Kamil FIRAT | Fotoğraf Okuma (44. Sayı)

Fotoğraf: Hürü KAYA – 2006

Bir fotoğrafa bakıyorum ve o fotoğrafın imgeleri, zihin dehlizlerimde birçok kapıyı anında açıyor. İmgeler ve anılar bir anda ortaya saçılıyor. Fotoğraf giderek flulaşırken, belleğim netleşiyor.

Bakıyorum ama bakıyor muyum?

Okuduğumu düşünüyorum ama okuyor muyum?

Zihnimi bir ‘Tabula Rasa’ya dönüştürüp karşımdaki fotoğrafın ona akmasına izin veriyor muyum?

Tüm bunlardan daha önemlisi ise; o fotoğrafa ve konusuna ‘sanki ilk defa bakıyor gibi’ yaklaşabiliyor muyum?

Bir anlam da [ ] atabiliyor muyum?

İzleyici olarak ‘niyet’im ne?

Fotoğrafa bakıyorum ve o büyük Meksikalı yazar Octavia Paz’ın; “Kendine özgü bir biçim yaratmak yerine, kafa tuttuğu insanın modasını çarpıtmakla yetinen…” paçukaları aklıma geliyor…

Bozkırın ‘paçuka’sı ile mi karşı karşıyayım acaba? Sonra duruyorum… Arabanın kenarına oturmuş her çocuk, verili kodlamalarımın karşılığı mıdır?

Tekrar fotoğrafa dönüyorum ve Gombrich’in, Michelangelo’nun tebeşir ile yaptığı bir taslak resim olan “Epifania”sına baktığı gibi bakmaya çalışıyorum.

Fotoğrafın çorak kutsalında, bu görüntülere dair bir kodlama var mı diye düşünüyorum?

Sonra Dante’nin “İlahi Komedya dört farklı biçimde okunabilir” cümlesi bir ışık olarak beliriyor… Acaba imgeleri yan yana getirip bir cümle kurmaya çalışsam… Bir anlam da Dante’nin önerdiği “sözcüğü sözcüğüne” olur mu?

İlahi Komedya’dan bir yedi yüzyıl sonraya gelip, fotoğrafı parçalara ayırıp yeni bir kurgu mu yapsam acaba?

Yoksa salt bir ‘biçim’ çözümlemesine mi yönelmeli?

19.yy. estetiği ışığında bugüne mi bakmalı… Zaman biraz “eşleşmiyor” ama olsun mu demeli?

Ya da fotoğrafa “fotografi” üzerinden mi yaklaşsam?

Evet… Yazılanlar çoğaltılabilir… Bütün fotoğraflar izleyicinin küheylanları değil mi?

Diğer taraftan fotoğraf hala karşıda, hala duruyor…

Bir anda tüm düşündüklerim, tasarladıklarım geriye itiliyor.

Bir çift göz, fotoğrafın karşısındakini tutsak alıyor.

Evet… Bakışlar. Çok tanıdık, ama bir o kadar yabancı.

Tanıdık… Her gün karşılaşıyoruz. Yabancı… Sadece o bedene ait.

Tüm varlığıyla orada ‘olma hali’ ile yer alıyor…

Ve “Ben buradaydım… Fotoğrafçı burada idi.”

Öğr. Gör. B.Kamil FIRAT
Mimar Sinan Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü
[email protected]

Hazırlayan: Cemile ERDOĞAN AKBAY

Kontrast Sayı 44, Kasım-Aralık 2014

Bizi paylaşın..