Alaaddin KARA | Portfolyo – Bir Vardiya (41. Sayı)

Maden ocakları, üç vardiya üzerinden 24 saat sürekli çalışır. Havanın kararmasıyla birlikte yeryüzündeki yaşam durağanlığa geçer ama yerin altında gürültülü ve amansız bir yaşam devinir durur. Ete kemiğe, emeğe bürünüp tek bir yürek halinde sürekli kütürdeyerek atar. Yeryüzündeki yaşamı besleyerek enerjiye dönüştüren işte bu yürek atışlarıdır.

Gece vardiyasındaki kazmacılar sarmalarını kaldırıp, altına çatal direkleri vurmaya başladıklarında, gündüz vardiyasında çalışacak madenciler uykunun derin kollarından zorla sıyrılırlar. Güneş, sabah kızıllığına bürünmemiştir daha. Dünden kalan yorgun bedenler madene götürecek servis arabasının içinde bulurlar kendilerini. Yarım bıraktıkları uykularını sert koltuklarda sürdürürler.

Baca ağzına yakın yerlerdeki kahvehaneler tıka basa doludur. Gün ağarmıştır ve son sigaralar demli çayların eşliğinde tüttürülür. Madenci sepetlerinin yarasa misali tavana asılı olduğu duş binasında ocaktan çıkan kömüre bulanmış bedenlerle tertip alışverişi yüz yüze yapılıp eksikler söylenir. Sonra tertip masasından kalkıp, tertibe çıkacak şef ve yardımcıları beklenir. Tertip masasında vardiyadan kalan eksik işler ve metan gazı seviyesi vardiyadan çıkan nezaretçinin ağzından dinlenerek rapor defterine yazılır. Birazdan ocak mühendisi de masaya oturmuş, gece vardiyasında verilen işlerin yerine getirilip getirilmediğini sorgulayacaktır.

Dışarıda tertip için bekleyen işçiler şefin yanlarına gelmesiyle birlikte toparlanırlar. Şef, bütün işçilerle birlikte teker teker tokalaşarak herkesin yapacağı işi bir kez daha anlatır ve kenara çekilir. Şimdi söz sırası şef yardımcısındadır. İsim, isim herkesin çalışacağı yeri söyler ve gelmeyenlerin yerine adam bulur.

Motorcu ve kancacı herkesten önce ocağa girer ve işçileri çalışacakları yere götürecek olan fayton motorunu hazırlarlar. Kuyucu, saccı, vinççi, görevinin başındadır ve kuyu başına yığılmış işçileri kafesle birlikte kuyu dibine indirirler. Her vardiya başı ve sonunda kuyu başında sürekli bir telaş vardır. Su bidonları ve yemek torbalarının yanında malzemeler ilişir. İtiş kakış olmadan aşağıya inilmez.

Fotoğraf: Aygün Doğan

Madenciler, 3 km. uzaklıkta bulunan pano üretim yerlerine fayton denilen, 16 kişilik tahta oturaklı, kapalı, küçük vagonlarla varırlar. Peş peşe kancalanmış 40 adet faytonu çeken motorun tıkırtısı içindeki madencilere ninni gibi gelir. 20 dakikalık ninninin eşliğinde tatlı tatlı birbirlerinin omuzlarında uyurlar. Kimse ineceği yeri kaçırmaz. İnecekleri yerlere yaklaştıkça gözler açılmaya başlar. Motor durduğunda az önce uyuklayanlar sanki onlar değilmiş gibi canlı bir hareket başlar. Önce yedekler koşuşturmaya başlarlar. Ayak başına gidip ayağın içine taşıyacakları uygun maden direklerini seçerler. Direkleri ayak başına taşıyıp, diğer direklerle karışmasını önlemek için balta ile işaret koyarlar. Ayak çavuşu, işçilerin ayağın içine girmesinden önce kendileri girerek ayağın içini kontrol eder. Ayağın vardiya arasında gelir yapan yerlerini inceleyip, gaz kontrolü yaparlar. Ayağın içinin emniyetli olduğuna kanaat getirdiklerinde işçiler ayağın içine (pano üretim yeri) girerler.

Gündüz vardiyasında, gece vardiyasında noksan bırakılan sarmaların (ikmal sarmaları) eksikleri tamamlanarak işe başlanır. Sarmaların çatal direkleri vurularak ayak içi temizlenir. Tahkimatçılar tarafından sarmaların (4 metrelik maden direği) altına kilit tahkimatı çekilerek basınç istikametine doğru ayıbacakları vurulur.

Ayak içinin emniyetli bir şekilde çalışması için ayak arkasının bir an önce göçmesi istenir. Bunu çabuklaştırmak için ayak arkasındaki tavan ile taban arasında basınç altında sıkışmış direkler arkacılar tarafından balta ile yaralanır. Arkası göçmeyen ayak içindeki basınç arma, çalışılan yere vurur. Arka göçerken arın da göçer. O zaman istenmeyen durumlar ortaya çıkar. Bunun için arkası göçüp oturmayan ayağa işçi tertip edilmez.

Fotoğraf: Türkan Namlucu

Şimdi ayağın içinde üç have vardır. Havelerin açıklığı bir kama boyuna denk gelecek şekilde 120 cm. olarak düşünülmüştür. En arkadaki havede domuzdamları vardır. Ayağın bütün basıncını üzerinde taşır.

Onun önünde makine veya oluk havesi vardır ki kömür bunun üzerinden ayak dibine iner. Vardiyada çalışılan sarmaların olduğu havenin altı boştur. Şimdi ayak ötelenerek dört vardiyasının (postası) çalışması için üretim panosun hazırlanması gerekir.

İlkin orta havedeki makinenin arındaki haveye ötelenmesi gerekir. Mekanizasyon servisinde çalışan ajestorlarm da (makine tamircileri) çalışmalarıyla makine olukları ve zincirler birbirinden ayrılarak arma taşınır. Bu esnada arkadaki domuzdamları sökülerek makinenin boşalttığı haveye tekrar dizilir. Yedek domuzdamı yapılmadan ayak arkasından dam sökülmez. Vardiya sonuna doğru arın havesine zincirli makine (vesvailen) kurulmuş, arkasına damlar dizilmiş olur. Arkacılar ayak arkasını göçertmeye başlayınca ayak içinde kimse kalmaz. Bu işler tamamlanırken bazen evden getirilen ekmeği yemeye vakit kalmaz. Bazen de kendilerini kuyu dibine götürecek olan fayton da onları beklemeden gider. Faytonun kalkma saati gelince kimseyi beklemeden dışarıya hareket etmesi gerekir. Çünkü faytonun içinde bekleyen kömür tozuna bulanmış yorgun bedenler bir an önce dışarıya çıkmak için can atarlar. Aksi halde motorcu ve kancacıya yüksek seslerle sürekli evdekilerin hatırı sorulurdu?!

İtiş kakış kuyudan çıkan işçileri ilkin su havuzu ile karşılaşırlar. Çizmelerdeki kömür tozu zorunlu olarak temizlendikten sonra lambalar ve gaz maskeleri yerine konularak banyolara çıkılır. Servis arabasının köye hareketinden önce çay içip, sigaralar tüttürülür. Arabanın içine oturur oturulmaz gözler dünden kalan yorgunluğun kollarına bırakır kendilerini. Servis masasında dört vardiyasında işe gidecek işçiler için yeniden tertip yapılmaya başlanır. Mühendisin gözetiminde, şef ve nezaretçilerin yaptıracakları işler tertip defterine tekrar yazılmaya başlar. Lambanede eksik lambalar tespit edilerek rapor defterine kayıt altına alınır. Kömür çıkmış ve kazasız belasız bir vardiya daha geride bırakılmıştır.

Fotoğraf: Kadir Celep

Alaaddin KARA
Üzülmez Maden Ocağı Maden Teknikeri

Kontrast Sayı 41, Mayıs-Haziran 2014

Bizi paylaşın..