Gökhan BULUT | Soyut Fotoğraf (17. Sayı)

Teknik

Fotoğrafın tanıtım, belge, kanıt, anı, haber vb. olarak görsel gerçekliğin en sadık sabitleyicisi olduğunu düşünsek de teknik özelliklerinden kaynaklı olarak, kendine özgü dili ile nesnel gerçekliği deforme ederiz. Diyaframa ve odak uzaklığına dayalı; alan derinliği, ışığa dayalı; beyaz ayarı, enstantane açıklığı, gölgeler, patlamalar, ASA, markaya dayalı; gren-piksel büyüklüğü, iki boyuta inen üç boyutluluk, rengi siyah/beyaza dönüştürmek… Üzerine düşünüldükçe çoğaltılabilecek bu özellikler, aynı zamanda fotoğrafın teknik/estetik durumunun da belirleyicileridir.
Bir doğa manzarası karşısındaki hayranlığımızın geliştiği anladeklanşöre dokunuşumuza kadar geçen kısa süreçte, fotoğraf tekniğinin belleğimizdeki yer etmiş bu özelliklerini değerlendirerek yaptığımız müdahaleler ile görsel gerçekliği farklılaştırıp, kendi süzgecimizden geçirdiğimiz fotoğraf diline dönüştürerek, deforme yeni bir görüntüye dönüştürürüz.

Fotoğrafa bu açıdan baktığımızda, bilgi ve deneyime dayalı olarak, görüntünün başkalaştığı noktaları değerlendirerek, fotoğraf yolu ile soyut görüntü açığa çıkarma aşamasına gelebiliriz.
Örneğin, alan derinliğinin kısıtlı olduğu noktalardaki flulukta meydana gelen dokusuz renk düzlemleri, düşük enstantanede görüntü akışıyla ortaya çıkan dinamik ve keskin biçimler, gren-piksellerden kaynaklı küçük parçaların bir araya gelişiyle dokunun ortadan kaldırılışı, sert ya da yumuşak ışıkla oluşan gölgeler, aydınlıklar, siyah/beyaza dönüştürüldüğünde görünürlüğü artan renk ve ışığa dayalı ton dağılımlar vb…

Teknik açıdan fotoğrafla soyut görüntü oluşturmak, görüldüğü üzere kolay bir aşamadır. Ancak soyutlaşmış her görüntü, sanat başlığında değerlendirilebilir mi?

İçerik

Nesnel gerçekliğin içselleştirildiği noktada oluşan öznel ifade, soyut sanatın içeriğini belirler. İfade edilecek şey, fotoğrafçısının bir durum karşısındaki tutumudur. Bu tutum; tekil ve birbirinden bağımsız nesne, kavram, olguları belirtmekten çok bütünsel bir yapıyı açığa çıkarır. Bütünsel yapı, tekillerle şekillendiğinde, ifadesinde eksilmeler yaşayacağından yeni bir yapı oluşur. Oluşan bu bütünsel yapı, görsel bir ürün olarak açığa çıkarıldığında, içerik belirlenmiş olur.

Biçim

Yeni biçim oluşumunda, kullanılacak elemanlarla fotoğrafın kendine özgü dilinin estetik değerlerini açığa çıkarılmalıdır. Doğrudan fotoğraf, bu dilin oluşmasının en verimli yöntemidir. Karanlık oda veya aydınlık oda uygulamalarının sınırları iyi belirlenip, ifadenin temel öğesi, buna koşut oluşması gereken ışık, renk, ritim gibi görsel ürünün temel izlenme nedenleri ile dengesini bularak içeriğin ortaya çıkarılmasında seçici bir kompozisyon oluşturulmalıdır.

Sonuç

Fotoğrafla soyut görüntü açığa çıkarmak için özel bir ekipman veya belirgin bir teknik kullanımı gerekmemekte. Soyut fotoğraf çalışması yapan fotoğrafçının öncelikle zihninde düşüncesi, sonrasında da bu düşüncenin soyut görsel bir ürüne dönüşmesi için gerekli deneyime ihtiyacı vardır. Buradaki deneyim kelimesi, fotoğrafın teknik özellikleri ile değişik ışık koşulları, kullanılan teknoloji ve ürünlerle, görünen biçimleri kendileştirdiği noktaların keşfedilmesini belirtmektedir. Bu noktadan sonra geniş açı/makro objektif, gren/piksel, renkli/siyaha-beyaz gibi tüm teknik koşullar, fotoğrafçının üzerine düşündüğü bir durum karşısındaki kaygısını açığa çıkarmakta aracı olur. Bu yönüyle herhangi bir ekipman, ışık koşulu, kullanılması gereken malzeme ön koşulu yoktur soyut fotoğrafın. Bir tanıtım fotoğrafçısı için düzenlenmesi gereken flüoresan ışık, haber fotoğrafçısı için hatalı olabilecek düşük enstantane, belgesel fotoğraf için çalışmasının gücünü zayıflatacak yüksek ASA’nın açığa çıkardığı iri piksel/gren gibi öğeler, içselleşen evren kurgusunun ifadesi olacak yeni görsel ürünün estetik değerlerini yükselten olumlu bir eleman olarak çalışmanın ana teknik kurgusuna dönüşebilir.

Fotoğrafçının yapması gereken, deneyimlerine dayalı olarak ifade edeceği “şey”i fotoğrafın hangi imkânlarıyla açığa çıkardığında estetik bir görüntüye dönüşeceğine karar vermesidir.

Kontrast Sayı 17, Mayıs-Haziran 2010

Gökhan BULUT

Bizi paylaşın..