Özcan YURDALAN | Fotoğrafta Kadın Sözü (46. Sayı)

“Kadın Fotoğrafçılarla Fotoğraf Üzerine” kitabı Dokuz Eylül Üniversitesi Fotoğraf Bölümü hocalarından Işık Özdal’ın yayını. 2009 yılında “Koyu Kitap” logosuyla İzmir’de basılan kitap Türkiyeli dokuz kadın fotoğrafçıyla yapılan mülakatları içeriyor.

Laleper Aytek, Emine Ceylan, Maggie Danon, Güler Ertan, Arzu Filiz Güngör, Hafize Kaynarca, Engin Özendes, Zeynep Özcan ve İlke Veral 2008 yılının Nisan-Ekim aylarında Işık Özdal’ın sorularını cevaplarken kendi fotoğraf hikâyelerini, Türkiye fotoğrafı hakkındaki görüşlerini, fotoğraf ortamımızda kadın fotoğrafçıların yerini ve fotoğrafta kadın bakışı konusundaki değerlendirmelerini paylaşmışlar.

Kontrastın bu sayıdaki temasına uygun olarak dergide bana ayrılan yeri Işık Özdal’ın önsözde söylediklerinden başlayarak kadınların sözüne bırakıyor ve aradan çekiliyorum.

“Beni bu röportajları yapmaya yönlendiren nedenlerden ilki, günümüz Türk fotoğraf ortamına ve geriye dönük olarak Türk fotoğraf tarihine baktığımızda, kadın fotoğrafçılarımızın çok az sayıda olmasıdır. Bunun çeşitli nedenleri olabilir, ancak bu fotoğraf sanatçılarımızın Türk fotoğrafının gelişimine, eğitim, kurumsallaşma, estetik boyut ve özgün tarzları ile büyük katkı sağladıkları tartışılmazdır.”

Laleper Aytek
“Kadın duyarlılığının, bana daha cesaretli iç yolculukları dış yolculuklardan çok bir iç seyri ve kişisinin kendisiyle karşılaşmasındaki cesaret ve samimiyet ihtimalinin yüksekliğini çağrıştırdığını söyleyebilirim. Bunun fotoğrafa yansı(tıl)ması tabii ki şart değil ama yansıdığında da sahicilikten kaynaklanan bir diğer güzellikle karşılaşıyoruz ki bunu önemli buluyorum. (+ bunu bir tek kadınlar yapıyor ya da yapabiliyor da demiyorum) ama kadınlar yüzyıllardır kendi dünyalarında, evlerinin içinde ve daha çok yalnız yaşadılar. Bugün görünür olmaya başlamaları yani içerden dışarıya çıkmaları bir süreç olacaktır.” (s-15)

Emine Ceylan
“… Tek tek kişiler var. Kadın akımı, kendine yol çizmiş bir çoğunluk olduğunu sanmıyorum. Çok çok az. Nedenleri belli aslında. Fotoğrafta kendinden çok fazla özveri gerekiyor. Kadınların evlilik meşguliyeti, zaman zaman mesleğini yapmasını bile engelliyor. Her alanda olduğu gibi kadınlar özne olmaktan kaçınıyor, kendilerine pusula görevi gören erkeklerin peşi sıra sürükleniyorlar. Eşlikçi olmayı tercih ediyorlar. Kolay yolu seçiyorlar yani, rahat olanı…” (S-41)

Fotoğrafta kadın ve erkek bakış açılarının, duyarlılığının ayrıştığını düşünüyor musunuz?

“Düşünmüyorum. Öyle olsaydı erkek yazarlar kadınları daha iyi anlatamazlardı… Duyarlı insan vardır. Duyarlılık ile bakışın ayrı olduğuna inanıyorum. Kadın bakışı olabilir, doğum konusu, menstürasyon, menapoz gibi konulara daha yakın olabilir. Menapoz konusunu bir kadın erkekten daha iyi anlatabilir ama duyarlılıkta hayır.” (s-41)

Maggie Danon
“Fotoğraf makinesi elime geçtikten sonra her şeyi bıraktım. Çok çabuk makroya yöneldim. Şu kadarcık bir kareden bir eser çıkarmak. Her tarafta soyut, yani nereye baksam soyut şeyler görüyorum. Manzara ve diğer fotoğraf örneklerini herkes yapıyordu. Benim için önemli olan başkasının yapmadığını yapmak.” (s-44)

Güler Ertan
“Ben fotoğrafta kişilik arayan biriyimdir. Bakıldığı zaman bu Ansel Adams’ın fotoğrafı diyebiliyoruz, bu da Ayşe’nin, Mehmet’in ya da Fatma’nın diyebilmeliyiz.” (s-71)

Arzu Filiz Güngör
“Sadece fotoğraf alanında değil aslında diğer alanlarda da geçerli bir şey var. Gördüğüm, üretimi ile çok öne çıkmıyor kadın. Bunun önü kesiliyor, engelleniyor anlamında söylemiyorum sadece. Onlar da var tamam, ama erkek-egemen bakış açılarının hâkim olduğu, hatta kadınların dahi erkek-egemen bakış açısına sahip olduğu bir toplumda, dünyada da öyle, bir tür ‘bir adım geride olmayı kabullenmişlik’ var. Başka görevler var. Hayatın kadının önüne koyduğu, halletmesi, çözmesi gereken başka konular var. Onlar halledildikten sonra geriye kalan zamanda yapılan bir şey olduğu için fotoğraf, bir şekilde “ben bunları üretiyorum, paylaşmak istiyorum” diye öne çıkmıyor kadınlar. İstisnalar kaideyi bozmaz.” (s-92)

“…Yani kimliğiniz sonuçta nasıl baktığınızı değiştiriyor. Kimliğimize ait şeylerden birinin kadın oluşumuz olduğunu kabul ediyorsak ki insan gey, lezbiyen, transseksüel ya da başka bir cinsel kimlikle de kendini tanımlıyor olabilir ve cinsel kimliğimiz ya da toplumsal cinsiyetimiz eğer kimliğimizin bir parçası ise dünyaya nasıl baktığımızı da etkiler. ‘Hayır, ben kadın olarak değil insan olarak bakıyorum’ diyen de bir şeyleri gözden kaçırıyordur.” (s-93)

“Dünyada şu anda egemen olan şiddet, egoizm, baskıcılık ve daha birçok şeyin ardında eril bakış var. Bu eril bakışa sahip olanların içinde kadınlar da var. Cinsiyetçi bir bakışla söylemiyorum bunu, bunun değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Başka seçenekler, farklı bakış ve yaşayışların mümkün olabileceğini düşünüyorum. Feminizm de bunun olabileceğini söylüyor ama bir çok fikir ayrılığı ile beraber ki bu da zenginleştirici bir şey olabilir.” (s-94)

Hafize Kaynarca
“İki ayrı cins, iki ayrı fizyolojik yapı sonucunda ayrı düşünme biçimleri gelişiyor. Doğal olarak ayrı bir kültürel algı da gelişiyor. O nedenle farklı bakış açılarının olması normal… Ama bu kadının ya da erkeğin bakışının daha iyi olduğu anlamında değil, farklı olduğu yönünde belirlenirse daha doğru olur. Kadın anne olmaktan dolayı farklı bakıyor.” Bir de bizim toplumumuzda, benim için geçerli değil ama erkeklerin çalışma ve hareket özgürlüğünün ve olanaklarının daha fazla olduğunu düşünüyorum.” (s-117)

“Fotoğraf camiasının içindeysen organizasyonlarda, eğitim çalışmalarında yer alıyorsan fotoğraf camiası seni var sayıyor. Ama dışında kalıyorsan ne üretirsen üret haberdar olmuyorlar. Ben kadın kimliğimden dolayı gençlik yıllarımda ayrımcılığa biraz maruz kaldım ancak mücadeleci kişilik yapımdan olsa gerek pek etkilenmedim. Fotoğraf camiasında da böyle bir ayrımı fazla yaşamadım…” (s-118)

Engin Özendes
“Bir gün Metin Sözen dedi ki ‘Sen Türkiye’de fotoğraf tarihi diye bir kavram getirdin.’ Bu bilinmeyen bir şey değildi, bütün dünyada insanların fotoğraf tarihi üzerine yazıları, kitapları vardı ama Türk fotoğrafına ilişkin gerçekten geriye dönük bakılmış toplu yazılar işler yoktu. Bir tek Perihan Kuturman’ın İsviçre’de yayınlanmış 2-3 sayfalık makalesinden başka bir şey yoktu.” (s-126)

Zeynep Özcan
“Türk fotoğrafına önemli çalışmalar yapan kadın fotoğrafçılarımız oldukça az. Ancak teknolojinin sunduğu imkânlar ile sayıları giderek artıyor. Umuyorum ki gelecekte nitelikli fotoğraf yapan kadın fotoğrafçılarımızın sayısı artacaktır… Sanatla ilgilenen insanlar duyarlıdır. Bakış açısı da duyarlılık da insandan insana değişir. Bunun kadın ya da erkek olmakla bir ilişkisi olacağına inanmıyorum. Salt kadın olduğu için, fotoğraflarının takdir edilmesi, aşağılamak anlamına gelir.” (s-146)

Arzu Veral
“Aslında kadınlık halinden çok genel bir insanlık haline değinme arzusuyla üretiyorum. Öte yandan kadın oluşumdan gelen doğal bir farklılık fotoğrafıma kendiliğinden yansıyor. Modellerin kadın olması ise benim ile izleyici arasında dolaysız ve daha iletken olduğu için. Yani sonuçta özümüzü inkâr etmeyen ama karşı cinsle de barışık söylemler benimkiler.” (s-153)

Kontrast Sayı 46, Mart-Nisan 2015

Özcan YURDALAN
Fotoğrafçı, Yazar
[email protected]

Bizi paylaşın..