Tuncay DERSİNLİOĞLU | Koda Fotoğraf Kolektifi

Büyük-Ada-Rum-Yetimhanesi,-Ekim-2010-İstanbul

KODA  bizim 2011 yılında kurduğumuz bir fotoğraf ajansı. KODA Collective’in tüm hakları kurucu iki üyenin sahibi olduğu bir şirkete ait. Ancak buradaki amaç bir ekonomik değer sahipliği değil. Kabul etsek de, etmesek de kapitalist bir devlet düzeni içinde yaşıyoruz. Bu nedenle KODA’nın bir tüzel varlığı olmalı. Yayınevleriyle, STK’larla, dergi, gazete ve diğer ajanslarla iletişim kurarken, ya da bir takım işbirliklerini gerçekleştirirken bu kimliği kullanıyoruz. Öte taraftan kolektifin organizasyon yapısı tamamen yatay. Herhangi bir yönetim söz konusu değil. Alınan kararlar tüm üye fotoğrafçıların ortak görüşünü yansıtıyor. Tabii ki her zaman aynı fikirde olmuyoruz ancak birbirimizi ikna ederek herkesin uzlaşabileceği noktaya ulaşmaya çalışıyoruz. Fotoğrafçılarımızın tamamı sürekli iletişim halinde olduğumuz kadrolu fotoğrafçılar. Tabii zaman zaman sözleşmeli olarak çalıştıklarımız da oluyor. Ben, Erdem Donuktan, Volkan Doğar, Mert Çakır ve İsmail Gökçe kadrolu fotoğrafçılarız. Can Mehmethanoğlu ve Görkem Keser ise şu an için dışarıdan katkı sağlıyorlar. Ajansın operasyonel altyapısını (arşiv, iletişim, satış, yayın vb.) ise yukarıda sözünü ettiğim şirkette çalışan profesyonel bir ekip yürütüyor. Merkez ofis olarak şirketin İzmir’de bulunan yeri Karanlık Oda Fotoğraf Merkezi’ni, İstanbul’da ise Volkan Doğar’ın mekânı Atölye Pera’yı kullanıyoruz.

Beraber çalışmak istediğimiz fotoğrafçıları seçerken bizim için kişilerin üretkenliği kritik bir nokta. Ama daha da önemlisi dünya görüşü. Ayrımcı bir bakış açısının hiç bir zaman bu yapıda yeri olmayacağına inanıyorum. Bu yalnızca belli görüşteki fotoğrafçılardan oluştuğumuz anlamına asla gelmemeli. Atlanmaması gereken nokta şu; başkalarının düşüncelerine saygı duymalı, aynı fikirde olmayan insanları ikna etmeye çalışmalı ancak dayatmacı ya da ötekileştirici bir söylemden uzak durmalı. Bir diğer önemli konu ise birlikte çalışma kültürünün benimsenmiş olması. Zira, biz bu organizasyonda yalnızca fotoğrafçı olarak değil aynı zamanda bu organizasyonu geliştirmesi beklenen kişiler olarak yer alıyoruz. Seçim süreci şu an için en az bir kadrolu fotoğrafçının önerisi ile başlıyor. Diğer fotoğrafçılardan itiraz gelmezse katkı koyan fotoğrafçılar arasında yer alıyor. Devam eden süreçte ajansa koyduğu katkı da göz önünde bulundurularak kadrolu fotoğrafçı oluyor. KODA bu öneriler dışında bireysel başvuruları da her zaman dikkate alacaktır.

Biz KODA Kolektif fotoğrafçıları olarak belgesel fotoğraf dilini kullanarak anlatmak istediğimiz hikâyeleri, ya da durumları izleyiciyle paylaşmak için yola çıktık. Bunu yaparken herhangi bir dergiye, gazeteye angaje olursanız konu seçiminden, yaratacağınız atmosfere kadar başka insanların (patronların, yayın yönetmenlerinin, editörlerin) isteklerini yerine getirmek zorunda kalırsınız. Biz üreteceğimiz işleri tamamen kendi seçimlerimiz üzerinden kurgulamak istediğimiz için serbest çalışıyoruz. Ancak bu özgürlük size beraberinde ekonomik anlamda, mecra bulmak konusunda bir takım ek zorluklar getiriyor. Kolektifi bu zorlukları tek başımıza değil de birlikte aşmaya çalışmak için kurduk. Ürettiğimiz işlerin insanlara ulaşması çok önemli olduğundan bizim gibi yapıların belli bir plan içinde ciddi bir pazarlama stratejisi olması gerektiğini düşünüyorum. Şu an yapılan ikili anlaşmalar sonrası fotoğraf başına ya da görevlendirme usulü bütçe belirleniyor. Tabii fotoğrafın nerede kullanılacağı da telif ücretini belirleyen önemli bir faktör. Ancak kimi zaman fotoğraflarımızın ücretsiz kullanılmasına da müsaade ediyoruz.

Bugün bilgi açlığı yerini ‘manipüle edilmemiş bilgi açlığına’ bırakmış durumda. Bu bilgi kirliliği içinde kaynağı belli fotoğraflar üretmek, ürettiğimiz işleri dolaşıma sokmak için gerekli mekanizmaları kurmak ve geliştirmek, fotoğraflardan ulaşılabilir bir arşiv oluşturarak, toplumcu görsel belleğe katkı koymayı hedefliyoruz. KODA kendi seçtiği konular üzerinde uzun soluklu dökümanter çalışmaların yanı sıra, yaygın medyanın yer vermediği güncel toplumsal haber fotoğraflarını da üretme sorumluluğunu üzerinde taşıyor.

Bu bağlamda Gezi süreci bizim açımızdan çok temel bir refleks değişikliğine yol açtı diyebiliriz. Gezi’den önce güncel sıcak haber nitelikli işler üretmiyorduk. Ancak yaşanan süreçte yaygın medyanın gösterdiği taraflı, basiretsiz ve hatta yalan haberleri izledikçe belge fotoğrafçıları olarak bir sorumluluk hissettik. Son bir yılda 40’a yakın sıcak haber dosyasını servis ettik. Bunları yaparken en temel ve değişmez yayın ilkemiz fotoğrafa konu insanların onurunu zedeleyecek durumların fotoğraflanmaması. Bir diğer önemli nokta aslında fotoğrafçı seçiminde de belirttiğimiz gibi ayırımcı, ötekileştirici, dayatmacı söylemleri üretmemek. Bunun dışında her türlü otosansürden yoksunuz. Fotoğrafçı çektiği fotoğrafın sonuçlarının sorumluluğunu bilerek yayına verir ya da vermez. Kolektifin diğer fotoğrafçıları ya da ajans bu konunun dışında kalır. Tabii üye fotoğrafçıların taşıdığı kaygılar mutlaka dikkate alınır. Örneğin, bir fotoğrafçının ürettiği ve dolaşıma sokmak istediği bir fotoğrafı diğer bir üye fotoğrafçı rahatsız edici buluyorsa, itirazını dile getirebilir.

Biz ajans olarak aynı zamanda kitap yayıncılığı da yapıyoruz. İlk kitabımız olan Moment Şubat ayında kitapçılardaki yerini aldı. Kitap, aslında kolektif öncesi dönemin bir özeti niteliğini taşıyor. Bir kısmı bireysel olarak ürettiğimiz, dergi ve gazetelerde yayınlanmış işlerden oluşuyor. Kitabı insanlarla paylaşmak, yorumlarını dinlemek, anlatmaya çalıştığınız şeylerin anlaşıldığını hissetmek müthiş bir tatmin. Fotoğrafçı olarak işlevinizi yerine getirdiğiniz hissediyorsunuz. Fotoğrafçıların özgürce hazırladığı bireysel ve grup yayınlarının öneminin çok büyük olduğunu düşünüyorum. Ürettiğimiz birçok iş çeşitli süreli yayınlarda yer buluyor. Ama bana sorarsanız bir kitap geleceğe yazılmış bir mektup niteliği taşır. Ajansların ve tabii ki KODA’nın mümkün olduğunca kitap yayınlaması gerektiğini düşünüyorum. Devam eden bireysel ve grup işleri de bu konuda bizi heyecanlandırıyor. Gün geçtikçe daha nitelikli işler üretmek istiyoruz. Moment bu anlamda önemli bir deneyim oldu.

Bizi paylaşın..