Emin ÖZMEN | Agence Le Journal (42. Sayı)

Sanatla Gazeteciliğin Buluştuğu Nokta: Fotojurnalizm

 Emin ÖZMEN
[email protected]

1900’lü yılların başlarında Avrupa’da doğan ve 1930’larda Amerika’da kabul görerek yaygınlaşan fotojurnalizm; dürüst ve tarafsız habercilik anlayışı ile fotoğrafları bir seri halinde öyküleyerek kitlelere ulaştırma şekliydi. Daha açık bir ifadeyle fotoğraf-öykücülüğü idi.Henry R. Luce’nin 1936 yılında Life dergisini kurarak, ilk kez bir hikâyeyi fotoğraf serisi ile aktarmaya çalışması, kısa süre içerisinde halk tarafından ilgi görmüş ve Life’ın tirajını milyonlarla ifade edilen düzeye getirmişti. Böylece Henry R. Luce fotoğrafın gazetecilikte yeni bir çığır açacağına inanarak fotojurnalizmin yaratıcısı olmuştu.

Aradan geçen yaklaşık bir asırlık döneme baktığımızda Türkiye’de fotojurnalizmin gerek fotoğraf üreten insanlar, gerekse yayıncı kuruluşlar tarafından yeterli düzeyde iyi algılanamadığını söylemek maalesef yanlış olmayacak. Fotoğrafın anlam ve içeriğinin tamamen yok sayılıp görsel bir enstrüman olarak gazete ve dergi sayfalarında arka plan dolgusu yerine kullanıldığı yaklaşık yüz yıllık bir süreci geride bırakıyoruz.

Yeni İhtiyaçlar ve Yeni Medya

Gezi Parkı Direnişi
Gezi Parkı Direnişi/ İstanbul, 2013 E. Özmen

Mevcut ana akım medya düzeninin işlevini uzun yıllar önce yitirdiğini gözlemlemek çok şaşırtıcı değildi bizim için. Yaşananları bazı iktidar sahibi kişi ve grupların çıkarlarına göre düzenleyerek insanlara ulaştıran, ikiyüzlü, aldatan ve yalan söyleyen bir medya, işlevini sosyal medya ve bilhassa ‘vatandaş gazeteciliğinin’ gelişimiyle birlikte çoktan yitirmişti. Agence Le Journal fikir olarak daha öncelerinde geliştirilmiş olsa da, özellikle Gezi Parkı sürecinde sus-pus olan, İstanbul gibi dünya için son derece önemli bir metropolün tam ortasında cereyan edenleri görmeyerek, penguen belgeseli yayınlayacak kadar kişiliksiz hale geldiği bir noktada hayat bulan bir medya oldu.

Hikâye Anlatımcılığı

Agence Le Journal, Avrupa, Balkanlar ve Orta Doğu kavşağında yaşananları fotoğraf aracılığıyla dürüst bir şekilde anlamaya ve aktarmaya çalışan foto muhabirlerinin bir araya gelmesiyle 2012 yılında İstanbul’da kuruldu. Le Journal, bir fotoğraf ajansının ortaya koyacağı ürünlerin dışında daha çok çağın iletişim diline ve ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte tasarlanan bir yapı.  Fotoğraf, icadından bu yana popülerliğini her devirde korumuştu. Hal böyle olunca hitap ettiği kitle ve bununla orantılı olarak fotoğrafa yapılan teknoloji yatırımları günden güne tahmin edemeyeceğimiz boyutlara ulaşmış oldu. Ve artık birkaç yıl öncesinde video kaydeden aparatlar fotoğraf makinemize kadar girmiş oldu. Hareketli görüntüler, saniyenin yüzde birini sabitlemeye odaklanmış olan zihnimizin bir kenarında yerini almaya başladı zamanla. Fotojurnalizm de bundan nasibini aldı elbette, artık dünyanın birçok yerinde birçok röportaj fotoğrafçısı hikâyelerinin anlatımında videodan da faydalanır hale geldi. Mevzu eğer bir hikâyeyi daha iyi anlatmaksa bundan kaçınmamak ta gerekir elbette ancak yüz yıllık bir geleneğin nasıl ve neden form değiştirdiğini algılamak için teknolojinin fotoğrafçılara sunduğu olanakları görmemiz gerekiyor. Bu anlamda kendimizi bir fotoğraf ajansından daha çok bir multimedya ajans olarak tanımlıyoruz ve hikâyeyi daha anlatıcı hale getirmek için gerektiğinde video ve ses kayıtları da kullanarak aktarmaya çalışıyoruz.

Keferghan / Suriye 2013 E. Özmen
Keferghan / Suriye, 2013 E. Özmen

Yayıncı Mecralar ve İletişim Ağı

Otuz yıl boyunca Türkiye’ye gelmeyen World Press Photo ödülünü 2012 yılında Suriye’de kaydedilen bir işkence anı ile kazandığı ikincilik, 2013 yılında ise “Gezi Tanıklığı” belgeseli ile aynı yarışmada birincilik kazanarak ikinci kez Orta Doğu ve Avrupa kavşağında, fotojurnalizm bakışı ile insan hakları çerçevesinde yoğunlaşan ve hikâyeler anlatan, İstanbul merkezli ajansın varlığını uluslararası platformlarda duyurmayı başarmış bulunuyor. Bir Le Journal fotoğrafçısının çektiği 2013’te Suriye’de Işid tarafından gerçekleştirilen infaz anını anlatan fotoğraf, Time dergisi tarafından yılın en iyi 10 fotoğrafı arasında gösteriliyor. Le Journal fotoğrafçıları, Londra merkezli Frontline Club tarafından düzenlenen yarışmada finalist olarak kalmış; New York Press Club tarafından Spot News dalında birincilik, National Geographic yarışmasında üçüncülük almış ve Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TFMD) tarafından birçok kez farklı derecelerle ödüle layık görülmüş bulunuyor.

Soma Patlaması Sonrası 15/05/2014, E. Özmen
Soma Patlaması Sonrası
15/05/2014, E. Özmen

Ana akım medyanın taraflı bakışını reddeden ve evrensel anlamda fotojurnalizm değerlerini savunan ajans fotoğrafçıları, iki yıldır sürdürmekte olduğu yayın hayatında, Suriye’de devam eden savaşı ve etkilerini, Ukrayna Bağımsızlık meydanında yaşanan protestoları, Kırım’daki gerginliği, Irak’ta Işid’in katliamlarının etkilerini ve Gezi olayları sonrasında Türkiye’nin sokaklardaki direnişini, Time Dergisi, The New York Times, Paris Match, BBC World, CNN Int., Le Monde, Le Figaro, El Pais, Guardian gibi dünyanın önde gelen medya kuruluşları vasıtasıyla sunmayı başarmış bulunuyor. Le Journal dünyanın önde gelen yayın kuruluşları ile kuruduğu direkt ilişkilerin yanı sıra, uluslararası partner ağı ile hikâyelerini insanlara ulaştırıyor.

Ajans Yapısı

Le Journal kurulum sürecinde foto muhabirlerinin bir araya gelmiş olmasına rağmen ajansa fotojurnalizmin evrensel değerlerine bağlı, bu bakış açısıyla insan hakları odaklı bir algıya sahip fotoğrafçıların, videografların ve ses uzmanlarının ve yazarların katılımı gerçekleşiyor. Le Journal’de yer almak isteyen adaylar portfolyolarını ulaştırarak kendileriyle yapılacak görüşme için davet beklemek durumunda. Fotoğrafçıların dışından farklı disiplinlerle beslenen yaratıcı profesyonellerin yer aldığı kadrosunda 2014 yılı için 14 kişi yer alıyor. Uzun zamandan beri katılım için yoğun bir talep olsa da Le Journal, tüm başvuruları 2014 yılı sonuna kadar bekleterek gelişimini tamamlamayı önemsiyor.

Halep, Suriye 30/07/2014, E. Özmen
Halep, Suriye
30/07/2014, E. Özmen

Le Journal Akademi

Temelinde insani hak ve özgürlükleri savunmayı kendisine amaç edinmiş, fotojurnalizm sorumluluğunu üzerinde taşıyan sosyo-belgeselciler ağını oluşturmak üzere 2012 yılında İstanbul’da kurulan Le Journal, ‘AKADEMİ’ ile tecrübelerini paylaşarak ağını genişletmeyi amaçlıyor. Ajansın alanında deneyimli üyeleri ile Fotojurnalizm&Foto röportaj, Sokak Fotoğrafçılığı, Belgesel Fotoğraf, Multimedya Hikâye Anlatımcılığı, Dijital Fotoğraf Düzenleme, Haber Fotoğrafı, Karanlık Oda, Temel Fotoğraf atölyelerini organize ederek savunduğu görsel anlatımı paylaşıyor. Ajans, ‘AKADEMİ’ kapsamında katılımcıların anlatımcı gelişimlerini sağlamayı hedeflemenin yanı sıra Le Journal ekibine katılarak hikâyelerini paylaşabilme olanağı sağlıyor.

Bizi paylaşın..