Sibel ACAR | Adnan Veli KUVANLIK (37. Sayı)

Fotoğrafın olanak ve olasılıklarının sınırlarını yoklayarak; sanatçı duyarlılığı, donanımı ve yeteneğiyle fotoğrafı bir dışavurum aracı olarak kullanmış bir fotoğraf sanatçımızdır, Adnan Veli Kuvanlık (1957-2008). Ülkemizde geniş kapsamlı ilk dijital fotoğraf ve üç boyutlu fotoğraf sergilerini açmıştır.
1980 yılında Gazi Üniversitesi’nden mezun olan Kuvanlık’ın fotoğraf çalışmaları 1983 yılından itibaren değişik kültür ve sanat ortamlarında takdir görmeye başlar. Kuvanlık’ın gerçekçi çalışmalara ilgisi çok uzun sürmez, günlük hayattan aldığı doğrudan fotoğraflarına 1990’lı yıllarla birlikte karanlık oda çalışmalarıyla ürettiği kurgusal-deneysel çalışmaları ve sayısal ortam da tasarladığı fotoğrafları eşlik eder. Aramızdan ayrıldığı yıl olan 2008’e kadar deneysel çalışmalarını bilgisayar ortamında kendi yorumuyla üreterek devam eder.

1983 yılında AFSAD Ödülü’ne layık bulunan “Tüp Geçit Kızılay” ve “Kaydıraklar, Kuğulu Park” çalışmaları, daha o zamandan üslubunun olmazsa olmazlarını barındırmaktadır: Işık, gölge, tonlama, leke, nokta, çizgi öğelerinin titizlikle tasarlanmasıyla kotarılan yetkin grafik tasarım ve yalınlık. Aynı yalınlık ve grafiksel vurgu, portre ve manzara çalışmalarında da göze çarpmaktadır. Fotoğraflarındaki yüzler ve manzaralar tanıdık olanın düşlenmesi, düşte görülmesi gibidir. Grafik öğelerin ağırlığı ve yalın aktarımı, konuları günlük bağlamların ötesinde gerçeküstü bir atmosferle sarmalamaktadır. Fotoğraflarındaki bu gerçeküstü atmosfer, kamera merceğinin gördüğünü değil, O’nun sanatçı duyarlılığıyla zihninde gördüğünü aktarabilmesindeki başarısından kaynaklanmaktadır.

1990’lı yılların başlarıyla birlikte Kuvanlık, deneysel çalışmalara yönelir. Karanlık odaya hâkimdir. Doğrudan fotoğraflarında dahi hissedilen düşsel atmosfer, bu yıllarda kullandığı farklı karanlık oda teknikleriyle daha da belirginleşir. Anlatmak istediklerine gerçek hayattan doğrudan aldığı görüntüler yetmemektedir, ışıkla çizmenin olanaklarını araştırmakta, sınırlarını zorlamaktadır. Fotoğrafik sürecin farklı aşamalarına kazıma ve boyama, fotomontaj gibi estetik ve teknik müdahalelerde bulunmak konusunda kendini özgür bırakır. 1992 yılında, “polaroid denemeler” adını verdiği; 1980’li yıllarda Şahin Kaygun’un da kullandığı, polaroid karta, görüntünün geliştiği anda müdahale edilmesi tekniğiyle elde edilen bir seri fotoğraf üretir. Bu çalışmalarıyla ancak sabırsız turistlerin itibar ettiği polaroid fotoğrafı yaratıcı bir müdahale ile sanatsal aktarım ortamı haline dönüştürmüştür.

Dijital fotoğrafın potansiyelini ülkemizde ilk keşfedenlerdendir. Fotoğrafın kullanıcısına özellikle yüzyılımızda gelişen teknolojiye paralel olarak sunduğu sınırsız olanakların farkındadır: “Sürekli aynı şeyleri yapmanın, aynı şeyleri çekmenin kişiyi bir süreden sonra daha fazla geliştiremediği ortadadır, kişi kendini her konuda yenilemeli, çağa ayak uydurarak yaşamalıdır,” (Ertan 2005) düşüncesindedir. 1989 yılında başladığı dijital fotoğraf çalışmalarını 1994 senesinde AFAD binasında ve Kocaeli Sanayi Fuarında, 1995 yılında ise Ankara Resim ve Heykel Müzesinde sergiler. “Love Notes” isimli bilgisayar destekli çalışması, İspanya’da yapılan bir yarışmada henüz daha 1994 yılında altın madalya ile ödüllendirilir. İlerleyen yıllarda bilgisayar destekli çalışmalarına daha da ağırlık verir, çalışmaları yurt içinde ve yurt dışında ses getirir. Üç boyutlu fotoğraf ile de ilk ilgilenenlerdendir. Sputnik marka TLR (twin lens reflex) stereo orta format makinesiyle üretmiş olduğu 3 boyutlu fotoğraflarından oluşan “3.Boyut” isimli sergisini 2000 yılında Türkİngiliz Kültür Heyeti Sanat Galerisinde açarak ülkemizde bir ilke daha imza atmıştır.

Kuvanlık, “fotoğrafın belki de en önemsenmesi gereken yanı, meramını anlatmak isteyerek onu kullanana sadakatle sunabileceği olanaklarının zenginliğidir. Evet, ben de fotoğrafın bu yanını çok erken keşfetmiş olmanın haklı gururunu, mutluluğunu ve keyfini yaşamaktayım” (Ertan 2005) demektedir. Fotoğrafın kişinin kendini ifade etmesi ve bunu dünyaya sunması açısından çok önemli bir sanat olduğunun üzerinde ısrarla durur. Ansel Adams’ın “fotoğrafın bir rastlantı değil birikim ve düşüncelerin doğrultusunda ortaya çıkan bir kavram olduğu” görüşüne katılmaktadır. (Ertan 2005) Fotoğrafçı “yaşadığı çağa, düşünce ve yaratma boyutunda sadece kendisi olarak, her türlü ranttan uzak olarak tanıklık etmelidir” der ve dediği gibi de yaşar.

Fotoğraf, Adnan Veli Kuvanlık için gerçek olanı saptama ya da doğrudan görüntüyü kullanarak yorumlama aracı değildir. Fotoğrafı, gerçeğin ayna görüntüsü olarak üretmez, fotoğrafı oluşturur. Basit bir fotoğrafik görüntüyü alır, zihninde olgunlaştırır; karanlık oda ya da sanal ortamda tasarlayarak, simgesel anlatımlar ve titiz bir grafik düzenleme içinde, dışavurumcu bir tavırla kendi düşlerini ve kaygılarını anlatma aracı haline getirir. Belki duyarlı, içine kapanık karakteri, çok uzun süren hastalığı ve geçirdiği ameliyatlar nedeniyle insanların arasına karışıp sokakta fotoğraf çekmeyi pek tercih etmez. Belki de duyarlı ve sanatçı kişiliği Onu, basitçe görüneni değil de dışarıda olanın bitenin insan ruhunun derinliğindeki izdüşümlerini aktarmaya sevk etmiş olabilir. Bir sanatçı olarak kendi iç dünyasını sunar, bu samimiyetinden dolayı çalışmaları şekilci değildir; kendini tekrar etmez; hüznü, yalnızlığı, kırgınlığı çalışmalarında hissedilir. Fotoğraflarında kullandığı teknik ve seçtiği konular her ne kadar farklı olsa da işlerinde Kuvanlık’ı hissetmek o kadar mümkündür ki Tuğrul Çakar “biz Onun fotoğraflarına bir şeyin fotoğrafı diye değil Adnan’ın fotoğrafı diye bakardık” demektedir. Çakar’ın aktardığına göre Kuvanlık, çok fotoğraf üretmek yerine her bir fotoğrafı didikleyerek, titizlikle üreten birisidir, bir fotoğrafı bitirip sunduğunda ise işine çok güvenir, anlaşılmadığı zaman üzüntü duyar. Yenilikçi ve araştırmacı yönüyle pek çok tekniği korkusuzca dener, “hayatın zorluklarından geçmek önemlidir. Fotoğraf da zordur! Onun içinden bir parçadır ve bir sanattır. Sanatta seçilen yolun vazgeçilmez olduğu düşüncesi ve bu konudaki dayatmacı tavır ise, saygıdan uzak, hoşgörüsüz ve sevgisizdir,” inancındadır. (Ertan 2005)

AFSAD’da bulunmuş, FSK’nın kurulmasında görev almış, fotoğraf eğitmenliği yapmıştır, çalışmaları yurt içinde ve yurt dışında pek çok ödüle layık görülmüştür. “Başkalaşım Yalnızlık” (Ankara-1992), “Digital Images-I” (Ankara-1995), “24 Saat” (Ankara-1999), 3. Boyut (Ankara-2000), “Fotoğraflar Dün – Bugün, 1983-2005”sergi albümleri yayınlanmıştır. 1995 yılında FIAP tarafından artist-FIAP (AFIAP) unvanı ile onurlandırılmıştır. Ülkemizde dijital fotoğrafın öncüsü olan Kuvanlık, ne yazık ki dijital teknolojinin hızla geliştiği bu günleri göremeden, hastalığına yenik düşerek aramızdan ayrıldı. Saygıyla anıyoruz.

Kaynakça
•Ertan, Güler. Türk Fotoğrafında 1960 Sonrası. İstanbul, Bileşim Yayınları, 2005
•Türk Fotoğrafçıları Kütüphanesi 38. İstanbul, Antartist, 2005
•Kuvanlık, Adnan Veli. Fotoğraflar. Dün/Bugün 1983-2005. Ankara, Uzerler Matbaası,2005
•http://www.arsivfotoritim.com
http://fotograf.net/Artist/adnanvelikuvanlik
http://www.fotografya.gen.tr

Bizi paylaşın..