de dağıtan bir kurumdu. Şimdi ise, tüm dünyadan fotoğraf üretip bunları tüm dünyaya dağıtan bir kurumdur. Dolayısıyla editör olarak ben, sadece ülkemde üretilen fotoğraflarla haşır neşir olup, onlar üzerinden bir değerlendirme yapmayıp, artık rekabet etmek zorunda olduğum dünya haber fotoğrafçılığını takip etmek ve ona göre değerlendirme yapmak durumundayım.

Medya’da fotoğraf artık herşey demektir. Anlatımın, belgenin ve ispatın en realist yoludur. İnsanlar duyduklarından ya da okuduklarından çok, gördüklerine inanmaktadırlar. Bir haber sitesinde kırmızı ile ‘son dakika’ yazdığında; hepimiz o kırmızı alanın yerine bir fotoğraf gelmesini beklemekteyiz heyecanla. İşte fotoğraf editörü o noktada devreye girmektedir. Sayfalarca yazı ile anlatılamayacak o anı en iyi temsil eden kareyi seçmek ve insanlara göstermek onun görevidir.

Anadolu Ajansı olarak global yayıncılığa başladığımız günden bugüne, evrensel fotoğraf değerlendirme kriterlerini mümkün olduğunca gözeterek fotoğraf seçmeye ve yayınlamaya dikkat etmekteyiz. Fakat bu herşeyi yayınlayacağımız anlamına gelmemektedir. Açıklamak gerekirse; birincisi, haber fotoğrafının kendi içinde belli başlı etik kuralları vardır. İkincisi, her yayın kuruluşunun kendi içinde belli başlı yayın ilkeleri vardır. Bunları gözetmeksizin yapılan işe zaten fotoğraf editörlüğü denemez.

Fotoğraf editörlüğü Dünya’da kendi başına bir kariyer süreci olan ve bu alanda kendini yetiştiren kişiler tarafından yapılmaktadır. Dünya’da bu işi yapan insanların pek çoğu, daha önceden profesyonel anlamda fotoğrafçılıktan gelen insanlar değil ama doğru fotoğrafı çok iyi bilen insanlardır. İyi fotoğraf çekmek kesinlikle iyi fotoğraf seçebilme kabiliyetine sahip olduğunuz anlamına gelmemektedir. İyi fotoğraf seçebilmek ayrı kariyer ve eğitim süreçlerini geçirmiş olmakla alâkalıdır. Ülkemizde ise fotoğraf editörlüğü kavramına yakından veya uzaktan bulaşmış neredeyse herkes bizzat fotoğrafçılıktan gelmektedir. Çünkü bizde malesef bu alanın ayrı bir kariyer süreci yoktur. Kendimden örnek verecek olursam; onaltı senelik profesyonel foto muhabirliği ve kendi alanımdaki belli başlı başarıların ardından bu göreve atandım. Ama tamamen bu mesleğe özgü kariyer süreçlerini atlayarak bu işe atılmak beni gerçekten çok zorlamıştır. Yani özetle; fotoğrafçılık ve fotoğraf editörlüğü bambaşka işlerdir.

Dünya fotoğraf endüstrisine fotoğraf sağlarken onların kurallarına göre oynamak gereklidir. Bunu yaparken evrensel haber fotoğrafçılığı kurallarını ve kurumunuzun yayın ilkelerini de gözetmeniz gerekmektedir. Fotoğraf, metin kadar manüpilasyona ya da yoruma açık bir dal değildir. Bu anlamda dünya ajanslarının bizden taleplerini, onların kriterlerine uygun şekilde yeterince karşılayabildiğimizi düşünmekteyim.

Fırat YURDAKUL
Anadolu Ajansı
Fotoğraf Haberleri Editörü
[email protected]

Kontrast Sayı 44, Kasım-Aralık 2014

Bizi paylaşın..